Ecevit öteden beri Irak'ın toprak bütünlüğünü savunur. Hâttâ Körfez meselesinin en kritik zamanında, gazeteci kimliği ile Saddam'la görüşmeye giderek kendine has romantik bir gösteri bile yapmıştı.
Aslında; 2.5 milyon Türkmen'i bir türlü Irak'ta çözüme dahil edemeyen Türkiye'nin politik çaresizliğinin doğal bir sonucudur Saddam'la işbirliği yapar görünmek.
Aynı şekilde Kuzey Irak'ta Amerikan-İsrail güdümünde bir Kürt Devleti'nin kurulacak olması da Türkiye'nin millî menfaatlerine aykırıdır. Çünkü bu mikro devlet, İran-Irak-Türkiye'nin tam ortasındaki kapalı havzada ve en önemlisi Suriye'nin derin gerisinde bir Truva atı kimliği taşıyacak, İsrail'in üzerindeki baskıyı hafifletecek, kolaylıkla Türkiye-İran-Irak'daki belli rahatsızlıkları manipüle etmekte kullanılacaktır. Üzerindeki düğmelerde Amerikan parmağı olan bir uzaktan komuta aleti olacaktır bu kukla devlet.
Önce neredeyse yirmi yıl süren bir düşük yoğunluklu sıcak savaş, arkadan yüksek yoğunluklu bir ekonomik kriz... Bunlarla başı iyice derde sokulan, angaje edilen, meşgul edilen Türkiye bu kritik coğrafyada kendi millî çözümünü dikte etmekten ısrarla ve bilinçli bir şekilde uzak tutulmakta, uzak tutulunca da ister istemez politika üretememekte, başkalarının çözümüne evet demektense de statükoyu savunur hâle girmektedir.
Bütün bu dayatmaların sonunda Ecevit bir süre önce askerlerin zoruyla da olsa "Kuzey Irakta bir Kürt Devleti kurulması casus belli-savaş
sebebidir" demişti.
Fakat öğreniyoruz ki dünya ile bağlantısı, tek nefes borusu, tek ekonomik gelir kaynağı Türkiye ile arasındaki Habur kapısı olan; yâni bir anlamda Habur vesilesiyle Türkiye'nin sırtına asalak bir kene gibi yapışmış olan Barzani'nin bu gecekondu devleti, Habur'dan giriş çıkış yapan yabancılardan adam başına 50 dolar haraç almaya başlamış.
Türkiye'nin, yurt dışına çıkan kendi vatandaşlarına saldığı 50 dolar verginin yanında Barzani'nin bu parayı yabancılardan alıyor olması daha insaflı değil mi?
Fakat nereden bakarsanız bakın imparatorluk vârisi Türkiye ile, gecekondu bir kabile devleti arasında 50 Amerikan dolarından ileri gelen kahredici bir benzerliğin
kurulabilmesi çok acıdır.
Şimdi bunu "başarabilen" bir Ecevit'in; Tütün Yasası'nı veto eden Cumhurbaşkanı'nı 40'lı yılların ekonomik dünya düzeninde kalıyor olmakla itham edip üç kişilik bir bakanlar komitesi aracılığı ile "çağdaş" ekonomik küreselleşme konusunda brifinge tâbi tutmak istemesi bana ağır ve acı bir kara mizah "orta oyunu" olarak geliyor.
Barzani tabiî bu elli dolarla da kalmıyor, pul basıyor, İngiliz ve Belçika şirketleri aracılığı ile uydu üzerinden cep telefonu şebekesi de işletmeye başlıyor.
Barzani'nin parlâmentosu, polisi, askeri de var.
Ve Ecevit kalkmış Kuzey Irak'ta bir devlet kurulmasını savaş sebebi sayacağım diyor.
Ecevit bazı şeyleri görmekte zorlanıyor veya geç görüyor, vaktinden sonra değerlendiriyor. Geç tepki veriyor. IMF'nin Telekom dolayısı ile krediyi askıya alması üzerine de Bakanlar Kurulu'nda "IMF'nin davranışlarının Kıbrıs ve Ege konularında siyasi talebe dönüşeceğinden endişeliyim" demişti.
Biz Kıbrıs, Ege ve Güneydoğu'da ihale sürecinin Kopenhag'da başladığını, Helsinki'de de sonuçlandığını yazmıştık. 57'inci Hükümet'in başı Ecevit'in, bir buçuk yıl sonra görüşümüze gelmiş olması hiç sevindirmiyor bizi.
19 Şubat'taki ekonomik tiyatro sonucu içine girilen kriz sırasında Amerika'nın Mahir Kaynağı olan Alan Makovsky ne demişti; "Amerika baştan sadece moral destek verebilir. Türkiye pazarlığın ilerleyen aşamalarında Kıbrıs, Kuzey Irak ve Güneydoğu konularında oldukça sıkışabilir".
Sonra da Dünya Bankası'nın bir memuru olan "çok uluslu bürokrat" Kemal Derviş "görevlendirilmişti".
Ecevit kalkmış "savaş sebebi sayarım" diyor, Barzani pul basıyor, elli dolar haraç alıyor.
Türkiye'ye zorla giydirilen deli gömleğini, o kostümle oynatılmaya çalışılan, daha doğrusu biçilen rolü halâ göremiyor musunuz?
Aslında; 2.5 milyon Türkmen'i bir türlü Irak'ta çözüme dahil edemeyen Türkiye'nin politik çaresizliğinin doğal bir sonucudur Saddam'la işbirliği yapar görünmek.
Aynı şekilde Kuzey Irak'ta Amerikan-İsrail güdümünde bir Kürt Devleti'nin kurulacak olması da Türkiye'nin millî menfaatlerine aykırıdır. Çünkü bu mikro devlet, İran-Irak-Türkiye'nin tam ortasındaki kapalı havzada ve en önemlisi Suriye'nin derin gerisinde bir Truva atı kimliği taşıyacak, İsrail'in üzerindeki baskıyı hafifletecek, kolaylıkla Türkiye-İran-Irak'daki belli rahatsızlıkları manipüle etmekte kullanılacaktır. Üzerindeki düğmelerde Amerikan parmağı olan bir uzaktan komuta aleti olacaktır bu kukla devlet.
Önce neredeyse yirmi yıl süren bir düşük yoğunluklu sıcak savaş, arkadan yüksek yoğunluklu bir ekonomik kriz... Bunlarla başı iyice derde sokulan, angaje edilen, meşgul edilen Türkiye bu kritik coğrafyada kendi millî çözümünü dikte etmekten ısrarla ve bilinçli bir şekilde uzak tutulmakta, uzak tutulunca da ister istemez politika üretememekte, başkalarının çözümüne evet demektense de statükoyu savunur hâle girmektedir.
Bütün bu dayatmaların sonunda Ecevit bir süre önce askerlerin zoruyla da olsa "Kuzey Irakta bir Kürt Devleti kurulması casus belli-savaş
sebebidir" demişti.
Fakat öğreniyoruz ki dünya ile bağlantısı, tek nefes borusu, tek ekonomik gelir kaynağı Türkiye ile arasındaki Habur kapısı olan; yâni bir anlamda Habur vesilesiyle Türkiye'nin sırtına asalak bir kene gibi yapışmış olan Barzani'nin bu gecekondu devleti, Habur'dan giriş çıkış yapan yabancılardan adam başına 50 dolar haraç almaya başlamış.
Türkiye'nin, yurt dışına çıkan kendi vatandaşlarına saldığı 50 dolar verginin yanında Barzani'nin bu parayı yabancılardan alıyor olması daha insaflı değil mi?
Fakat nereden bakarsanız bakın imparatorluk vârisi Türkiye ile, gecekondu bir kabile devleti arasında 50 Amerikan dolarından ileri gelen kahredici bir benzerliğin
kurulabilmesi çok acıdır.
Şimdi bunu "başarabilen" bir Ecevit'in; Tütün Yasası'nı veto eden Cumhurbaşkanı'nı 40'lı yılların ekonomik dünya düzeninde kalıyor olmakla itham edip üç kişilik bir bakanlar komitesi aracılığı ile "çağdaş" ekonomik küreselleşme konusunda brifinge tâbi tutmak istemesi bana ağır ve acı bir kara mizah "orta oyunu" olarak geliyor.
Barzani tabiî bu elli dolarla da kalmıyor, pul basıyor, İngiliz ve Belçika şirketleri aracılığı ile uydu üzerinden cep telefonu şebekesi de işletmeye başlıyor.
Barzani'nin parlâmentosu, polisi, askeri de var.
Ve Ecevit kalkmış Kuzey Irak'ta bir devlet kurulmasını savaş sebebi sayacağım diyor.
Ecevit bazı şeyleri görmekte zorlanıyor veya geç görüyor, vaktinden sonra değerlendiriyor. Geç tepki veriyor. IMF'nin Telekom dolayısı ile krediyi askıya alması üzerine de Bakanlar Kurulu'nda "IMF'nin davranışlarının Kıbrıs ve Ege konularında siyasi talebe dönüşeceğinden endişeliyim" demişti.
Biz Kıbrıs, Ege ve Güneydoğu'da ihale sürecinin Kopenhag'da başladığını, Helsinki'de de sonuçlandığını yazmıştık. 57'inci Hükümet'in başı Ecevit'in, bir buçuk yıl sonra görüşümüze gelmiş olması hiç sevindirmiyor bizi.
19 Şubat'taki ekonomik tiyatro sonucu içine girilen kriz sırasında Amerika'nın Mahir Kaynağı olan Alan Makovsky ne demişti; "Amerika baştan sadece moral destek verebilir. Türkiye pazarlığın ilerleyen aşamalarında Kıbrıs, Kuzey Irak ve Güneydoğu konularında oldukça sıkışabilir".
Sonra da Dünya Bankası'nın bir memuru olan "çok uluslu bürokrat" Kemal Derviş "görevlendirilmişti".
Ecevit kalkmış "savaş sebebi sayarım" diyor, Barzani pul basıyor, elli dolar haraç alıyor.
Türkiye'ye zorla giydirilen deli gömleğini, o kostümle oynatılmaya çalışılan, daha doğrusu biçilen rolü halâ göremiyor musunuz?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Hüseyin Mümtaz / diğer yazıları
- Ekonomi, İslam ve Rusya / 01.04.2006
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002
- Küresel aktörler, bölgesel piyonlar / 20.12.2005
- 'Namkör' kedi / 16.07.2002
- Cılkı çıkan siyaset / 15.07.2002
- İsmail Cem'in sakladıkları / 14.07.2002
- Cem fotoğrafları / 13.07.2002
- Vitesten atan siyaset / 12.07.2002
- Freni patlayan siyaset / 11.07.2002
- "Nankör kedi" / 10.07.2002
- "Bindir bir alamete" politikası / 09.07.2002