Malumunuz Sayın Erdoğan, 'Çin modeli' diye bir kavram ortaya attı. Günlerdir siyaset ve medya 'Çin modeli aşağı, Çin modeli yukarı' konuşup, duruyorlar.
İktidarın bu konuda da samimi olduğunu düşünmüyorum. Eğer gerçekten ekonomide bir çıkış arıyor olsalardı, Çin'e değil tabiri caizse burunların dibine bakarlardı.
Neden mi?
2018 yılında Merhum Prof. Dr. Haydar Baş'ı ziyaret eden BRICS Ülkeleri İş Geliştirme Merkezi Başkan Vekili Prof. Dr. Vladimir Gorbanovsky şu cümleleri kurmuştu:
"Sizinle, Milli Ekonomi Modeli'nizin, BRICS ülkelerinde pratikte daha geniş şekilde nasıl hayata geçirileceğini görüşmek istiyorum. Çünkü Hindistanlı ve Çinli arkadaşlarımız yeni iktisadi uygulamalar için Rusya'ya bakıyorlar, Rusya ise size bakıyor."
Görene, köre ne!
Demek ki, konu Çin'in ekonomik kalkınmışlığı değil. Nedir öyleyse?
Çin, dünya nüfusunun beşte birinin yaşadığı 1,4 milyar nüfuslu bir devlet. Komünizm ile yönetiliyor. Daha doğrusu Çin Komünist Partisi, devleti yönetiyor.
Çin Komünist Partisi, 100 milyona yakın üye sayısı ile dünyanın en büyük partisi. Parti, piramit şeklinde işliyor. En tepede devlet politikalarını belirleyen politbüro ve devlet başkanı var.
Çin Komünist Partisi üyesi olmak öyle sıradan bir prosedür değil. Partiye üye olmak için parti içinden iyi bir referansa sahip olman gerekiyor.
Üyeliğin kabul edildikten sonra ise iki yıl adeta bir stajyerlik dönemi var. Eğer kendini kabul ettirebilirsen asıl üyeliğe geçiyorsun.
İç ve dış politikayı parti planlar, karar verir. Sorgulanamaz. Devlet kademelerinde kimin asker olacağına, kimin hakim, savcı olacağına, kimin öğretmen, vali, doktor vs. kimin ne olacağına parti karar verir. Görevlendirilenler partide rüştünü ispat etmiş kişilerdir.
Okullarda hangi derslerin okutulacağından televizyonda ne izleneceğine kadar karar veren Çin Komünist Partisidir.
Kimin, hangi işte çalışacağını, nerede yaşayacağını, kaç çocuk sahibi olacağını da belirleyen partidir.
Halk, kırsalda ve şehirde yaşayanlar olarak ayrıştırılmıştır. Eyaletler arası yolculuk izne tabidir. Bir başka şehre çalışmaya gitmek isteyen onay belgesi almak zorundadır.
Parti üyeleri şehirlerde lüks ve zenginlik içinde yaşarken halkın büyük çoğunluğu köylerde yaşamaya mahkum ve ikinci sınıf vatandaş statüsündedirler.
Çin Komünist Partisi, vatandaşlarını yüz tanıma, sosyal medya kullanımı ve yapay zeka teknolojileriyle puanlandırıyor. Vatandaş, aldığı puana göre ceza veya ödül sahibi oluyor.
Geçen yıl bu puanlama sistemi ile kara listeye giren 11 milyon 140 bin kişiye uçağa binmekten, 4 milyon 250 bin kişiye ise yüksek hızlı trene binmekten men cezası verildi.
'Hukukun üstünlüğü' ilkesi orada da vardır. Ama bu üstünlük asla partinin çıkar ve kararlarına ters düşemez.
Özgürlük, hak arama başlığı da mevcuttur. Ama istediğin özgürlük ve aradığın hak asla parti ve devletten olmamalıdır. Yoksa bedelini çok ağır ödetirler.
Medya, çok sıkı bir takip altındadır ve partinin çizdiği alan içinde özgürdür. Yabancı basından alıntı yapmak kurallara bağlıdır. İsteyen, istediğini alamaz, yazamaz, yayımlayamaz.
İnternet kullanımı ise partinin tam kontrolündedir. Google, YouTube, WhatsApp, Skype, ve Facebook'un da içinde bulunduğu toplam 105 uygulamayı kullanmak yasaktır.
18 yaş altındakilerin hafta sonu ve tatil günleri birer saat video oyun hakları vardır.
Parti, televizyonlarda topluma ve gençlere kötü örnek teşkil eden program içeriklerini yasaklama hakkında sahiptir. Ünlülerin sosyal medyadan zenginlik ve şatafat sergilemeleri de yasaklanmıştır.
İnanç özgürlüğü de, partinin çizdiği sınırlar içerisindedir. Parti ne kadar müsaade ederse o kadar Müslüman, Hıristiyan, Budist veya bir başka inancın gereklerini yaşayabilirsin.
İsimler, simgeler bile yeri geldiğinde tehdit kabul edilip, yasaklanabilen bir ülkedir Çin.
Örneğin 2010 yılında Tunus'taki 'Yasemin Devrimi', Çin'deki benzer demokrasi yanlısı protestolara ilham kaynağı olması üzerine Çin hükümeti, internet dahil olmak üzere bir çok mecrada 'yasemin' kelimesine sansür getirmiş.
Başta Pekin olmak üzere büyük şehirlerdeki dükkanlarda ve pazarlarda yasemin çiçeklerinin satışı bile yasaklanmıştı.
Çin bu sistemi daha ne kadar devam ettirir bilmem ama Çin'de, 'komünizm' olarak adlandırılan bu sistem, batıya doğru geldikçe prenslik, krallık, sultanlık, demokratik diktatörlük, tek adamlık gibi başlıklarla karşımıza çıkar.
Ülkemize gelirsek! Muhalefet zillet, illet, hain, terör destekçisi. Sosyal medya dinsizlik aracı. Muhalif medya fitneci, bölücü, dış güçlerin sesi.
Bürokrasiye bakarsak! İstediğimi görevlendiririm, istediğimi görevden alırım.
Vatandaşa bakarsak! Sabredin, imtihan dünyasındayız.
Sizce Çin modeline doğru bir gidiş var mı, yok mu?
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025
- AKP iktidarı da kaybettiğinin farkında / 08.05.2025
- İç cephe ve terörsüz Türkiye aldatmacası / 06.05.2025
- Gazze unutuldu, BOP içinde kim, kiminle dost? / 05.05.2025