Develerle beraber Aborjinleri de öldürelim!

İran hükümdarı Hüsrev Perviz, 1000 tane beyaz file sahipmiş. Dermiş ki "benim ordumu dünyada yenecek başka bir kuvvet yok." Yine Kartaca hükümdarı Hannibal, fillerle Roma'nın canına okumuş. Alp dağlarını filler üzerinde aşmayı başarmış. Yine Hint hükümdarları da sahip oldukları fillerle övünürmüş. Yine zalim Yemen hükümdarı Ebrehe'nin meşhur filleri... Ebrehe Mekke'ye saldırdığında başına gelenleri bilmeyeniniz yoktur.

Bu filler aynı zamanda son derece de duygusaldırlar. Hani size küserse köşesine çekilip, ölümünü hazırlar. Suyu 20 km'den, yağmuru ise 240 km'den hissederler. Öyle kocaman bir bünyeye kocaman da bir beyin hükmeder, 5 kg. Bu arada her gün bu duygusal hayvanlardan 100 tanesi, dişleri için insanlar tarafından katledilir. Bir filin canını sıkarsanız, otobur olmasına rağmen sizi oracıkta mideye indirebilir. Attım sanmayın, DNA raporlarıyla belgeli bu olay. Günlük 300 kg yiyecek yerken sadece 160 kg suyla yetinirler.

Birkaç ay önce Danimarka başbakanı; Fredericsen ve grubu, sirklerde yabani hayvanların çalıştırılmaması maksadıyla bir yasa tasarısı verdiler ve bir sirkteki 4 fili 10,6 milyon liraya satın aldılar. Ama büyük bir sorun vardı! Fillerden birisi uzun bir süreden beri aynı sirkte çalıştığı deve dostundan ayrılmak istemiyordu. Fredericsen olaya el koydu ve bu devenin de satın alınarak  arkadaşından ayrılmamasına karar verdi.

Ya ne bileyim işte adamların derdine bak, bir de bizim dertlerimize... Şahsım adına Fredericsen'e teşekkürü bir borç bilirim.

Bu arada her dönem ve devirde filleri beslemekten memnun olup, 2 fil daha isteyen değerler topluluğu olmuştur. Alın size en babasından 2 fil diyesim var onlara da.

Gelelim develere, 2 kg otla bir ay yaşayabilir. Aslında daha da fazla yaşar, şu böbreklerdeki ürik asit kana karışmasa. Develer besin bulabiliyorlarsa susuz olarak hem de çölde 6-7 ay yaşayabilirler. Komple bir kışı, hem de yürüyerek hiç su içmeden geçirebilirler. O kocaman burunlarıyla havadaki nemin %66'sını suya çevirme yeteneğine sahiptirler. Velhasıl kelam, yaratılışları sayesinde açlık ve susuzluğa aylarca dayanıp hiç durmadan sırtlarında yüzlerce kiloluk yükle yürüyebilirler.

Nereden geldik buraya derseniz;

Yani fille, deve tüketim olarak karşılaştırılamaz. Ben merak ediyorum fil varlığına karşıda bir çözüm önerisi sunacaklar mı?

Malum Avustralya'daki yangın tüm kıtayı tehdit ediyor. Develer ve atlar Aborjin yerleşim birimlerine inerek su ve yiyecek ararken, Aborjin halk bu durumdan rahatsız oluyormuş. Ha bu 10.000 deve sayısı sadece bu bölgedeki develer. Ülke genelinde yüz binleri buluyormuş. Yangın için 2 milyar dolar bütçe ayıran hükümet, develere ve atlara su bulamamış!

Yahu arkadaş, adamlar yapmış işte ters osmos sistemiyle yılda 110 milyon metreküp suyu arıtıyorlar, hem de çölün ortasında. Çalışan sistemin maliyeti de sadece 212 milyon dolar. Okyanusun ortasında susuzluk çekmek, hem de tropikal bir ülke de!

Şimdi diyeceksiniz ki, onların kafası basmıyor bir tek senin mi kafan basıyor?

Yok, onların da kafası basıyor, basmaz mı? Yalnız onlar kapitalizm ve emperyalizmi benimsedikleri için onların kitabı her konuya maliyet gözüyle bakar. Bunun yatırım maliyeti yüksek, bunun işletme maliyeti yüksek, buna kredi bulamayız, bu rantabl değil...

1986'lara kadar hâlâ İngiliz mandası olup, hâlâ bunun etkisinde kalmak da hiç kolay olmasa gerek!

Bence siz bütün hayvanatla beraber, kalan Aborjinleri de vurun. Belki kalanlar size yeter. Ne de olsa Maltus öyle diyor "Amaca ulaşmak için her yol mubah."!