İçinde yaşadığımız toplumda iyilik, güzellik, hak, hukuk, yardımlaşma ve dertlere derman olma adına gerçekleşen faaliyetlerde ne kadar bulunduk, ne kadarında yer aldık, ne kadarına önayak olduk, elbette hissemiz kadar hissedar olacağız.
Üyesi olduğumuz, bir ferdi olduğumuz bu millettin, bu toplumun, toplumsal çürümesi karşısında, maddi ve manevi değerlerinin erimesi ve eritilmesi karşısında, hiçbir kınayıcının kınamasından korkmadan dik duruyorsak, en azından kaşlarımızı çatıyor, suratımızı asıyorsak, fırsat düştüğünde sesimizi yükseltiyorsak, elbette bu tavrımızdan dolayı da payımıza düşeni alacağız.
İçinde yaşadığımız toplumdaki erimeler ve çürümeler, her çeşit yozlaşmalar, millete ait servetlerin ve sermayenin haksız-hukuksuz bir şekilde el değiştirmeleri karşısında sukûtu tercih ediyorsak, 'görmedim, duymadım, bilmiyorum' davranışını sergiliyorsak, bu halimiz de kınanmamıza sebep olacaktır elbette.
Sözünü ettiğimiz erime ve çürümelerle, haksızlık ve hukuksuzluklarla, zulümler ve zalimlerle mücadele hususunda elbette bilgi sahibi, basiret ve feraset sahibi olanların sorumlulukları diğer insanlardan kat kat fazladır.
Aşağıda, birkaç farklı mealden manasını anlamaya çalışacağımız Hud suresi 116. ayetinde geçen; "Ulu bakıyyetin" ifadesini, âlimlerimiz, 'bilgi, birikim, basiret, feraset, tecrübe, idrak ve iz'an sahibi' olarak anlamışlar ve bu vasıflarla donanmış olanlardan, toplumlarını uyarmaları gerektiğini altını ısrarla çizmişlerdir.
Kelime kelime, satır satır, üzerinde çalışmamız gereken bir ayet:
"Şimdi sizden evvelki karnlardan bakıyye sahipleri Yeryüzünde fesaddan nehyeder olsalardı; lâkin onlardan necata irdirdiğimiz pek az kimselerden başka yok, o zulmetmekte bulunanlar ise şımartıldıkları refahın ardına düştüler ve hep mücrim oldular." (Elmalı'lı meali)
"Keşke çıksaydı. Sizden önceki nesiller arasında, kendilerini kurtardığımız küçük bir azınlık dışında yeryüzündeki bozulma ve çürümeyi engellemeye çalışan akıllı ve şuurlu kimseler ne yazık ki çıkmadı. Zulme gömülmüş çoğunluk ise refah ve zenginliğin cazibesine kapılıp şımararak günaha gömüldüler."
"Sizden önceki nesillerde, dünyada fesat ve düzensizliği menedecek, böylece onları helâk olmaktan koruyacak idrâk ve fazilet sahipleri bulunmalı değil miydi? Onların içinden görevlerini yaptıklarından ötürü kurtardığımız az kimse var. Zalimler ise içinde bulundukları refahın ardına düştüler. Doğrusu onlar suçlu kimselerdi." (Hud: 116)
- Kavmi de Karun’a nasihat etmiş / 10.05.2025
- Ekmekten aştan bîhaber iktidar / 07.05.2025
- Bozulmamış ne kaldı? / 05.05.2025
- Aç bırakanlar ağlamayı da yasaklıyorlar / 02.05.2025
- Gözenin başında kim var? / 01.05.2025
- Nasıl oluyor da oluyor? / 30.04.2025
- Kiminin başı döner açlıktan kiminin başı çıkmaz balçıktan / 29.04.2025
- Gelsin / 25.04.2025
- İktidara düşen… / 22.04.2025