ABD kuruluşundan beri devamlı olarak güç üzerinde kendini göstermektedir. Bütün hareketleri buna paralel olarak oluşmaktadır. Lisanları İngilizce-Çünkü ilk kuruluşlarında İngiliz kolonisi olarak var olmuşlardı. Ama dikkat ederseniz, Avrupa'nın inceliği, ne inançlı insanların vicdanlı hareketleri, ne de gelişmişliğin güveni var kendilerinde.
Bütün davranışları, askeri güçlerine teknolojik gelişmelerine zenginlikleri ve üstünlük komplekslerine dayanmaktadır. Aşırı bir sahte güvenleri de her hareketlerinden dışa fışkırmaktadır. Kendilerini üstün bir millet olarak bir tarafa - Diğer bütün dünya milletlerini öteki tarafa diye dünyayı ikiye ayırmaya çalışmaktadırlar. Sanki, her hareketlerinde "Patron biziz. Bize tabii olanlar da sizlersiniz" demek istemektedir.
Bu durumları adeta bir kompleks haline gelmiştir. Ondan kurtulmayı da pek düşünmüyorlar. Belki de bunun farkında bile değillerdir.
Diğer ülke ve milletlerle kurdukları dostluklarda daima kendi istekleri doğrultusunda hareket edilmesini istemektedirler. Bunun dışına çıkıldığında ise, aşırı reaksiyon göstererek ve sebebini araştırmadan var güçleriyle yüklenmekte ve cezaya başvurmaktadırlar.
Diplomasi özürlü
olabilirler mi?
Uluslararası hareketlerindeki diploması ise ya sıfıra yakındır ya da tam sıfırdır. Bazan öyle hareket ederler ki; insanlar ve insanlık hayretler içinde kalmaktadır.
Bütün bu özellikler belki de genlerinde vardır. Herhalde atalarından gelmektedir. ABD topraklarının ilk fetihlerindeki kızılderililere davrandıkları şekli, şimdi de dünyaya aynen uygulamaya çalışmaktadırlar. Kuzey Amerika topraklarında zamanında en azından yedi milyon kadar kızılderili vardı. Şimdi ise sayılarının yetmiş milyonu aşması gerekirken, sadece üçyüzbin civarındadır.
ABD'nin en samimi dostları İngilizler'dir, İnglitere'dir. Ama dikkat ederseniz İngiltere ile dostluklarının % 85 kadarı ABD'nin istediği doğrultudadır. Yani kısacası, bu ABD kimliği her yerde ve her zaman dominant olma yolundadır.
Bütün bu özellikler bazan kısmen yumuşamakta, bazan ise tam olarak katılaşmaktadır.
ABD'nin yakın
geçmişi ve Bush devri
Son zamanlardaki ABD'nin yakın geçmişine bir bakalım. Bu yakın geçmişte sadece 11 Eylül senaryoları, teröre-karşı yeminler, önce İslam'a karşı beslenen gizli kin ve nefret, haçlı seferin ilanı, sonra yapılan düzeltmeler terörle 10 yıllık savaş ilanı, Afganistan'ın ele geçirilmesi, Saddam bahane edilerek Irak'ın kanlı işgali ve binlerce masum insanın ölümü görülmektedir.
Son zamanlarda Irak'taki sivil saldırılardan bunalan, her gün birkaç kayıp veren, ne yapacağını pek bilemeyen, şaşkınlık içinde olan ABD askerleri, etraftaki en yakınlarına, kendi dost ve müttefiklerine bile saldırılar düzenlemektedir. Hatta bundan da öte, temelden hatalı stratejik hareketler yapılmaktadır. Bunu askerlerimiz düşünmek zorundadır. Aksi takdirde, kime saldırıldığı ve ne için saldırıldığı belli olmayan bu düzensiz hareketlerin kurbanı olmak kolayca mümkün olabilir.
ABD şu anda katı tavırlarıyla doruğa çıkan şahinlerin elindedir. Başlarında ise Mr. George W. Bush bulunmaktkadır. Kendisini Hristiyanlığın temsilcisi olarak Allah tarafından görevlendirildiğini sanmaktadır. Onun için yaptıklarının Allah tarafından mübah görüldüğünü de herhalde düşünmektedir. O zaman diplomasiye ne gerek olabilir ki? Neden anlaşmalarla vakit kaybetsin ki? Kendisine aşırı güveni olduğundan dolayı; "Ben yaptım oldu bitti. Vurdum, çarptım, ezdim geçtim hareketleri ve kısa yol varken, uzun müzakerelere ne lüzum var ki?" diye de düşünebilmektedir.
Herhalde baba Bush'tan devraldığı iç yapısı ve genleri de buna müsait bulunmaktadır.
Belki ilerde bir yeni akım olarak bu hareketler "Bush"ism olarak anlatılacaktır. Neyse fazla uzatmayalım. Irak'taki askerlerimize karşı yapılan son hareketlerin anlaşılması için bu küçük analizi yapmayı uygun buldum.
Bütün davranışları, askeri güçlerine teknolojik gelişmelerine zenginlikleri ve üstünlük komplekslerine dayanmaktadır. Aşırı bir sahte güvenleri de her hareketlerinden dışa fışkırmaktadır. Kendilerini üstün bir millet olarak bir tarafa - Diğer bütün dünya milletlerini öteki tarafa diye dünyayı ikiye ayırmaya çalışmaktadırlar. Sanki, her hareketlerinde "Patron biziz. Bize tabii olanlar da sizlersiniz" demek istemektedir.
Bu durumları adeta bir kompleks haline gelmiştir. Ondan kurtulmayı da pek düşünmüyorlar. Belki de bunun farkında bile değillerdir.
Diğer ülke ve milletlerle kurdukları dostluklarda daima kendi istekleri doğrultusunda hareket edilmesini istemektedirler. Bunun dışına çıkıldığında ise, aşırı reaksiyon göstererek ve sebebini araştırmadan var güçleriyle yüklenmekte ve cezaya başvurmaktadırlar.
Diplomasi özürlü
olabilirler mi?
Uluslararası hareketlerindeki diploması ise ya sıfıra yakındır ya da tam sıfırdır. Bazan öyle hareket ederler ki; insanlar ve insanlık hayretler içinde kalmaktadır.
Bütün bu özellikler belki de genlerinde vardır. Herhalde atalarından gelmektedir. ABD topraklarının ilk fetihlerindeki kızılderililere davrandıkları şekli, şimdi de dünyaya aynen uygulamaya çalışmaktadırlar. Kuzey Amerika topraklarında zamanında en azından yedi milyon kadar kızılderili vardı. Şimdi ise sayılarının yetmiş milyonu aşması gerekirken, sadece üçyüzbin civarındadır.
ABD'nin en samimi dostları İngilizler'dir, İnglitere'dir. Ama dikkat ederseniz İngiltere ile dostluklarının % 85 kadarı ABD'nin istediği doğrultudadır. Yani kısacası, bu ABD kimliği her yerde ve her zaman dominant olma yolundadır.
Bütün bu özellikler bazan kısmen yumuşamakta, bazan ise tam olarak katılaşmaktadır.
ABD'nin yakın
geçmişi ve Bush devri
Son zamanlardaki ABD'nin yakın geçmişine bir bakalım. Bu yakın geçmişte sadece 11 Eylül senaryoları, teröre-karşı yeminler, önce İslam'a karşı beslenen gizli kin ve nefret, haçlı seferin ilanı, sonra yapılan düzeltmeler terörle 10 yıllık savaş ilanı, Afganistan'ın ele geçirilmesi, Saddam bahane edilerek Irak'ın kanlı işgali ve binlerce masum insanın ölümü görülmektedir.
Son zamanlarda Irak'taki sivil saldırılardan bunalan, her gün birkaç kayıp veren, ne yapacağını pek bilemeyen, şaşkınlık içinde olan ABD askerleri, etraftaki en yakınlarına, kendi dost ve müttefiklerine bile saldırılar düzenlemektedir. Hatta bundan da öte, temelden hatalı stratejik hareketler yapılmaktadır. Bunu askerlerimiz düşünmek zorundadır. Aksi takdirde, kime saldırıldığı ve ne için saldırıldığı belli olmayan bu düzensiz hareketlerin kurbanı olmak kolayca mümkün olabilir.
ABD şu anda katı tavırlarıyla doruğa çıkan şahinlerin elindedir. Başlarında ise Mr. George W. Bush bulunmaktkadır. Kendisini Hristiyanlığın temsilcisi olarak Allah tarafından görevlendirildiğini sanmaktadır. Onun için yaptıklarının Allah tarafından mübah görüldüğünü de herhalde düşünmektedir. O zaman diplomasiye ne gerek olabilir ki? Neden anlaşmalarla vakit kaybetsin ki? Kendisine aşırı güveni olduğundan dolayı; "Ben yaptım oldu bitti. Vurdum, çarptım, ezdim geçtim hareketleri ve kısa yol varken, uzun müzakerelere ne lüzum var ki?" diye de düşünebilmektedir.
Herhalde baba Bush'tan devraldığı iç yapısı ve genleri de buna müsait bulunmaktadır.
Belki ilerde bir yeni akım olarak bu hareketler "Bush"ism olarak anlatılacaktır. Neyse fazla uzatmayalım. Irak'taki askerlerimize karşı yapılan son hareketlerin anlaşılması için bu küçük analizi yapmayı uygun buldum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Cahit Babuna / diğer yazıları
- Batı kültüründe toplumsal çöküş -2- / 22.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006
- Batı kültüründe toplumsal çöküş / 21.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 20.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler -2- / 19.10.2006
- Ramazan'da kazanılan değerler / 18.10.2006
- Oruç tutmak, aç kalmak değildir / 15.10.2006
- Ramazan-ı Şerif temizlenme ayı / 14.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 09.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -4- / 08.10.2006
- İbadetin insan sağlığına faydaları -3- / 07.10.2006