Nöbetçiler Trabzon'daydı. 28 Ekim Cuma günü akşamı bir program ki, "bayram böyle kutlanır" dedirtecek yürekten kopup gelen bir coşku ve sevgi seliydi yaşadıklarımız.
"Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu" bence bir Türkiye Bienali olmuştu. Bienalde kültür ve sanat etkinlikleri vardır. Ve Trabzon'daki sempozyumda sadece konuşmacıların tebliğleri yoktu. Sunumların ötesinde bir kültür ve sanat etkinliği, öz musikimiz vardı.
Toplantıdaki konuklar ve ekran başındaki izleyiciler çok şey kazandı. Milli birlik ve beraberliğin sevgi yumağına dönüştüğü bir havayı solurken ülkenin içinde bulunduğu keşmekeşi değerlendirme imkânı buldular.
Ulusal güvenliğe tehdit oluşturan yıkıcı ve bölücü akımları her yönü ile en iyi şekilde bilmek ve bilmeyenlere öğretmek ve dahası bu önemli bilgileri toplumun geniş kesimlerinin istifadesine sunmaktı bu toplantıların amacı.
Atatürk'e karşı yürütülen aslı astarı olmayan propagandaların çürütüldüğü, dini özünden uzaklaştıran, yanlış din anlayışını yayan ihtiraslı, kin ve intikam duygusuyla hareket eden kesimlerin ve dahi politikacıların maskelerinin düşürüldüğü bir programdı.
Türkiye'yi bu keşmekeşten çıkış yolu için projeleri olan bilge insan, devlet ve millet adamı Prof. Dr. Haydar Baş, acı ama gerçek olanları işaret ederken sadece işin teorisini ortaya koymuyordu çare için. Milli Ekonomi Modeli (MEM)'ni hayata geçirecek kaynakları da bir bir gösteriyordu. Nitekim pek çok devlet Sayın Baş'ın projelerini benimseyip uygulayarak düze çıkmıştır. Seviniyor ve gurur duyuyoruz bizim evladımızın başarıya ulaşmış projeleri nedeniyle. Ama bir yandan da hüzünleniyoruz; milleti, ülkesi için ürettiği çözüm projelerine eller sahip çıktı diye.
Ne olursa olsun Sayın Haydar Baş milletimize güvenmeye ve kurtuluş mücadelesine devam ediyor. Hocamızın bu örnek davranışı hem biz çalışma arkadaşlarını hem de halkımızı motive etmektedir. Nitekim Trabzon'daki toplantıda da gerçek bir Cumhuriyet nöbetçisi olduğunu ders verircesine gösteren tarihe geçecek konuşmasını yaparken, Türk Milleti'nin kabiliyetine olan inancını da vurgulamıştır. Bayraklarınızı alın evlerinize asın derken, Atatürk liderliğinde bu milletin Sevr'i yırtıp çöpe atışını, o muazzam destanı yazdığını hatırlatır gibiydi.
Hem bir hatırlatma hem de bizi ikinci Kurtuluş Savaşı ortamına getiren bölücü unsurlara karşı uyaran ihtardı bu.
Yıkıcı-bölücü unsurlar, bir ülkenin mevcut düzeninin yıkılması, değiştirilmesi, ülke bütünlüğünün parçalanması veya tamamen ortadan kaldırılması amacına yönelik her türlü faaliyetlere girişen örgütler ya da gruplardır. Bunların dış güçlerle irtibatı her daim vardır.
Son söz yerine;
Hiçbir şeyi yokken Sevr'i yırtan Türk Milleti bugün çok şeyi hele Haydar Baş'ı varken bir değil bin Sevr'i yırtıp çöpe atar.
"Milli ve Dini Bütünlüğümüze Yönelik Tehditler Sempozyumu" bence bir Türkiye Bienali olmuştu. Bienalde kültür ve sanat etkinlikleri vardır. Ve Trabzon'daki sempozyumda sadece konuşmacıların tebliğleri yoktu. Sunumların ötesinde bir kültür ve sanat etkinliği, öz musikimiz vardı.
Toplantıdaki konuklar ve ekran başındaki izleyiciler çok şey kazandı. Milli birlik ve beraberliğin sevgi yumağına dönüştüğü bir havayı solurken ülkenin içinde bulunduğu keşmekeşi değerlendirme imkânı buldular.
Ulusal güvenliğe tehdit oluşturan yıkıcı ve bölücü akımları her yönü ile en iyi şekilde bilmek ve bilmeyenlere öğretmek ve dahası bu önemli bilgileri toplumun geniş kesimlerinin istifadesine sunmaktı bu toplantıların amacı.
Atatürk'e karşı yürütülen aslı astarı olmayan propagandaların çürütüldüğü, dini özünden uzaklaştıran, yanlış din anlayışını yayan ihtiraslı, kin ve intikam duygusuyla hareket eden kesimlerin ve dahi politikacıların maskelerinin düşürüldüğü bir programdı.
Türkiye'yi bu keşmekeşten çıkış yolu için projeleri olan bilge insan, devlet ve millet adamı Prof. Dr. Haydar Baş, acı ama gerçek olanları işaret ederken sadece işin teorisini ortaya koymuyordu çare için. Milli Ekonomi Modeli (MEM)'ni hayata geçirecek kaynakları da bir bir gösteriyordu. Nitekim pek çok devlet Sayın Baş'ın projelerini benimseyip uygulayarak düze çıkmıştır. Seviniyor ve gurur duyuyoruz bizim evladımızın başarıya ulaşmış projeleri nedeniyle. Ama bir yandan da hüzünleniyoruz; milleti, ülkesi için ürettiği çözüm projelerine eller sahip çıktı diye.
Ne olursa olsun Sayın Haydar Baş milletimize güvenmeye ve kurtuluş mücadelesine devam ediyor. Hocamızın bu örnek davranışı hem biz çalışma arkadaşlarını hem de halkımızı motive etmektedir. Nitekim Trabzon'daki toplantıda da gerçek bir Cumhuriyet nöbetçisi olduğunu ders verircesine gösteren tarihe geçecek konuşmasını yaparken, Türk Milleti'nin kabiliyetine olan inancını da vurgulamıştır. Bayraklarınızı alın evlerinize asın derken, Atatürk liderliğinde bu milletin Sevr'i yırtıp çöpe atışını, o muazzam destanı yazdığını hatırlatır gibiydi.
Hem bir hatırlatma hem de bizi ikinci Kurtuluş Savaşı ortamına getiren bölücü unsurlara karşı uyaran ihtardı bu.
Yıkıcı-bölücü unsurlar, bir ülkenin mevcut düzeninin yıkılması, değiştirilmesi, ülke bütünlüğünün parçalanması veya tamamen ortadan kaldırılması amacına yönelik her türlü faaliyetlere girişen örgütler ya da gruplardır. Bunların dış güçlerle irtibatı her daim vardır.
Son söz yerine;
Hiçbir şeyi yokken Sevr'i yırtan Türk Milleti bugün çok şeyi hele Haydar Baş'ı varken bir değil bin Sevr'i yırtıp çöpe atar.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023