"Özel Bahçelievler Lisesi ve Özel Bahçelievler İlköğretim Okulunun standartlar yönergesine uygun olmadığı tespit edildiğinden okulun binayı terk etmesi, aksi takdirde her iki okulun da kapatılacağının bildirilmesine..."
Zarfın içinde bir de bu karara esas teşkil etmek iddiasıyla bir rapordan bahsedilmektedir. Raporda özetle,
"Merdiven girişinin 1.90 cm olduğu, bu nedenle merdivenlerin yetersizliği; kurumda üç adet laboratuvarın bulunduğu, Fen ve Fizik laboratuvarlarının birleştirildiği; resim ve müzik dersliklerinin 2. kattan 5. kata taşındığı; okul adı yerine kolej ismini kullandıkları; tuvaletlerde havalandırmanın yeterli olmadığı.." gibi son derece önemli ve bol ünlemli tespitlerde bulunuyorlar. Müfettişler, tüm bunların yanında okulun son derece önemli bir suçunu daha keşfediyorlar.
Müfettişlerin Meltem Okulu'nda yaptıkları keşiflerinde buldukları, raporlarına geçirdikleri en önemli suç şu: "Meltem kolejinde Yeni Mesaj gazetesi bulundu." Evet, yanlış okumadınız. "Meltem Kolejinde Yeni Mesaj Gazetesi bulundu." Konu, okulun kapatılmasını talep eden raporda "Okula günlük Yeni Mesaj gazetesi getirildiği ve öğretmenler odasında bulundurulduğu..." cümleleriyle yer alıyor.
Yeni Mesaj gazetesinin günlük bir gazete olduğunu ve yakalanan (!) Yeni Mesaj gazetesinin manşetlerinde ulusal bağımsızlığımızın savunulduğunu ve Ermeni soykırım iddialarını red olduğunu hatırlatmakta fayda olsa gerek.
KAPATMA YOLUNA DÖŞENEN SAHTE DİLEKÇE
Rapordaki gerekçeler sadece bunlardan ibaret değildir elbette. Müfettişlerin raporunda 8 öğretmene ait olduğu iddia edilen bir de bir şikayet dilekçesi vardır. Raporda Meltem Okulunda çalışan öğretmenlere ait olduğu iddia edilen şikayet dilekçesinden hareketle şunlar söyleniyor:
"Öğretmenlerin maaşlarını alamadığı, ehliyetsiz ve türbanlı öğretmenlerin Din Kültürü ve Ahlak Dersleri verdiği, Reyhan Çakır, Sevim Hanım ve Ferhat Bey gibi kişilerin derslere girerek beyin yıkadıkları, okulun sahibi olan Haydar Hoca'nın üzerlerinde baskı kurarak maddi kaynak yolu açmak istediği, aksi takdirde işlerine son verileceği, buna karşı gelen ve Anıtkabir'e ziyarete giden Fatma Özkul gibi öğretmenlerin işine son verilerek baskı uygulandığı, Milli Eğitim Müdürünün okula gelerek sözde denetim yaptığı, hediyeli ziyaretlerde hemşehrilik davasıyla hiç detayına girmeden, hiç hesapta olmayan nedenlerle tebrik ederek okuldan ayrıldığı, okulun kılık kıyafetine uymayan öğrencilerin mesai bitiminde ders yaptığı bildirildiği halde göz yumduğu..."
İşte bu rapor, Mülkiye Başmüfettişi Hamit Yüksel ve Vakıflar Başmüfettişi Baki Kestek başkanlığındaki 6 müfettişin raporuyla okulun kapatılması sürecine dönüştürülür. Raporun temelini Meltem Okulunda çalışan 8 öğretmenin şikayet dilekçe oluşturmuştur. Yani 8 öğretmen çalıştıkları okulun kapatılmasına giden yolları verdikleri sözüm ona şikayet dilekçesi ile döşemişlerdir.
Mülkiye Başmüfettişi Hamit Yüksel ve Vakıflar Başmüfettişi Baki Kestek başkanlığındaki 6 müfettiş, raporlarına esas aldıkları, 8 öğretmenin sözüm ona sahte şikayet dilekçeleriyle Meltem Okullarının kapatılmasını sağlarlar. 1200 öğrenci, 100 öğretmen ve bir o kadar hizmetli bir anda ortada bırakılır. Eğitim dönemi açılmış, ancak okulların kapısı da kilitlenmiştir.
TEZAT ÜSTÜNE TEZAT
Bunun üzerine Meltem Lisesi yetkilileri hareket geçer. Bir yandan konuyu İdari Yargıya intikal ettirir. Diğer yandan da okul için yeni bir bina aramaya başlar. Bina en kısa zamanda bulunur. Üstelik bulunan okul binası yıllarca o binada eğitim vermiş ünlü bir kolejin, Çavuşoğlu Koleji'nin binasıdır. Ancak bu bina için de tıpkı taşınılması istenilen okul binasında olduğu gibi kabahatlar bulunur, eksikler üretilir. Oysa bu bina aynı Milli Eğitimin izniyle en az 10 yıl eğitim verilmiş, mükemmel bir okul binasıdır. Aslında önceki okul da bundan farklı değildir. O okulda da 4 yıl yine aynı Milli Eğitimin izniyle eğitim verilmiştir. Şimdi Milli Eğitim kendi iznine kulp takmaktadır. Temel gerekçe ise aslında 8 öğretmenin verdiği şikayet dilekçesi ile oluşturulan sahte delildir.
Meltem Lisesi nihayet beklediği adaleti İstanbul 4. İdare Mahkemesi'nde bulur. Mahkeme yürütmeyi durdurma istekli, Milli Eğitim Bakanlığı davalı talebi, Bakanlığın cevap dilekçesini bekletmesi üzerine yürütmeyi durdurma kararı ile neticelendirir. Bunun üzerine okul, taşınmak istediği Çavuşoğlu Kolejinin kullandığı binadan milyarlarca liralık masrafı arkada bırakarak, Mahkeme kararıyla eski binasına yeniden döner. İşte ne olduysa o anda olur. Mahkeme'nin verdiği kararı değiştirmek isteyenler harekete geçerek 8 öğretmene ait olduğunu ileri sürdükleri sahte imzalı, sahte muhtevalı dilekçeyi üretiverirler. İcat edilen dilekçe Mahkeme dosyasına sokularak Mahkemenin yürütmeyi durdurması kararı kaldırılır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde eşine rastlanmadık bu skandalın ortaya çıkarılması üzerine sahte imza ve isimleri kullanılarak üretilen sahte dilekçede adı geçen 8 öğretmen, bu delili üretenler hakkında Bakırköy Cumhuriyet Başsavcılığına suç duyurusunda bulundular.
Bu inanılmaz ama gerçek hikayenin önümüzdeki günlerde de yeni boyutlar kazanacağına şüphe yok. Sahte dilekçeli senaryoyu yazanları, en temiz eller operasyonuyla yargı önünde bulabilirsiniz.
Ahmet ERİMHAN