Tüm ülkede bu olayı duyan herkes gibi biz de Bursa'daki çöp evde kilitli bir odada ölmek üzereyken bulunan 9 yaşındaki çocuk için çok üzüldük.
Ülkemizde böyle olaylara inşallah bir daha şahit olmayız.
Malumunuz olduğu üzere Kamuran Pınar adlı 44 yaşlarındaki bir kadın, yaklaşık 2 yıl önce kiraladığı ve çöp yığdığı konutun kirasını ödemediği için ev sahibiyle mahkemelik olmuş.
Mahkeme evin tahliye edilmesine karar verince, çöplerle dolu evin temizlenmesi için gelen Nilüfer Belediyesi temizlik görevlileri, konutta kapısı kilitli bir odada çöplerin arasında yatan ve ölmek üzere olan 9 yaşındaki bir çocuğu baygın halde bulmuştu.
Çocuğun konutta kalan kadının yeğeni olduğu anlaşılmıştı.
Hastaneye kaldırılan çocuk tedavisinin ardından savcılık kararıyla önce 38 yaşlarındaki sorumsuz annesine teslim edildi. Daha sonra anne ve çocuk Antalya'ya dönünce Aile ve Sosyal Hizmetler İl Müdürlüğü ekiplerinin gerçekleştirdiği çalışmaların ardından savcılık kararıyla devlet korumasına alındı.
Gelen haberlere göre Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığının talimatıyla aileye psiko-sosyal ve ekonomik destek sağlanacakmış.
Haber böyle.
Şimdi bu olayda haklı olarak hepimiz anneye ve teyzeye vicdansız oldukları için kızıyoruz.
Evladında ve yeğenine bu işkenceyi reva gören anne ve teyze işledikleri suçun cezasını mutlaka çekmelidir ve bu çocuğa bir daha bu zulmü yaşatmalarına asla izin verilmemelidir.
Ancak bu olayda tek suçlu bu anne ve teyze midir?
Bence bu suçta yalnız değiller.
Çünkü 9 yaşındaki bu çocuk ilkokulu bitirmiş ve ortaokula başlama çağında.
Neredeyse 2 yıldır bir odada kilitli tutulan bu çocuğun kayıtlıysa okula devam etmediği yahut da hiçbir okula kayıt yaptırmadığı belli değil mi?
Eğer bir okula kayıtlıysa o okuldaki idareciler, ortada görünmeyen bu öğrencinin niçin okula gelmediğine dair bir girişimde bulundular mı acaba?
Herhangi bir okula kayıtlı değilse 9 yaşına gelmiş bir çocuğun neden kayıt yapılmadığını Milli Eğitim Bakanlığı'nın il teşkilatındaki ilgililer araştırma gereği duymuş mudur?
Bu sorulara Milli Eğitim Bakanlığı'nın Bursa'daki yetkililerinin vereceği cevapları gerçekten merak ediyorum.
Dolayısıyla da anne ve teyze bu olayda birinci dereceden suçludur ve ihmalkârdır, ancak Milli Eğitim Bakanlığı da suç ortağı olmasa bile ihmalde ortaktır.
İhmalkârlık ise en büyük liyakatsizlik göstergesidir.
Hani ülkemizde özellikle son 20 yıldır sık sık gündeme gelen liyakat meselesi var ya, önemli görevlere o görevi layıkıyla yerine getirebilecek insanların getirilmesi işte böyle olaylar yaşanmasın diye büyük bir zarurettir.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024