28 Haziran 2001 Perşembe günü, köşesinde Emin Çölaşan beyi okuyoruz. Sayın Çölaşan başörtüye, türbana takılıyor. Yapılan üniversite sınavlarında peruk kullananları, üniversite mezuniyet törenlerine perukla gelenleri diline doluyor.
Beyefendi, sanki dinde uzmanmış gibi tahliller yapıyor, fetvalar veriyor. Hakları engellenen bu genç bayanlara destek verecek yerde, bir saldırıda da o bulunuyor.
Aslında Çölaşan'ın tarzı sadece şahsına münhasır değil. Pek çok çeyrek aydının yaptığı işlerden biridir.
Bu zatlar bir gün kalkar hukuktan, insan haklarından yana tavır koyarlar, bir başka gün gelir bindikleri dalı keserler. Çelişkiye düşerler, kişi haklarına saldırırlar. Şimdi geliniz Çölaşan'ın makalesini tahlil edelim.
1) Çölaşan başörtünün, türbanın dinde yeri olmadığını söylüyor. Bu iddia ilmi olmaktan çok ötedir. 15 asırlık İslam'ın yeniden keşfi söz konusu olamaz. İslam asırlardan beri, milyarlarca Müslüman'ın rivayeti ve uygulamaları ile "tevatür" derecesinden bir yolla gelmektedir. Bu konuyu tartışmaya açmanın iki sebebi olabilir.
a) İslam'a inanmamak.
b) İslam konusunda derin bir gaflette olmak.
Şimdi Sn. Çölaşan istediğini seçebilir. İslam'ın temel bir ölçüsüne karşı çıkmanın mantığını ortaya koyabilir.
2) Demokrasi bağlamında, kişi haklarını engellemek ve saldırmak hiç kimsenin hakkı değildir. Başını zor şartlarda bir türlü örtmeye çalışan bir bayandan, Çölaşan niçin rahatsız olmuştur. Bu nasıl demokratlıktır. Konuşurken ağız dolusu konuşan bu zatların yaptıkları işler tam bir çelişki oluşturmuyor mu?
3) Çölaşan, Anadolu kadınının başını tam örtmediğini saçlarının bir kısmının göründüğünü söylüyor. Bir hanımefendinin eksiğini ölçü yapmak teklifi, apaçık bir mantıksızlıktır. Siz kuralı bırakıp, kuralsızlıkları esas alacaksınız. Bu halinizle kaç kişiyi ikna edebilirsiniz.
4) Çölaşan, kadın saçının görünmesinden dolayı tahrik olunamayacağını, bunun bir sapıklık olduğunu söylüyor. Çölaşan'ın bu iddiası doğru değildir. Kadının örtülmesi gereken bir organı da saçlarıdır. Saç karşı cins için bir cazibe unsurudur. Bu hale sapıklılık demek, şaşı bir bakıştır.
Çölaşan'ın yazıları tahlil edildiğinde derinlik olmadığı görülür. Çoğu kez afaki iddialar söz konusudur. İddialar serdeder, ya tutar, ya da tutmaz ama beyefendi pişkinliğe vurur devam eder.
Sayın Çölaşan'a nihai olarak soruyorum, beyefendi siz dinde uzman mısınız, Müslümanların değerlerine niçin saldırıyorsunuz. Bu konuda yetkiniz ve ihtisasınız nedir? Yoksa biri adına güç sahibi olduğunuzu mu zannediyorsunuz?
Geçenlerde ciddi bir çelişki yaşamıştınız. Cevabınız yutağınızda kalmıştı. Şimdi de aynı haksızlığın bir örneğini ortaya koydunuz. İslam'da başörtüsü vardır. Senin zihniyetin bu gerçeği örtmeye kafi gelmeyecektir. Lütfen bir nefis muhasebesi yapınız. Belki gerçeği görürsünüz.
Beyefendi, sanki dinde uzmanmış gibi tahliller yapıyor, fetvalar veriyor. Hakları engellenen bu genç bayanlara destek verecek yerde, bir saldırıda da o bulunuyor.
Aslında Çölaşan'ın tarzı sadece şahsına münhasır değil. Pek çok çeyrek aydının yaptığı işlerden biridir.
Bu zatlar bir gün kalkar hukuktan, insan haklarından yana tavır koyarlar, bir başka gün gelir bindikleri dalı keserler. Çelişkiye düşerler, kişi haklarına saldırırlar. Şimdi geliniz Çölaşan'ın makalesini tahlil edelim.
1) Çölaşan başörtünün, türbanın dinde yeri olmadığını söylüyor. Bu iddia ilmi olmaktan çok ötedir. 15 asırlık İslam'ın yeniden keşfi söz konusu olamaz. İslam asırlardan beri, milyarlarca Müslüman'ın rivayeti ve uygulamaları ile "tevatür" derecesinden bir yolla gelmektedir. Bu konuyu tartışmaya açmanın iki sebebi olabilir.
a) İslam'a inanmamak.
b) İslam konusunda derin bir gaflette olmak.
Şimdi Sn. Çölaşan istediğini seçebilir. İslam'ın temel bir ölçüsüne karşı çıkmanın mantığını ortaya koyabilir.
2) Demokrasi bağlamında, kişi haklarını engellemek ve saldırmak hiç kimsenin hakkı değildir. Başını zor şartlarda bir türlü örtmeye çalışan bir bayandan, Çölaşan niçin rahatsız olmuştur. Bu nasıl demokratlıktır. Konuşurken ağız dolusu konuşan bu zatların yaptıkları işler tam bir çelişki oluşturmuyor mu?
3) Çölaşan, Anadolu kadınının başını tam örtmediğini saçlarının bir kısmının göründüğünü söylüyor. Bir hanımefendinin eksiğini ölçü yapmak teklifi, apaçık bir mantıksızlıktır. Siz kuralı bırakıp, kuralsızlıkları esas alacaksınız. Bu halinizle kaç kişiyi ikna edebilirsiniz.
4) Çölaşan, kadın saçının görünmesinden dolayı tahrik olunamayacağını, bunun bir sapıklık olduğunu söylüyor. Çölaşan'ın bu iddiası doğru değildir. Kadının örtülmesi gereken bir organı da saçlarıdır. Saç karşı cins için bir cazibe unsurudur. Bu hale sapıklılık demek, şaşı bir bakıştır.
Çölaşan'ın yazıları tahlil edildiğinde derinlik olmadığı görülür. Çoğu kez afaki iddialar söz konusudur. İddialar serdeder, ya tutar, ya da tutmaz ama beyefendi pişkinliğe vurur devam eder.
Sayın Çölaşan'a nihai olarak soruyorum, beyefendi siz dinde uzman mısınız, Müslümanların değerlerine niçin saldırıyorsunuz. Bu konuda yetkiniz ve ihtisasınız nedir? Yoksa biri adına güç sahibi olduğunuzu mu zannediyorsunuz?
Geçenlerde ciddi bir çelişki yaşamıştınız. Cevabınız yutağınızda kalmıştı. Şimdi de aynı haksızlığın bir örneğini ortaya koydunuz. İslam'da başörtüsü vardır. Senin zihniyetin bu gerçeği örtmeye kafi gelmeyecektir. Lütfen bir nefis muhasebesi yapınız. Belki gerçeği görürsünüz.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Baki Bektaş / diğer yazıları
- Gerçek hayat ahiret hayatıdır / 09.09.2003
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002
- Tek çare birlik / 11.09.2002
- Misyonerlik faaliyetlerinin boyutları / 30.05.2002
- Halkımız çok iyi bir gözlemci / 25.05.2002
- Derviş'e göre deniz bitti / 24.05.2002
- Aziz ol, Elazığ / 17.05.2002
- Kayseri, sen ne imişsin! / 15.05.2002
- Tek çare birlik / 15.04.2002
- Görebilmek / 08.04.2002
- En büyük terör işgaldir / 06.04.2002