Devletler arasında her şartta geçerli olan bir hukuk ve gelenek vardı. Bu, devletlerin iç işlerine karışmamak ve devleti aşarak, sivil toplum örgütlerini, kurum ve kuruluşları muhatap almamaktı. Bir devletin bunlarla ilişki kurması gerektiğinde, o devlet, diğer devlete başvuruyordu, onun bilgisi ve izni dâhilinde ilişki gerçekleştiriliyordu. Terörü bir savaş ve uluslararası politika yöntemi olarak benimseyen ABD, İsrail ve yandaşları, söz konusu hukuk ve geleneği yıkıp attılar. Terör örgütü kurmak ve yönetmek, kurulmuş olanlarla resmi ilişkilerde bulunmak, ABD ve İsrail'in rutin politikası olmuştur.Türkiye, ABD ve İsrail ile ikili ilişkileri sürdürmesine rağmen, uzun süre onlar gibi hareket etmemeye özen gösterdi. Bir başka deyişle Türkiye, devletler hukuk ve geleneğini hiçbir zaman bozmadı.Ancak son yıllarda ve özellikle de AKP hükümeti döneminde Türkiye de, aynı dümen suyuna girdi. Libya'daki isyancılara bizzat Dışişleri Bakanımız kendi eliyle nakdi yardımda bulundu. Suriye'deki isyancılarla toplantı üstüne toplantı düzenlendi. İsyancıların liderleri Başbakanımızla birlikte mitinglerde boy gösterdi.Devletler hukuk ve geleneği yıkılmadan önce, bu tür politikalar, savaş sebebi sayılıyordu. Şimdi hukuken böyle sayılmasa bile, Suriye halkı yapılanları arkadan hançerlemek olarak görmektedir. Hem Müslüman, hem komşu olan Suriye'ye karşı, böyle bir davranışı, Suriye halkı başka nasıl değerlendirebilir?Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu, Suriye Devlet Başkanı Esad'ı katil ilân edip çıktılar. Anladık, Esad katil de, ilişki kurduklarınız kimlerdir? Katil sürüleri, isyancılar ve terör örgütleri değil mi? Devletle ilişkileri keserseniz, terör örgütleriyle ilişki kurmaya mecbur kalırsınız. İşte Türkiye'nin geldiği nokta budur. Türkiye ile Suriye arasındaki sınıra bakınız, sınırımız yolgeçen hanına döndü. Artık komşumuz Suriye değil, PYD ve IŞİD terör örgütleri oldu. Sadece bu sonuç, Suriye politikasının yanlışlığını göstermesi bakımından yeterlidir. Diplomaside de yanlış yapılabilir. O yanlıştan yine diplomatik bir yöntemle dönmek mümkündür. Körü körüne kuru bir inadı sürdürmek devlet adamlığı ile bağdaşmaz. Devletler, yeri gelir savaşır, yeri gelir barışırlar. Aksi halde hiçbir devlet, bir diğeri ile ilişki kuramaz. Sözün özü Türkiye, Suriye ile ilişkileri normale döndürmek zorundadır. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Davutoğlu'ndan eskisi gibi Suriye Devlet Başkanına "kardeşim Esad" demelerini istemiyoruz. İstediğimiz, devletimizin çıkarına hareket etmeleridir. Suriye ile ilişkileri kesen Türkiye olduğu için, ilk adımı atması gereken de Türkiye'dir.İslâm ülkelerinin yöneticileri İsrail gerçeğini gözden uzak tuttukları ve akıldan çıkardıkları an, tuzağa düşmüş olurlar. İslâm coğrafyasında asırlardan beri oynanan oyunun esası, İsrail'in Arz-ı Mev'ud idealine ulaşmasıdır. İslâm ülkelerinin yöneticileri, izledikleri politikaların doğru olup olmadığını test etmek mi istiyorlar? O zaman politikalarının İsrail'in idealine hizmet edip etmediğine bakacaklar. Eğer politikaları, İsrail'in idealine hizmet ediyorsa, o yanlıştır ve İslâm dünyasının aleyhinedir. Türkiye'nin Suriye politikası bu açıdan tam bir felâkettir. Öyle ki, Suriye politikası baştan beri İsrail'in çıkarlarına hizmet etmektedir. O bakımdan Türkiye'nin acilen Suriye politikasını değiştirmesi ve büyük vebalden kurtulması gerekmektedir.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018