17 Ağustos 1999'daki Gölcük merkezli depremin üzerinden tam 20 yıl geçmişken, deprem kendini 5.8 şiddetinde hatırlattı.
Aradan geçen 20 yılda bir arpa boyu yol alamadığımızı hep birlikte gördük.
Bu 20 yılda en çok konuştuğumuz şeylerden biri deprem oldu, kentsel dönüşüm oldu. Ancak lafla peynir gemisi yürütmeye çalışılmış, konuşmanın ötesinde hiç ama hiçbir şey yapılmamış.
Yapıldı diye ifade edilenler ise yapılması gerekenlere oranla bir epsilon kadar. Yani ihmal edilecek kadar az…
99 depreminden sonra bu yıkıcı afete hazırlık için getirilen deprem vergisi kapsamında 20 yılda 66 milyar TL toplanmış, ancak vatandaşın can ve mal güvenliği için hayati tehdit olan depreme hazırlıklar yerine, hükümetler tarafından amacı dışında başka yerlere harcanmış.
Devletin kokpitinde son 20 yılda oturan hükümetler için vatandaşın hiçbir kıymeti harbiyesinin olmadığını gösteren bu gerçek bizi 'nasıl bir devlet olmalı' sorusunu sormaya mecbur bırakıyor.
26 Eylül'de 5.8 şiddetinde yaşadığı depremde İstanbul'un tüm iletişimi çöktü. İnsanlar ailelerine saatlerce ulaşamadı.
Bu durum yaşanınca 31 Mart seçimlerinde Bağımsız Türkiye Partisi'nden İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı olan Selim Kotil'in seçim kampanyası döneminde ''deprem olduğunda İstanbul'da iletişim çökecek' şeklindeki uyarıları yeniden sosyal medyada viral oldu.
27 Eylül'de Meltem TV'de katıldığı canlı yayında Kotil, öngörülerinin bir kehanet olmadığında dikkat çekerek, "Depremde vatandaşların can ve mal güvenliği bir sosyal devlet meselesidir. Bizim iletişim çökecek şeklindeki tespitlerimiz sadece Prof. Dr. Haydar Baş'ın Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet Milli Devlet projelerinin açılımıdır. Devlet vatandaşının canını ve malını korumakla mükelleftir" dedi.
Cana ve mala en büyük tehdit
Deprem kuşağı üzerinde yaşayan bizler için canımıza ve de malımıza en büyük tehdit sağdan, soldan, dışarıdan değil, ayağımızı bastığımız yerin altından gelmektedir.
Bu tehdide karşı tedbir almak bireysel olarak vatandaşım boyunu çok çok aşmaktadır.
Devletin kokpitinde oturan hükümetler bu tehditle yüzleşmeli ve mutlaka çözüm üretmelidir.
Düşmanlar sınırlarımızı dayanmış ve ülkeyi işgal etmek üzereyken vatandaşını yalnız bırakmak bir devleti için nasıl bir utanç ise deprem karşısında vatandaşı tek başına bırakmak, sorumluluğu çaresiz vatandaşın üzerine yıkmak ve onun cebinden deprem için toplanan milyonları amacı dışında k bence aynı şeydir.
Gereken her şey var
sadece bir şey yok!
'Kaynak yok, proje yok' gibi çaresizlik girdabında akılların üretebileceği mazeretleri lütfen bir kenara bırakalım.
Güzel ülkemizde milletimizin can ve mal güvenliğini tehdit eden depreme karşı yapılması gereken her türlü adımı atacak para da, mühendis de, alan da, proje de var.
Ancak bu varları anlamlı kılacak en önemli şey yok: irade…
İşte bu iradeyi ortaya koyamazsak depreme hazırlık konusunda bir 20 yıl daha geçse yine de bir arpa boyu yol alamayız.
İşte bu iradeyi ortaya koyabilecek tek oldu sosyal devlettir.
Bu sosyal devleti inşa etmek içinse yepyeni bir sistem gereklidir. İşte bu sistemin adı Milli Ekonomi Modeli Sosyal Devlet Milli Devlet tezidir.
Bu tezin öngördüğü şekilde devlet yönetilmediği için İstanbul'da yıkıcı olmayan bir deprem yaşandığında dahi iletişim çökmektedir. Bu tez uygulanmadığı için Türkiye genelinde 7 milyona yakın hasarlı konutta insanlar yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Zira, iletişimdeki çöküşün de, hasarlı milyonlarca konutun yenilenememesinin gelip tıkandığı nokta parasızlıktır.
İşte Prof. Dr. Haydar Baş dünya çapında uygulamaya geçirilen teziyle yapılmayan hemen her şeyin dayandığı bir gerekçeyi tümüyle ortadan kaldırmaktadır.
Bugüne kadar her dediği çıkan, sadece insanımıza değil tüm insanlığın sorunlarını kalıcı olarak çözen projeler ortaya koyan Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezleri uygulandığında dayanaksız kalan tüm mazeretler yok olacak, çözüm ise hızla gelecektir.
- İktidardakiler sazan avına mı çıktı? / 14.03.2024
- Değişim istiyorsan önce sen değişmelisin! / 11.03.2024
- Hiçbir şey yapamıyorsanız ABD’nin istemediğini yapın / 20.09.2023
- Türkiye’ye göç etmek çok kolay! / 29.08.2023
- AKP beceremedi diye nas yok olmaz! / 26.08.2023
- Gerçek itibar ormanı yanmaktan korumaktır / 24.08.2023
- Aynı insanlarla değişim olmaz / 22.08.2023
- Oylar AKP’ye zoraki gitmiş! / 12.08.2023
- Ya o rüzgâr hiç esmezse… / 11.08.2023