Çin Hükümeti'nin, Türkiye'yi, "turist gönderilebilir ülkeler listesi"ne almasıyla ortaya çıkan "2 milyon Çinli turist" beklentisinin boşa çıkmaması için, Türkiye'nin bu ülkeye yönelik tanıtıma ağırlık vermesi ve sektörün Çin kültürü hakkında bilgilenerek bu konuda kendini hazırlaması gerektiği bildirildi.
Uzmanından tavsiyeler
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pulat Otkan, Tayvan'da eğitim gördüğünü ve uzun yıllar Çinlilerle içiçe yaşadığını belirterek, kültürlerine çok bağlı olan Çinlileri iyi ağırlayabilmek için bazı inceliklere dikkat etmek gerektiğini söyledi.
4 demek ölüm demek!
Prof. Dr. Otkan, Çince'de '4' rakamı ile ölüm kelimesinin aynı şekilde telaffuz edildiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"4, Çinliler'in uğursuz sayısı. Tayvan'da öğrenciliğim sırasında en çok ilgimi çeken şey 4 numaralı otobüs bulunmayışıydı. Bu rakam Çinlilere ölümü çağrıştırıyor. 4 numarayı otobüse vermek, ölüm otobüsü gibi bir anlama geliyor onlar için.
Yemek çok önemli
Tarih boyunca nüfus yoğunluğu nedeniyle kıtlık tehlikesi yaşayan Çinliler için yemek, çok önemli. Hep bu sırada iletişim kurarlar. Kendilerine özgü mutfak kültürleri var, ilk 1-2 gün Türk mutfağını tatmak isterler ancak mutlaka kendi yemeklerini yemek isteyeceklerdir. Bu yüzden otel ve restoran sahiplerinin Çin yemeklerini mönülerine katmalarında fayda var. En azından sunulan Türk yemeği bile olsa yanında çubukla servis yapılması onları mutlu edecektir.
Eski Çin geleneklerine göre, "anne-baba vefat edinceye kadar çocukların 1 günden uzak mesafeye gönderilmediğini" belirten Prof. Dr. Otkan, bu yüzden aile bağlarının çok güçlü olduğuna işaret etti.
Prof. Dr. Otkan, kültürün yarattığı bu etkiyle Çinlilerin tek başlarına hareket etmekten hoşlanmadıklarını kaydederek, "Grup halinde yaşamaya özen gösterirler, en büyük korkuları, gittikleri yerde yalnız kalmaktır" dedi.
Çince öğrenenlerin sayısı artacak
Turistleri Çince bilen rehberlerin karşılamasının güven ortamı yaratacağını belirten Prof. Dr. Otkan, "Çinli'nin elinden tutacak bir rehberin şart olduğunu" vurguladı.
Bu ülkeden 2 milyon turist geleceği beklentisinin, Çince öğrenmek isteyen insan sayısını artıracağına işaret eden Prof.Dr. Otkan, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) da süreci gözeterek, bölümün öğrenci kontenjanını 20'den 30'a çıkardığını söyledi. Prof. Dr. Otkan, "Tabii bu da yeterli değil, ancak altyapımız şu an için ancak bu rakamı karşılayabilir" dedi.
Türkiye ve Çin: İki farklı dünya
"Çin ve Türkiye, doğası, mimarisi, insanı, yazısı ile birbirinden çok farklı, dünya ve ay kadar farklı" diyen Prof. Dr. Otkan, iki ülke insanını birleştiren temel faktörün "misafirperverlik" olduğunun altını çizdi.
Prof. Dr. Otkan, Çinlilere gösterilen güleryüz ve sıcak ilginin büyük önem taşıdığını, ancak kültürlerinde "öpüşmeye" yer vermeyen bu insanların sınırlarına saygı göstermek gerektiğini belirtti.
En zor iş Çinlilere mal satmak
Prof. Dr. Zeniş İsmail, Çinliler için "kırmızı" rengin, "neşe, sevinç ve mutluluğu" simgelediğini belirterek, bu renkle yapılan dekorasyonun keyifli bir ortam yaratacağını anlattı.
Ancak kırmızı kalemle yazılan bir yazının uğursuzluk sayıldığına dikkati çeken Prof. Dr. İsmail, "Kırmızıyı çok severler ama bu renkte yazıdan hoşlanmazlar. Çünkü idam cezasına mahkum edilen kişinin üzeri kırmızı kalemle çizilirmiş. Eski dönemlerde üzüntülü bir şey bildirilirken kırmızı renkle yazılırmış ve kötü haber böyle anlaşılırmış" diye konuştu.
Prof. Dr. İsmail, Çinlilerin zamanlamaya çok önem verdiklerini belirterek, organizatörleri bu konuda uyardı.
Hatıra niteliğindeki eşyalar dışında Çinlilere mal satmanın zor olduğunu kaydeden Prof. Dr. İsmail, her türlü elektronik eşya üretiminin ve lüks malların fason imalatının Çin'de yapıldığına işaretederek, "Türklerin en zorlanacağı nokta bu olacak" dedi.
Çinlilerin deri ve gümüşten hoşlandıklarını kaydeden Prof. Dr. İsmail, kestane şekeri, fıstık gibi Türkiye'ye özgü tadların da rağbet göreceğini söyledi.
Prof. Dr. İsmail, turist rehberinden, uluslararası ilişkiler uzmanına, işletme bölümü öğrencisinden, Çin şiiriyle ilgilenen edebiyat meraklısına kadar farklı kesimlere Çince öğrettiklerini belirterek, turizm sektöründe başlayan bu atılımın, diğer alanlara da yayılacağı ümidi taşıdığını sözlerine ekledi.
Çinliler Türkleri tanımıyor
TÖMER'in Çince kurslarında eğitmenlik yapan, Pekin Milletler Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeniş İsmail ise, turizmde tanıtımın büyük önem taşıdığını kaydederek, Türkiye'nin bu konuda çok yetersiz kaldığını söyledi. Avrupa ve Amerika'nın Çin'de iyi tanındığını ancak Türkiye için "kapalı ve geri kalmış" imajının hakim olduğunu belirten Prof. Dr. İsmail, bunu gidermek için Çinlilere yönelik tanıtım broşürleri hazırlanması gerektiğini ifade etti. Çinlilerin özellikle can güvenliğine önem verdiklerini bildiren Prof. Dr. İsmail, hazırlanacak broşürlerde, Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğuna dikkat çekilmesini önerdi. Prof. Dr. İsmail, yoğun talep nedeniyle bu yıl TÖMER'de 3 sınıf açıldığını kaydederek, Ankara Profesyonel Turizm Rehberleri Derneği (ARED) ile yaptıkları protokol çerçevesinde bir grup rehberi yaz ayına kadar yetiştireceklerini belirtti.
Uzmanından tavsiyeler
Ankara Üniversitesi Dil Tarih Coğrafya Fakültesi Sinoloji Anabilim Dalı Başkanı Prof. Dr. Pulat Otkan, Tayvan'da eğitim gördüğünü ve uzun yıllar Çinlilerle içiçe yaşadığını belirterek, kültürlerine çok bağlı olan Çinlileri iyi ağırlayabilmek için bazı inceliklere dikkat etmek gerektiğini söyledi.
4 demek ölüm demek!
Prof. Dr. Otkan, Çince'de '4' rakamı ile ölüm kelimesinin aynı şekilde telaffuz edildiğini kaydederek, şöyle konuştu:
"4, Çinliler'in uğursuz sayısı. Tayvan'da öğrenciliğim sırasında en çok ilgimi çeken şey 4 numaralı otobüs bulunmayışıydı. Bu rakam Çinlilere ölümü çağrıştırıyor. 4 numarayı otobüse vermek, ölüm otobüsü gibi bir anlama geliyor onlar için.
Yemek çok önemli
Tarih boyunca nüfus yoğunluğu nedeniyle kıtlık tehlikesi yaşayan Çinliler için yemek, çok önemli. Hep bu sırada iletişim kurarlar. Kendilerine özgü mutfak kültürleri var, ilk 1-2 gün Türk mutfağını tatmak isterler ancak mutlaka kendi yemeklerini yemek isteyeceklerdir. Bu yüzden otel ve restoran sahiplerinin Çin yemeklerini mönülerine katmalarında fayda var. En azından sunulan Türk yemeği bile olsa yanında çubukla servis yapılması onları mutlu edecektir.
Eski Çin geleneklerine göre, "anne-baba vefat edinceye kadar çocukların 1 günden uzak mesafeye gönderilmediğini" belirten Prof. Dr. Otkan, bu yüzden aile bağlarının çok güçlü olduğuna işaret etti.
Prof. Dr. Otkan, kültürün yarattığı bu etkiyle Çinlilerin tek başlarına hareket etmekten hoşlanmadıklarını kaydederek, "Grup halinde yaşamaya özen gösterirler, en büyük korkuları, gittikleri yerde yalnız kalmaktır" dedi.
Çince öğrenenlerin sayısı artacak
Turistleri Çince bilen rehberlerin karşılamasının güven ortamı yaratacağını belirten Prof. Dr. Otkan, "Çinli'nin elinden tutacak bir rehberin şart olduğunu" vurguladı.
Bu ülkeden 2 milyon turist geleceği beklentisinin, Çince öğrenmek isteyen insan sayısını artıracağına işaret eden Prof.Dr. Otkan, Yükseköğretim Kurulu'nun (YÖK) da süreci gözeterek, bölümün öğrenci kontenjanını 20'den 30'a çıkardığını söyledi. Prof. Dr. Otkan, "Tabii bu da yeterli değil, ancak altyapımız şu an için ancak bu rakamı karşılayabilir" dedi.
Türkiye ve Çin: İki farklı dünya
"Çin ve Türkiye, doğası, mimarisi, insanı, yazısı ile birbirinden çok farklı, dünya ve ay kadar farklı" diyen Prof. Dr. Otkan, iki ülke insanını birleştiren temel faktörün "misafirperverlik" olduğunun altını çizdi.
Prof. Dr. Otkan, Çinlilere gösterilen güleryüz ve sıcak ilginin büyük önem taşıdığını, ancak kültürlerinde "öpüşmeye" yer vermeyen bu insanların sınırlarına saygı göstermek gerektiğini belirtti.
En zor iş Çinlilere mal satmak
Prof. Dr. Zeniş İsmail, Çinliler için "kırmızı" rengin, "neşe, sevinç ve mutluluğu" simgelediğini belirterek, bu renkle yapılan dekorasyonun keyifli bir ortam yaratacağını anlattı.
Ancak kırmızı kalemle yazılan bir yazının uğursuzluk sayıldığına dikkati çeken Prof. Dr. İsmail, "Kırmızıyı çok severler ama bu renkte yazıdan hoşlanmazlar. Çünkü idam cezasına mahkum edilen kişinin üzeri kırmızı kalemle çizilirmiş. Eski dönemlerde üzüntülü bir şey bildirilirken kırmızı renkle yazılırmış ve kötü haber böyle anlaşılırmış" diye konuştu.
Prof. Dr. İsmail, Çinlilerin zamanlamaya çok önem verdiklerini belirterek, organizatörleri bu konuda uyardı.
Hatıra niteliğindeki eşyalar dışında Çinlilere mal satmanın zor olduğunu kaydeden Prof. Dr. İsmail, her türlü elektronik eşya üretiminin ve lüks malların fason imalatının Çin'de yapıldığına işaretederek, "Türklerin en zorlanacağı nokta bu olacak" dedi.
Çinlilerin deri ve gümüşten hoşlandıklarını kaydeden Prof. Dr. İsmail, kestane şekeri, fıstık gibi Türkiye'ye özgü tadların da rağbet göreceğini söyledi.
Prof. Dr. İsmail, turist rehberinden, uluslararası ilişkiler uzmanına, işletme bölümü öğrencisinden, Çin şiiriyle ilgilenen edebiyat meraklısına kadar farklı kesimlere Çince öğrettiklerini belirterek, turizm sektöründe başlayan bu atılımın, diğer alanlara da yayılacağı ümidi taşıdığını sözlerine ekledi.
Çinliler Türkleri tanımıyor
TÖMER'in Çince kurslarında eğitmenlik yapan, Pekin Milletler Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Zeniş İsmail ise, turizmde tanıtımın büyük önem taşıdığını kaydederek, Türkiye'nin bu konuda çok yetersiz kaldığını söyledi. Avrupa ve Amerika'nın Çin'de iyi tanındığını ancak Türkiye için "kapalı ve geri kalmış" imajının hakim olduğunu belirten Prof. Dr. İsmail, bunu gidermek için Çinlilere yönelik tanıtım broşürleri hazırlanması gerektiğini ifade etti. Çinlilerin özellikle can güvenliğine önem verdiklerini bildiren Prof. Dr. İsmail, hazırlanacak broşürlerde, Türkiye'nin güvenli bir ülke olduğuna dikkat çekilmesini önerdi. Prof. Dr. İsmail, yoğun talep nedeniyle bu yıl TÖMER'de 3 sınıf açıldığını kaydederek, Ankara Profesyonel Turizm Rehberleri Derneği (ARED) ile yaptıkları protokol çerçevesinde bir grup rehberi yaz ayına kadar yetiştireceklerini belirtti.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.