Kıbrıs, "AB hayali uğruna" elden çıkartıldı.
Bu cüret, herkesin tevessül edemeyeceği kadar büyük bir başarıdır(!).
Kıbrıs, "başarılı bir şekilde" satıldı.
Tayyip Erdoğan, bu başarının tek başına sahibi değildir.
Tüm AB'ciler bu "cüretkar başarı"da ortaktırlar.
Aynı AB hayaliyle Helsinki'de Kıbrıs'ı masaüstünde bırakan önceki koalisyon ortakları ANAP, DSP ve MHP'de bu başarıya ortaktır. Aralık 1995'te tek yanlı ve sadece aleyhimize olan Gümrük Birliği Anlaşması'na onay veren DYP, aynı gün Avrupa Konseyi'nin Kıbrıs'a ilişkin kararına da kafa sallayarak o günden beri bu başarıya bizzat ortaktır.
Bu, şu demektir: Bugün güya Kıbrıs'ın hamiliğine soyunan bazı partiler ve siyasiler, Kıbrıs'ın Rumlara peşkeş çekilmesinin birkaç yıl önceki "AB figüranları" idiler.
Şimdi, "KKTC'nin yıkılması" için referandum yapılacak.
Kıbrıs'ın Rumlara ve onların arkasındaki Yunan, AB ve ABD güçlerine verilmesi için oylamaya gidilecek.
Başbakan Erdoğan, bu işe balıklama atladı.
"Toprak vermenin referandumu" olur mu?
Şehitlerimizin canı ve kanıyla kurduğumuz bir "Türk Devleti'ni kendi ellerimizle yıkma"nın oylaması yapılır mı?
Bugün bu oylamayı KKTC'nin yıkılması için isteyen odaklar, yarın aynı oylamayı "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uniter yapısının bozulması ve yıkılması" için isterlerse -ki AB'sel etnik parselasyon ve uyum süreci bu vahim noktaya akıyor- o zaman vaziyet ne olacak?
Kıbrıs'ta gelinen noktanın bir kısmına vakıfız? Bir de KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın feryadına. Denktaş, Kıbrıs Kosova olacak, Filistin olacak diyor.
Ankaradakiler ve karteldekiler, bu tarihi bir başarıdır diye nara atıyor.
Kim ne derse desin, Annan Planı'ndan vakıf olduğumuz şu birkaç nokta bile "Kıbrıs'ın apaçık satıldığı"nın göstergesidir...
KKTC, ortadan kaldırılacak... Ne devlet, ne eşitlik, ne iki kesimlilik, ne egemenlik kalacak.
Kıbrıs'taki yüzde 36'lık toprağımızdan, yüzde 7'lik bölümünü Rumlara vereceğiz; bırakırlarsa, elimizde yüzde 29'luk bir toprak kalacak.
Güzelyurt, Pile, Maraş başta olmak üzere 65 yerleşim yeri Rumlara devredilecek. 60-70 bin civarında Kıbrıs Türkü evini barkını, tarlasını toprağını terk edecek, göç ettirilecek.
100 bin dolayında Rum, güneyden kuzeye göç edecek, halen Türklerin bulunduğu eski evlerine, topraklarına dönecek. Böylece kuzey kesimine de
Rum parmağı girmiş olacak.
Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı yabancı olacak.
Türk askeri varlığı adadan çekilecek.
AB yetkilileri, daimi derogasyonlar konusunda ipe un seriyor. Tek tek AB ülkelerinin parlamentolarından onay çıkartılması gerektiği şeklinde yılan hikayeleriyle derogasyonlarda top çeviriyor. Dolayısıyla plandaki düzenlemeler AB'nin birincil hukuku haline dönüşmeyeceği için Rumlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aracılığıyla planı delip delip Kıbrıs'ın tamamını istila edecek.
İşte Kıbrıs'taki başarı bu.
Bugüne kadar hiç kimse, böylesi bir başarıyı(!) elde etmede AKP iktidarı kadar cüretkâr olmadı, olamadı.
Bu çok büyük bir başarı; doğru? Ama aziz milletimiz adına, Kıbrıs Türkü adına ve şehitlerimiz namına bir başarı değil bu.
Rum namına, Yunan adına, Avrupa ve Amerika adına bir başarı bu.
Bizlerin değil, yabancılar namına tecelli eden bu "cüretkâr başarı"nın hesabını, milletimizin yerin üstünde yaşayan 70 milyonluk kesimi sormasa da, yerin altında yaşayan milyonlarca kefensiz şühedanın soracağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Bu cüret, herkesin tevessül edemeyeceği kadar büyük bir başarıdır(!).
Kıbrıs, "başarılı bir şekilde" satıldı.
Tayyip Erdoğan, bu başarının tek başına sahibi değildir.
Tüm AB'ciler bu "cüretkar başarı"da ortaktırlar.
Aynı AB hayaliyle Helsinki'de Kıbrıs'ı masaüstünde bırakan önceki koalisyon ortakları ANAP, DSP ve MHP'de bu başarıya ortaktır. Aralık 1995'te tek yanlı ve sadece aleyhimize olan Gümrük Birliği Anlaşması'na onay veren DYP, aynı gün Avrupa Konseyi'nin Kıbrıs'a ilişkin kararına da kafa sallayarak o günden beri bu başarıya bizzat ortaktır.
Bu, şu demektir: Bugün güya Kıbrıs'ın hamiliğine soyunan bazı partiler ve siyasiler, Kıbrıs'ın Rumlara peşkeş çekilmesinin birkaç yıl önceki "AB figüranları" idiler.
Şimdi, "KKTC'nin yıkılması" için referandum yapılacak.
Kıbrıs'ın Rumlara ve onların arkasındaki Yunan, AB ve ABD güçlerine verilmesi için oylamaya gidilecek.
Başbakan Erdoğan, bu işe balıklama atladı.
"Toprak vermenin referandumu" olur mu?
Şehitlerimizin canı ve kanıyla kurduğumuz bir "Türk Devleti'ni kendi ellerimizle yıkma"nın oylaması yapılır mı?
Bugün bu oylamayı KKTC'nin yıkılması için isteyen odaklar, yarın aynı oylamayı "Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin uniter yapısının bozulması ve yıkılması" için isterlerse -ki AB'sel etnik parselasyon ve uyum süreci bu vahim noktaya akıyor- o zaman vaziyet ne olacak?
Kıbrıs'ta gelinen noktanın bir kısmına vakıfız? Bir de KKTC Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın feryadına. Denktaş, Kıbrıs Kosova olacak, Filistin olacak diyor.
Ankaradakiler ve karteldekiler, bu tarihi bir başarıdır diye nara atıyor.
Kim ne derse desin, Annan Planı'ndan vakıf olduğumuz şu birkaç nokta bile "Kıbrıs'ın apaçık satıldığı"nın göstergesidir...
KKTC, ortadan kaldırılacak... Ne devlet, ne eşitlik, ne iki kesimlilik, ne egemenlik kalacak.
Kıbrıs'taki yüzde 36'lık toprağımızdan, yüzde 7'lik bölümünü Rumlara vereceğiz; bırakırlarsa, elimizde yüzde 29'luk bir toprak kalacak.
Güzelyurt, Pile, Maraş başta olmak üzere 65 yerleşim yeri Rumlara devredilecek. 60-70 bin civarında Kıbrıs Türkü evini barkını, tarlasını toprağını terk edecek, göç ettirilecek.
100 bin dolayında Rum, güneyden kuzeye göç edecek, halen Türklerin bulunduğu eski evlerine, topraklarına dönecek. Böylece kuzey kesimine de
Rum parmağı girmiş olacak.
Birleşik Kıbrıs Cumhuriyeti Merkez Bankası Başkanı yabancı olacak.
Türk askeri varlığı adadan çekilecek.
AB yetkilileri, daimi derogasyonlar konusunda ipe un seriyor. Tek tek AB ülkelerinin parlamentolarından onay çıkartılması gerektiği şeklinde yılan hikayeleriyle derogasyonlarda top çeviriyor. Dolayısıyla plandaki düzenlemeler AB'nin birincil hukuku haline dönüşmeyeceği için Rumlar, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi aracılığıyla planı delip delip Kıbrıs'ın tamamını istila edecek.
İşte Kıbrıs'taki başarı bu.
Bugüne kadar hiç kimse, böylesi bir başarıyı(!) elde etmede AKP iktidarı kadar cüretkâr olmadı, olamadı.
Bu çok büyük bir başarı; doğru? Ama aziz milletimiz adına, Kıbrıs Türkü adına ve şehitlerimiz namına bir başarı değil bu.
Rum namına, Yunan adına, Avrupa ve Amerika adına bir başarı bu.
Bizlerin değil, yabancılar namına tecelli eden bu "cüretkâr başarı"nın hesabını, milletimizin yerin üstünde yaşayan 70 milyonluk kesimi sormasa da, yerin altında yaşayan milyonlarca kefensiz şühedanın soracağından hiç kimsenin şüphesi olmasın.
Misafir Kalem (K) / diğer yazıları
- Kongrelerden milli devlete bir iman mücadelesi / 25.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019
- İnsan bu kadar da ucuz değil! / 23.07.2019
- Amerika da Haydar Hoca'ya mahkûm / 22.07.2019
- İşsizliğin çok daha ağır faturaları var / 20.07.2019
- Sosyal patlamalara gebe kronik işsizlik / 17.07.2019
- Türkiye “hard currency”ye muhtaç değil / 13.07.2019
- İşçinin emeği ve sendikaların vebali / 11.07.2019
- Para, faiz ve MB Başkanı / 10.07.2019
- Çin’de-Maçin’de değil, kurtuluş içimizde / 08.07.2019
- Türkiye yeni çağa ayak uydurmalı / 07.07.2019