Yüzyıllardır İslam dünyasında kan akıyor. Bu kanı, mal, makam, mevki, iktidar için ya Müslüman olduklarını iddia edenler akıtıyor ya da Haçlı-Siyonist zihniyet akıtıyor.
Bosna'dan Çin Seddi'ne, Yemen'den Kırım'a, Fas'tan Sudan, Somali'ye kadar her yerde ABD var, AB var, İsrail var, istihbarat örgütleri var. Birde bu zihniyete teslim olmuş devlet başkanları, siyasetçiler, maddi ve manevi ilimlerde öne çıkmış alimler, akademisyenler var.
Bu noktaya nasıl geldik?
Meşhur kısa ile başlayalım. Yaklaşık 745 yıl önce Moğol imparatoru Hülagü, 1258 tarihinde Abbasîlerin başkenti Bağdat'ı kuşatır.
13 günlük kuşatmanın ardından şehre giren Moğol ordusu yarım milyona yakın insan katleder, ne kadar cami, hastane, kütüphane, dini ve tarihi eser varsa hepsini yok eder. Bütün sarayları yerle bir eder.
Abbasi Halifesi Mutasım'ı keçeye sarıp, Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür.
Hülagu'nun görüşme isteği
Hülagü Han şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir.
Bu haber, medreselerde, camilerde, 'Allah'tan başka güç ve kudret yoktur, O'ndan gayri korkulacak yoktur' vaazları veren zamanı şöhretli alimleri arasında korku ve endişeye sebep olur. Öldürülme korkusu yüzünden hiç birisi, Hülagü'nun davetine icabet etmek istemez.
Bu haber duyan zamanın genç âlimlerinden Kadıhan, daveti kabul ettiğini açıklar ve kendisine bir deve, bir keçi, bir de bir horoz verilmesini ister.
Böyle bir fedainin ortaya çıkması ile meşhur alimler rahatlamış, Kadıhan'ın isteğini hemen karşılamışlardı.
Kadıhan, Moğol çadırında
Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. Hayvanları, çadırın dışında bırakarak içeriye girer ve kendini tanıtır. Kendisiyle görüşmek üzere geldiğini, söyler.
Hülagü, genci tepeden tırnağa süzer ve beklediği tipte biri olmadığını görerek, 'bana göndermek için bula bula seni mi buldular? Gönderecek başka birini bulamadılar mı? diye sorar.
Kadıhan gayet sakin bir şekilde 'görüşmek için iri yarı, boylu boslu birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı, yaşlı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin' der.
Hülagü, karşısındakinin sıradan biri olmadığını anlar ve 'şöyle otur bakalım' diyerek kendisine yer gösterir ve ilk sorusunu sorar.
Hülagu: 'Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir?'
Kadıhan; 'Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah'ın, bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi' der.
Hülagü: 'Peki, beni buradan kim gönderebilir?'
Kadıhan: 'O da bize bağlı. Benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen, buralarda duramazsın.'
Öyle değil mi?
İşte Papa başlığı. Kuran'ın hükmü net, sünnetin duruşu ortada. Tarih hala kan akıyor. Niyetlerini bizzat kendileri bağıra bağıra anlatıyor.
Ama içimizde din adına öne çıkan kişi ve anlayışlar sırf ideolojileri için Papa'ya, Hristiyanlığa methiyeler düzüyor, sahip çıkıyor. Aynen Sıffın'daki gibi Kuran'ı kullanmaya kalkıyor, Peygamberimize iftira atıyorlar.
Belayı dışarıda aramaya gerek yok. Bizlerin ve İslam dünyasının tek kurtuluş çaresi Müslümanların İslamlaşmasıdır.
Yakında zamanda unuttuklarımız
Suud prensi, ABD'ye gitti, teslimiyetini sundu ve meşruiyetini aldı. Verdikleri pzodan, yaptıkları açıklamalardan benim anladığım bu.
Yemen'de Müslümanları bombalayan, çocukları açlığa mahkum eden Suriye'den 1 tane bile mülteci kabul etmeyen Suud Prensi, ABD'ye 1 trilyon dolarlık yatırım taahhüdü veriyor. F-35, tank ve savunma anlaşması imzalıyor.
Kime karşı? Yok, yok! İsrail değil. Abraham anlaşmasını imzalayacağını ve İsrail ile normalleşeceklerinin de taahhüdünü verdi.
Peki, lime karşı? Bize (Müslümanlara) karşı. Resulullah'ın (s.a.a.v) sözünü unutmayın: 'Biz kılıç kaldıran bizden değildir. Müslüman öldürmek kafir işidir'.
Cemal Kaşıkçı
'Dünyayı satın alabilecek güçte de olsa bir katile katil diyebilen kişinin adıdır Erdoğan' manşetini atanlar, sloganlarla yürüyenler çoktan unuttu Cemal Kaşıkçıyı.
Ama ABD medyası unutmuyor!
CIA raporunda, 'bu cinayetin Muhammed bin Selman'ın onay vermeden böyle bir operasyonun yapılamayacağına' tespitini aktaran ABC News muhabiri Mary Bruce, Trump'a sormak istedi.
Trump, soruyu keserek: "Sahte haber! Bu beyefendiyi (Kaşıkçı) birçok kişi sevmiyordu, çok tartışmalı biriydi. Böyle şeyler olur, ama Selman hiçbir şey bilmiyordu. Misafirimizi utandırmayın, konuyu burada kapatın' dedi.
Hindi
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki ABD-Suudi Yatırım Forumu'nda yaptığı konuşmada, kelime oyunu yaparak "Turkey" üzerinden espri yaptı
"Turkey (hindi) düşüşte. Yüzde 33 diyorum. Bir düşünün." diyen Trump ardından "Ülke olan Turkey'den (Türkiye) söz etmiyorum. Türkiye iyi gidiyor. Erdoğan iyi gidiyor. Sadece şey… Hani, Erdoğan'ın beni arayıp: 'Ben yüzde 33 düşmedim' demesini istemem. O bizim dostumuz. Dostlarımıza sahip çıkmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Bu ifadeleri yorumsuz olarak paylaştım.
Bir vatandaşımız: 'Türkiye Devleti'ni ve sayın Erdoğan'ı öven bir ifâde duymak sizi niye bu kadar şaşırtıyor acaba?' yorum yapmış.
Dedim ya! Bizlerin ve İslam dünyasının tek kurtuluş çaresi Müslümanların, İslamlaşmasıdır.
Bosna'dan Çin Seddi'ne, Yemen'den Kırım'a, Fas'tan Sudan, Somali'ye kadar her yerde ABD var, AB var, İsrail var, istihbarat örgütleri var. Birde bu zihniyete teslim olmuş devlet başkanları, siyasetçiler, maddi ve manevi ilimlerde öne çıkmış alimler, akademisyenler var.
Bu noktaya nasıl geldik?
Meşhur kısa ile başlayalım. Yaklaşık 745 yıl önce Moğol imparatoru Hülagü, 1258 tarihinde Abbasîlerin başkenti Bağdat'ı kuşatır.
13 günlük kuşatmanın ardından şehre giren Moğol ordusu yarım milyona yakın insan katleder, ne kadar cami, hastane, kütüphane, dini ve tarihi eser varsa hepsini yok eder. Bütün sarayları yerle bir eder.
Abbasi Halifesi Mutasım'ı keçeye sarıp, Moğol atlarının ayakları altında ezdirerek öldürtür.
Hülagu'nun görüşme isteği
Hülagü Han şehrin dışına kurduğu karargâhında, o beldenin en büyük âlimi ile görüşmek istediğini bildirir.
Bu haber, medreselerde, camilerde, 'Allah'tan başka güç ve kudret yoktur, O'ndan gayri korkulacak yoktur' vaazları veren zamanı şöhretli alimleri arasında korku ve endişeye sebep olur. Öldürülme korkusu yüzünden hiç birisi, Hülagü'nun davetine icabet etmek istemez.
Bu haber duyan zamanın genç âlimlerinden Kadıhan, daveti kabul ettiğini açıklar ve kendisine bir deve, bir keçi, bir de bir horoz verilmesini ister.
Böyle bir fedainin ortaya çıkması ile meşhur alimler rahatlamış, Kadıhan'ın isteğini hemen karşılamışlardı.
Kadıhan, Moğol çadırında
Kadıhan, hayvanlarla birlikte çadıra varır. Hayvanları, çadırın dışında bırakarak içeriye girer ve kendini tanıtır. Kendisiyle görüşmek üzere geldiğini, söyler.
Hülagü, genci tepeden tırnağa süzer ve beklediği tipte biri olmadığını görerek, 'bana göndermek için bula bula seni mi buldular? Gönderecek başka birini bulamadılar mı? diye sorar.
Kadıhan gayet sakin bir şekilde 'görüşmek için iri yarı, boylu boslu birini istiyorsan, bir deve getirdim. Sakallı, yaşlı birisi ile görüşmek istiyorsan, bir keçi getirdim. Eğer gür sesli birisiyle görüşmek istiyorsan horoz getirdim. Üçünü de çadırın önüne bıraktım. Onlarla görüşebilirsin' der.
Hülagü, karşısındakinin sıradan biri olmadığını anlar ve 'şöyle otur bakalım' diyerek kendisine yer gösterir ve ilk sorusunu sorar.
Hülagu: 'Söyle bakalım, beni buraya getiren sebep nedir?'
Kadıhan; 'Seni buraya bizim amellerimiz getirdi. Allah'ın, bize verdiği nimetlerin kıymetini bilemedik. Esas gayemizi unutup makam, mevki, mal mülk peşine düştük. Zevk ve sefaya daldık. Cenab-ı Hak da bize verdiği nimetleri almak üzere seni gönderdi' der.
Hülagü: 'Peki, beni buradan kim gönderebilir?'
Kadıhan: 'O da bize bağlı. Benliğimize dönüp ne kadar kısa zamanda toparlanıp, bize verilen nimetin kıymetini bilir, zevk ve sefadan, israftan, zulümden, birbirimizle uğraşmaktan vazgeçersek işte o zaman sen, buralarda duramazsın.'
Öyle değil mi?
İşte Papa başlığı. Kuran'ın hükmü net, sünnetin duruşu ortada. Tarih hala kan akıyor. Niyetlerini bizzat kendileri bağıra bağıra anlatıyor.
Ama içimizde din adına öne çıkan kişi ve anlayışlar sırf ideolojileri için Papa'ya, Hristiyanlığa methiyeler düzüyor, sahip çıkıyor. Aynen Sıffın'daki gibi Kuran'ı kullanmaya kalkıyor, Peygamberimize iftira atıyorlar.
Belayı dışarıda aramaya gerek yok. Bizlerin ve İslam dünyasının tek kurtuluş çaresi Müslümanların İslamlaşmasıdır.
Yakında zamanda unuttuklarımız
Suud prensi, ABD'ye gitti, teslimiyetini sundu ve meşruiyetini aldı. Verdikleri pzodan, yaptıkları açıklamalardan benim anladığım bu.
Yemen'de Müslümanları bombalayan, çocukları açlığa mahkum eden Suriye'den 1 tane bile mülteci kabul etmeyen Suud Prensi, ABD'ye 1 trilyon dolarlık yatırım taahhüdü veriyor. F-35, tank ve savunma anlaşması imzalıyor.
Kime karşı? Yok, yok! İsrail değil. Abraham anlaşmasını imzalayacağını ve İsrail ile normalleşeceklerinin de taahhüdünü verdi.
Peki, lime karşı? Bize (Müslümanlara) karşı. Resulullah'ın (s.a.a.v) sözünü unutmayın: 'Biz kılıç kaldıran bizden değildir. Müslüman öldürmek kafir işidir'.
Cemal Kaşıkçı
'Dünyayı satın alabilecek güçte de olsa bir katile katil diyebilen kişinin adıdır Erdoğan' manşetini atanlar, sloganlarla yürüyenler çoktan unuttu Cemal Kaşıkçıyı.
Ama ABD medyası unutmuyor!
CIA raporunda, 'bu cinayetin Muhammed bin Selman'ın onay vermeden böyle bir operasyonun yapılamayacağına' tespitini aktaran ABC News muhabiri Mary Bruce, Trump'a sormak istedi.
Trump, soruyu keserek: "Sahte haber! Bu beyefendiyi (Kaşıkçı) birçok kişi sevmiyordu, çok tartışmalı biriydi. Böyle şeyler olur, ama Selman hiçbir şey bilmiyordu. Misafirimizi utandırmayın, konuyu burada kapatın' dedi.
Hindi
ABD Başkanı Donald Trump, Washington DC'deki ABD-Suudi Yatırım Forumu'nda yaptığı konuşmada, kelime oyunu yaparak "Turkey" üzerinden espri yaptı
"Turkey (hindi) düşüşte. Yüzde 33 diyorum. Bir düşünün." diyen Trump ardından "Ülke olan Turkey'den (Türkiye) söz etmiyorum. Türkiye iyi gidiyor. Erdoğan iyi gidiyor. Sadece şey… Hani, Erdoğan'ın beni arayıp: 'Ben yüzde 33 düşmedim' demesini istemem. O bizim dostumuz. Dostlarımıza sahip çıkmak zorundayız." ifadelerini kullandı.
Bu ifadeleri yorumsuz olarak paylaştım.
Bir vatandaşımız: 'Türkiye Devleti'ni ve sayın Erdoğan'ı öven bir ifâde duymak sizi niye bu kadar şaşırtıyor acaba?' yorum yapmış.
Dedim ya! Bizlerin ve İslam dünyasının tek kurtuluş çaresi Müslümanların, İslamlaşmasıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Akın Aydın / diğer yazıları
- Tek çare Müslümanların, İslamlaşmasıdır / 05.12.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- II. Vatikan Konsilinde İslam’ın ölüm fermanı imzalanmıştır / 29.11.2025
- Papa geldi ama neden geldi? / 28.11.2025
- Pervin Buldan: ‘Açıklamazsak namerdiz’ / 27.11.2025
- AKP-MHP görevlerini CHP’de göstermelik muhalefetini yapıyor / 26.11.2025
- Murat Bardakçı, Erdoğan’a cevap verecek mi? / 24.11.2025
- Erdoğan, Ruhban okuluna da karşıydı / 03.12.2025
- Papa’nın ziyaretini görenler ve görmeyenler / 02.12.2025
- Ekümeniklik dinî bir unvan değil, siyasî bir silahtır / 01.12.2025
- Prof. Dr. Haydar Baş: ‘Ben ölürsem sakın ağlamayın ama’ / 30.11.2025
- II. Vatikan Konsilinde İslam’ın ölüm fermanı imzalanmıştır / 29.11.2025
- Papa geldi ama neden geldi? / 28.11.2025
- Pervin Buldan: ‘Açıklamazsak namerdiz’ / 27.11.2025
- AKP-MHP görevlerini CHP’de göstermelik muhalefetini yapıyor / 26.11.2025
- Murat Bardakçı, Erdoğan’a cevap verecek mi? / 24.11.2025



















































































