Darbe girişiminden Fetulah Gülen ve adamları mesuldür deyip kestirip atmak bu işin arkasında kimlerin olduğunun bulunmasını engeller. Fetulah Gülen sadece bir isimdir, önemli olan onu kullanan iradenin kim olduğu!
AKP döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri ilk darbeyi 4 Temmuz 2003 günü Süleymaniye'de yedi. 11 Türk askeri, ABD Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında "peşmerge"lerin de bulunduğu bir ortamda başlarına çuval geçirilerek gözaltına alındılar.
TSK, yine AKP döneminde ikinci darbeyi Ergenekon ve Balyoz sürecinde yedi. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ müebbet hapis cezası aldı. Terör örgütü lideri olmakla suçlandı! Bu süreçte TSK'nın komuta kademesinde büyük boşluklar oluştu?
Ve 15 Temmuz gecesi.
Bizler askeri darbelerin tarihe karıştığını sanırken son derece acemice organize edilmiş bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Kendi parlamentosunu bombalayan, kendi vatandaşını ve polisini kurşunlayan bir darbe girişimiydi. Böyle bir şey ilk defa yaşanıyordu. Sanki darbe değil de savaş çıkmıştı. Bu olayların ardından TSK mensubunun 3'te 1'inin işin içinde olduğu bildirildi!
Yaşanan tüm bu süreçleri göz önünde bulundurursak darbe girişimini Fetulah Gülen ve adamları yapmıştır deyip kestirip atmak asıl sorunun kaynağına inmemizi engelleyecektir.
Uluslararası düzeydeki ilişkilerde hiç kimseyle düşman olmayalım. Fakat hiç kimsenin de bizi dizayn etmesine izin vermemeliyiz. Hukuka dayalı sapasağlam işleyen kurumlarımızla dimdik ayakta durmalıyız. Dış müdahalelerin karşısında ancak hukukun üstünlüğünü koruyarak durabiliriz.
Bu yüzden demokrasilerde güçler ayrılığı vardır. Ve bu son derece önemli bir konudur. Darbe girişiminde bulunanların da amacı bu güçleri kendi elinde toplamak değil miydi? Dolayısıyla güçler ayrılığını yani Yasama, Yürütme ve Yargı'nın bağımsızlığını savunmak ve bunu korumaya çalışmak demokrasinin sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlayacak sigortadır.
Hukuk sisteminde ve demokraside en ufak bir boşluk ve zaaf oluşursa o boşluktan yararlanmaya çalışanlar çok olur. Ne diyordu darbeciler yayınladıkları bildirgede; hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmek için? Hukuku çiğneyerek darbe yapmaya kalkışmak ayrı bir konu, fakat şu da bir gerçek ki, Türk halkının adalete ve hukuka olan inancı son yıllarda hiç olmadığı kadar zedelenmiştir. İşte bu bir zaaftır ve bu zaaftan yararlanmak isteyenler çıkmıştır.
Böyle bir ortamda başkanlık sistemini ve bunu sağlayacak bir anayasa değişikliğini konuşmak intihar etmekten farksızdır. O yüzden diyoruz ki; güçler ayrılığı, güçler ayrılığı, güçler ayrılığı?
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri demokratik, laik, hukuk devleti olması üzerine oturmuştur. Bu temelleri yıkmaya kalkmak Türkiye Cumhuriyeti'ni yok eder. Sonuç itibariyle bu da bir darbe sayılır ki, böyle bir ortamda senden güçlüsü gelip her şeyini elinden alır.
Umut edelim ki, 15 Temmuz Türk siyaseti için bir dönüm noktası olsun. Bundan sonra kutuplaşma politikaları son bulsun. Vatandaş, kardeşçe huzur içerisinde yaşamak istiyor, bunlar temin edilsin. Yargıya ve orduya müdahale edilmesin. Hukukun üstünlüğü korunsun. Her kurum kendi görevini anayasanın belirttiği çerçevede yerine getirsin. Bunu sağlayacak olan da gazi parlamentomuzdur.
Türk milletine büyük geçmiş olsun!
AKP döneminde Türk Silahlı Kuvvetleri ilk darbeyi 4 Temmuz 2003 günü Süleymaniye'de yedi. 11 Türk askeri, ABD Hava İndirme Tugayı'na bağlı askerlerce ve yanlarında "peşmerge"lerin de bulunduğu bir ortamda başlarına çuval geçirilerek gözaltına alındılar.
TSK, yine AKP döneminde ikinci darbeyi Ergenekon ve Balyoz sürecinde yedi. Eski Genel Kurmay Başkanı İlker Başbuğ müebbet hapis cezası aldı. Terör örgütü lideri olmakla suçlandı! Bu süreçte TSK'nın komuta kademesinde büyük boşluklar oluştu?
Ve 15 Temmuz gecesi.
Bizler askeri darbelerin tarihe karıştığını sanırken son derece acemice organize edilmiş bir darbe girişimiyle karşı karşıya kaldık. Kendi parlamentosunu bombalayan, kendi vatandaşını ve polisini kurşunlayan bir darbe girişimiydi. Böyle bir şey ilk defa yaşanıyordu. Sanki darbe değil de savaş çıkmıştı. Bu olayların ardından TSK mensubunun 3'te 1'inin işin içinde olduğu bildirildi!
Yaşanan tüm bu süreçleri göz önünde bulundurursak darbe girişimini Fetulah Gülen ve adamları yapmıştır deyip kestirip atmak asıl sorunun kaynağına inmemizi engelleyecektir.
Uluslararası düzeydeki ilişkilerde hiç kimseyle düşman olmayalım. Fakat hiç kimsenin de bizi dizayn etmesine izin vermemeliyiz. Hukuka dayalı sapasağlam işleyen kurumlarımızla dimdik ayakta durmalıyız. Dış müdahalelerin karşısında ancak hukukun üstünlüğünü koruyarak durabiliriz.
Bu yüzden demokrasilerde güçler ayrılığı vardır. Ve bu son derece önemli bir konudur. Darbe girişiminde bulunanların da amacı bu güçleri kendi elinde toplamak değil miydi? Dolayısıyla güçler ayrılığını yani Yasama, Yürütme ve Yargı'nın bağımsızlığını savunmak ve bunu korumaya çalışmak demokrasinin sağlıklı bir şekilde işleyişini sağlayacak sigortadır.
Hukuk sisteminde ve demokraside en ufak bir boşluk ve zaaf oluşursa o boşluktan yararlanmaya çalışanlar çok olur. Ne diyordu darbeciler yayınladıkları bildirgede; hukukun üstünlüğünü yeniden tesis etmek için? Hukuku çiğneyerek darbe yapmaya kalkışmak ayrı bir konu, fakat şu da bir gerçek ki, Türk halkının adalete ve hukuka olan inancı son yıllarda hiç olmadığı kadar zedelenmiştir. İşte bu bir zaaftır ve bu zaaftan yararlanmak isteyenler çıkmıştır.
Böyle bir ortamda başkanlık sistemini ve bunu sağlayacak bir anayasa değişikliğini konuşmak intihar etmekten farksızdır. O yüzden diyoruz ki; güçler ayrılığı, güçler ayrılığı, güçler ayrılığı?
Türkiye Cumhuriyeti'nin temelleri demokratik, laik, hukuk devleti olması üzerine oturmuştur. Bu temelleri yıkmaya kalkmak Türkiye Cumhuriyeti'ni yok eder. Sonuç itibariyle bu da bir darbe sayılır ki, böyle bir ortamda senden güçlüsü gelip her şeyini elinden alır.
Umut edelim ki, 15 Temmuz Türk siyaseti için bir dönüm noktası olsun. Bundan sonra kutuplaşma politikaları son bulsun. Vatandaş, kardeşçe huzur içerisinde yaşamak istiyor, bunlar temin edilsin. Yargıya ve orduya müdahale edilmesin. Hukukun üstünlüğü korunsun. Her kurum kendi görevini anayasanın belirttiği çerçevede yerine getirsin. Bunu sağlayacak olan da gazi parlamentomuzdur.
Türk milletine büyük geçmiş olsun!
Eyüp Kabil / diğer yazıları
- Kötü kopya / 06.07.2023
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022
- Asrın ahlaksızlığı / 18.02.2023
- İmar affını ‘kader’ çıkarmadı / 11.02.2023
- EYT’liler ilk maaşı ne zaman alır? / 04.02.2023
- Altılı Masa artık yok! / 28.01.2023
- Avantajları kaybeden seçimi kaybeder / 21.01.2023
- Basit bir ekonomi dersi! / 15.07.2022
- Hz. Ali'yi sevmek / 12.07.2022
- Teşekkürler… / 10.07.2022
- “Sarı bürokratlar”a sesleniş! / 26.05.2022