Anayasamızın 8.maddesi, cumhurbaşkanının görevini anayasaya ve kanunlara uygun olarak kullanmasını emreder.
İster beğenilsin, ister beğenilmesin cumhurbaşkanı dahil herkesin anayasaya uyma zorunluluğu vardır. Cumhurbaşkanının görev ve yetkileri de anayasamız tarafından belirlenmiştir.
Mevcut anayasanın 101.maddesi de "Cumhurbaşkanının görev süresi beş yıldır. Bir kimse en fazla iki defa cumhurbaşkanı seçilebilir" demektedir.
Erdoğan, iki dönemdir cumhurbaşkanlığı görevini sürdürüyor. Cumhurbaşkanını halkın seçmesini onaylayan Anayasa değişikliği referandumu sonrasında 2014 yılında gerçekleştirilen seçimle doğrudan halk oyuyla seçilen ilk cumhurbaşkanı olmuştu. 2018 yılında gerçekleştirilen seçimle ikinci defa cumhurbaşkanı seçilen Erdoğan'ın görev süresi 2023 yılında sona eriyor.
Erdoğan'dan önce cumhurbaşkanını Türkiye Büyük Millet Meclisi seçiyordu. Cumhurbaşkanının halk tarafından seçilmesi için anayasa değişikliği yapılması gerekliydi ve bu değişiklik 2007'de yapıldı. Böylece Sayın Erdoğan halk tarafından seçilerek cumhurbaşkanı oldu. Fakat anayasanın aynı maddesinde "Bir kimsenin en fazla iki defa Cumhurbaşkanı seçilebileceği" de açıkça yazıyor.
Daha doğrusu Erdoğan'ın halk tarafından seçilmesini düzenleyen anayasanın 101.maddesi aynı zamanda en fazla iki defa seçilebileceğini ifade ediyor. Bu madde 21 Ekim 2007 tarihinde yapılan referandum ile belirlenmişti. Dolayısıyla Erdoğan'ın 2023'te üçüncü defa aday olması anayasaya aykırı.
Anayasanın aynı maddesinde "Cumhurbaşkanı, kırk yaşını doldurmuş, yükseköğrenim yapmış, milletvekili seçilme yeterliliğine sahip Türk vatandaşları arasından, doğrudan halk tarafından seçilir" emri de yer almaktadır.
İşte tam da burada dikkatlerinizi Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Sayın Hüseyin Baş'ın çıkışına çekmek istiyorum.
Sayın Baş bir televizyon programında yaptığı açıklamada "Eğer Cumhurbaşkanımız anayasa hükümlerince 3. kez aday olabiliyorsa ki bu madde buna engel, YSK bunu kabul ederse, anayasaya aykırı bir karar vermiş olacak. O zaman ben de, 30 yaşında Cumhurbaşkanı adayıyım. YSK bunu da kabul etmek zorunda, aksi halde beni reddediyorsa Cumhurbaşkanımızı da reddetmek zorunda. Sayın Erdoğan'ın bir sefer daha adaylığı benim konum değil, bu siyasetin konusu da değil, bu anayasa…" dedi.
Türkiye'nin belki de dünyanın en genç genel başkanının bu tespiti kelimenin tam anlamıyla taşı gediğine koymaktır.
Tartışılan konu Erdoğan'ın adaylığı konusu değildir. Tartışılan konu anayasanın hükümlerinin çiğnenip çiğnenmeyeceğidir. Sayın Hüseyin Baş'ın dediği gibi eğer Sayın Erdoğan mevcut düzenlemeyle 3. kez aday gösterilirse anayasa suçu işlenmiş olur. Veya bir kişiye özel bir imtiyaz tanınırsa o zaman da anayasanın 10.maddesi çiğnenmiş olur.
10.madde şöyle demektedir: "Herkes, dil, ırk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir. Hiçbir kişiye, aileye, zümreye veya sınıfa imtiyaz tanınamaz."
Benim şahsi kanaatim Sayın Erdoğan'ın anayasaya aykırı bir davranışta bulunmayacağı yönündedir. Aksi bir davranış cumhurbaşkanlığı makamını tartışmalı hale getirir. Erdoğan'ın tekrar aday olmasının anayasaya uygun formülünü bulmak ise bizim konumuz değil!
Asıl ilginç olan, anayasada değişiklik yapanların şimdi kendi yaptıkları değişikliği delmeye çalışmalarıdır.
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022