En az bir asırdan beridir iç politikamızdaki çatışmalar görülmedik bir kinle devam ediyor. Ölümler, sürgünler, aşağılamalar bir yaşam biçimimize dönüşmüştür. Önce ittihatçılarla itilafçılar arasında kavga başladı sonuçta birbirlerini yok ettiler. Kalanlar da yaşamları boyunca kinle yaşadılar.Bu çatışmanın yazarlara, aydınlara yansıması da aynı şiddette oldu. Hüseyin Cahit'le Refik Halit'in ya da Falih Rıfkı ile Fuat Köprülü arasında oluşan çatışmayı bugünün insanının anlaması olanaksızdır.Bugün de aynı iç politikadaki dövüş, karşılıklı kin ve nefret tohumları körüklenerek ayırımcılıkla sürüp gidiyor. Devleti devlet yapan kuruluşlar nedense partilerin üstünde bir ağırlık kazanamıyorlar veya kazandırılmıyorlar. Hele son zamanlarda sanki hükümet, devlete karşı darbe yaptı gibi. Ekonomik ve sosyal alanda sınıflar arasında denge kurulamadı ve kurulamıyor. Sosyal Devlet anlayışını kapitalist sistem yok etti. Zengini daha çok zengin; fakiri daha çok fakir yaptı. Toplumun üreten ve dinamik gücü orta sınıf yok oldu. Prof. Haydar Baş'ın bu topluma armağan ettiği Milli Ekonomi Modelini görmezden gelen yönetim iç barışı da zedeledi. Kaynakları sınırlı tüketimin sınırsız olduğu tezini savunarak mutlu azınlık yarattı. Bu sistem içindeki siyasi tartışma yozlaşarak sokak kabadayılarının meydan okumasına dönüştü, dönüşüyor da.Bilirsiniz Osmanlı'da taht kavgaları vardı. Bu kavgaların altında padişahların yabancı kökenli kadınlarının tahta egemen olması yatardı. Kardeş kardeşi, baba oğlunu gırtlaklardı. Bu kadar yıl geçti ama bir arpa boyu ilerleyemedik. Peşinden ilericilik-gericilik kavgaları sardı ülkemizi. Şeyh Bedrettin'i boşuna mı astılar dersiniz? Bugün sağ olsa o gün söylediklerini söylese durum değişir miydi dersiniz? Hep biz bize benzedik, asırlar değiştiremedi bizi. Beş yüz yıl önce neysek bugün de oyuz.Gazetelerden okuyor, televizyonlardan dinliyoruz ve görüyoruz ki aydınlıktan korkar olmuşuz. Hâlâ yazarların kitapları ile televizyondaki dizilerle ilgileniyoruz, bizden mi ötekilerinden mi diye didik didik ediyoruz. BTP'yi gündem eden yayın organlarını hiç görmek istemeyen bir yönetimle karşı karşıyayız. Cezalarla o güzelim kuruluşları yıldırmak istiyorlar. Ellerinden gelse belirttiğim o yayın kuruluşlarını kapatmak istiyorlar. Bu yaklaşımlarla tüm dünya ulusları karşısında küçük düşüyoruz.Düşünceyi, sanatı, yazarı, politikacıyı hatta kendisi gibi yorumlamayan din adamını suçlayan bir anlayışla karışı karşıyayız. Korku ile yıldırma ile toplumun üzerine ölü toprağı dökerek bir yerlere varılamayacağını öğrenmek istemeyen bir anlayışla karşı karşıyayız. Bırakalım dünya lideri olmayı da önce kendi ülkemizin, kendi insanımızın lideri olmayı öğrenelim kısaca gerçekçi olalım. Gemiyi azıya alarak büyük vurdumduymazlıkla ülkeyi yönetmeye kalkışmak sonu belirsiz bir dehlize sürüklenmek demektir. Can güvenliğinden yoksun sokaktaki adamdan kıyım giyotini altındaki memura kadar toplum, yönetimden bir ışık bekliyor. Uygar toplumun uygar insanlarının gözleri açık kulakları iyi duymalıdır. Kendi ülkende bir bilim adamı yeni bir model oluşturmuş "Milli Ekonomi Modeli" adıyla. Neden korkuyoruz ki Allah aşkına başkalarının fikirlerinden, görüşlerinden? Oku veya uzmanlarına okut, tartışmaya aç ve uygulayabildiğin kadarını uygula. Bunu Rusya gibi bir süper devlet inceliyor, irdeliyor ve ülkesinde uyguluyor da sen kendi insanının önerdiği modeli eline almaktan korkuyorsun. Neden mi? Sizi oraya getiren sistem buna izin vermiyor. TC'nin sosyal devlet olmasını istemiyor.Umarım yanlış düşünüyorum.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023