Son günlerde devletin itibarı üzerine tartışmalar yaşanıyor. 'İtibarlı devlet nasıl olur' tartışmanın özü bu.Tartışmanın başını da muhalefete, "başınıza kaçak saray kadar taş düşsün" diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan çekiyor.Malumunuz olduğu üzere kendisi bin 150 odalı gösterişli sarayını devletin itibarı olarak görüyor.Temmuz ayında yaptığı bir konuşmada aynen şu ifadeleri kullanmıştı, "Temsilde asla israf olmaz. Temsil çok önemli. Yabancılar burayı görünce "Haa burası büyük bir devlet" diyor."* * *Devletin itibarı meselesi Almanya Başbakanı Merkel'in hafta sonu yaptığı İstanbul gezisinde de gündem oldu.Erdoğan ile Merkel'in oturduğu koltuklar ile Merkel'in makam odasındaki koltukların kıyaslaması yapıldı ve Türkiye'nin ne kadar güçlü olduğundan falan bahsedildi.Merkel gelmiş Türkiye'nin AB'ye tampon bölge olmasına evet dedirtmiş, bunun üzerinde durulmuyor şatafatlı koltuklardan bahsedilerek devletin ne kadar itibar kazandığından dem vuruluyor.Devletin itibarını tuğla duvarlarda, süslü koltuklarda arayan zihniyet Ankara'nın göbeğinde bomba patlamasıyla, sınırların kevgire dönmesiyle, Türkiye'nin Ortadoğu'da şamar oğlanına dönmesiyle, AB'nin, PKK'nın, ABD'nin vs. kandırmacalarıyla ilgilenmiyor.Bunlara göre büyük binanız, süslü koltuklarınız varsa büyük devletsiniz, gerisi teferruat.* * *Şimdi sizlere AKP döneminin itibar anlayışı ile Atatürk döneminin itibar anlayışı arasındaki farkı göstermek istiyorum.AKP'nin ki belli şatafat, gösteriş!..Peki ya Atatürk!Acaba o bu meseleye nasıl bakıyor? Devletin itibarı denince o nasıl bir tavır takınıyor?Alın size ibretlik bir olay.* * *7 düvele karşı verilen istiklal savaşı zaferle sonuçlanmış.Cumhuriyet ilan edileli de fazla bir zaman geçmemiş.Genç Türkiye Cumhuriyeti savaş alanındaki başarısını masa başında da kabul ettirmiş.Artık tüm dünyanın diplomatik ilişki kurduğu, arasını düzeltmeye çalıştığı bir ülke var.O günlerden biri.Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk büyükelçiler başta olmak üzere Ankara'daki yabancı devlet temsilcilerine Çankaya köşkünde yemek vermektedir.Köşkte tüm hazırlıklar yapılır ama bir sorun vardır.Davetlilere yetecek kadar tabak, çatal, kaşık vs. yoktur.Hemen Ankara'daki varlıklı ailelere haber salınır ve evlerindeki yemek takımları istenir.Takımlar gelir ancak ortaya yeni bir sorun çıkar.Tabaklar, kaşıklar, bardaklar, sürahiler hepsi birbirinden farklıdır.Davet uluslararası bir davet olduğu için devletin itibarı söz konusudur.Durum bu sefer Atatürk'e arz edilir, "Paşam durum böyle böyle, emir verin bütçeden ödenek ayrılsın ve yemek takımı alalım.Aksi halde yabancı konuklara rezil olacağız."Atatürk bu talebi dinler ve şu cevabı verir: "Bırakın yemek takımı farklı farklı olsun. Farklı olsun ki hangi şartlar altında bu cumhuriyeti kurduğumuzu, hangi şartlar altında kendilerini mağlup ettiğimizi görsünler" der.* * *İşte Türkiye'nin dünü ile bugünü arasındaki anlayış farkı.Biryanda toplama yemek takımları bir yanda tanesinin bin lira olduğu ifade edilen su bardakları.Bir yanda ordan burdan toplama yemek takımlarıyla dünyaya ders veren bir lider diğer yandan lüks sarayında ağırladığı konuklarının her dediğini yerine getiren dünya lideri!Şimdi soruyorum; sizce eski Türkiye mi yoksa yeni Türkiye mi?Hangisi daha itibarlı?Saygılar?
Bayram Coşkun / diğer yazıları
- Rest çekerken verilen tavizlerin söylenmesi / 26.09.2022
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021