Ben söylerim,
emrederim
akşam rüyada görür
sabah genelge yayınlarım!
Milleti fişler
“ocu bucu” diye
ayırırım!
Bir gecede
“bebek katili”yle arkadaş olur
Yolları, meydanları
yandaşlarına açarım!
Fakat kendi işçimi
Taksim’e sokmamak için
bütün yolları kapatır,
kara/deniz seferlerini iptal ederim!
İstanbul’u felç ederim!
***
Kanın üzerine
barış şarkıları söylemekten
utanmam!
Kendim, üç yüz elli kişi, çözemem,
altmış üç haricî transferle
yalanı profesyonel hale getiririm!
***
Ben “dikta” yönetimiyim!
Ne millet var gözümde,
ne de izzet!
Nasılsa -haşa-
“bu millet balık hafızalı” der
emredilmiş vazifelerimi bir bir yaparım!
***
Bağrı yanık analar “çapulcu”,
halk yoksullukta “dilenci”,
borçtan bitmiş esnaf “depresyonda”,
evler/işyerleri hacizli,
boşanmalar, intiharlar, hırsızlık,
dolandırıcılık, fuhuş ve cinayetler
hiç olmadığı kadar zirvede...
Kimin dönemi?
Dikta dönemi!..
Türkiye’nin son 10 yılına
bunlarla damga vuran bir iktidar…
***
Köylü sürünüyor
kentli ondan beter.
Asker cezaevinde,
Meclis muhalefeti makarada,
STÖ’ler sindirilmiş,
halk fatura, çorba derdinde…
Huzur-bereket göçeli
çok yıl oldu.
Gözlerde boş bakışlar!
“Yok mu bir yol
bıktık bu diktadan” diyen,
arayışlar...
***
Var...
Söylerim, yazarım...
Yalnııız…
Artık, “elim kırılaydı da vermeyeydim,
çok pişman oldum
bunlar bizi kandırdı” demek yok.
Ya ne var!
Sandığına git,
bu sefer
ister sağdan
ister soldan ol,
yalnız bir kere
haktan
doğrudan
birlikten
kurtuluştan yana ol!
Diktacıları
onların çakma Meclis muhaliflerini
sandığa göm!
Ve Baştürk’e yetkiyi ver!
Bir gecede olgunlaşan meyveler gibi
Vallahi ertesi sabah
gün başka,
güneş başka
ülke bambaşka olur…
emrederim
akşam rüyada görür
sabah genelge yayınlarım!
Milleti fişler
“ocu bucu” diye
ayırırım!
Bir gecede
“bebek katili”yle arkadaş olur
Yolları, meydanları
yandaşlarına açarım!
Fakat kendi işçimi
Taksim’e sokmamak için
bütün yolları kapatır,
kara/deniz seferlerini iptal ederim!
İstanbul’u felç ederim!
***
Kanın üzerine
barış şarkıları söylemekten
utanmam!
Kendim, üç yüz elli kişi, çözemem,
altmış üç haricî transferle
yalanı profesyonel hale getiririm!
***
Ben “dikta” yönetimiyim!
Ne millet var gözümde,
ne de izzet!
Nasılsa -haşa-
“bu millet balık hafızalı” der
emredilmiş vazifelerimi bir bir yaparım!
***
Bağrı yanık analar “çapulcu”,
halk yoksullukta “dilenci”,
borçtan bitmiş esnaf “depresyonda”,
evler/işyerleri hacizli,
boşanmalar, intiharlar, hırsızlık,
dolandırıcılık, fuhuş ve cinayetler
hiç olmadığı kadar zirvede...
Kimin dönemi?
Dikta dönemi!..
Türkiye’nin son 10 yılına
bunlarla damga vuran bir iktidar…
***
Köylü sürünüyor
kentli ondan beter.
Asker cezaevinde,
Meclis muhalefeti makarada,
STÖ’ler sindirilmiş,
halk fatura, çorba derdinde…
Huzur-bereket göçeli
çok yıl oldu.
Gözlerde boş bakışlar!
“Yok mu bir yol
bıktık bu diktadan” diyen,
arayışlar...
***
Var...
Söylerim, yazarım...
Yalnııız…
Artık, “elim kırılaydı da vermeyeydim,
çok pişman oldum
bunlar bizi kandırdı” demek yok.
Ya ne var!
Sandığına git,
bu sefer
ister sağdan
ister soldan ol,
yalnız bir kere
haktan
doğrudan
birlikten
kurtuluştan yana ol!
Diktacıları
onların çakma Meclis muhaliflerini
sandığa göm!
Ve Baştürk’e yetkiyi ver!
Bir gecede olgunlaşan meyveler gibi
Vallahi ertesi sabah
gün başka,
güneş başka
ülke bambaşka olur…
Ahmet Emin Bektaş / diğer yazıları
- Sancaktar / 11.05.2020
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013
- Ve yemneunel maun... / 15.07.2013
- Gerçek hayat başlar / 12.07.2013
- İçini söyle! / 11.07.2013
- Yaz'da Ramazan / 09.07.2013
- Sabah ezanları / 04.07.2013
- Kimin adamısın? / 03.07.2013
- Akiller / 01.07.2013
- Kapanmayan yara / 28.06.2013
- Zor olan... / 27.06.2013