Türkiye'de son dönemde yaşananlara baktığımızda, siyaset kurumunun toplumsal tepkileri doğrudan yönetmek yerine, kültürel ve popüler içerikler üzerinden yönlendirmeyi tercih ettiği görülüyor. İznik'te gerçekleşen ayin tartışması da bunun çarpıcı bir örneği olarak karşımızda duruyor.
Papa XIV. Leo'nun, Haçlı Seferi çağrısının yıl dönümü olan 27 Kasım'da, yani son derece sembolik bir tarihte İznik'te ayin düzenlemesine izin verilmesi, meselenin sıradan bir dinî tören olmadığını açıkça göstermektedir. Bu tür ayinlerin Türkiye'de yapılabilmesi, ilgili bakanlıkların iznine tabidir. Yani süreç yürütme organının kontrolündedir.
Tam da bu nedenle, MHP'nin ayinden ancak 'olup bittikten sonra' rahatsızlık ifade etmesi, haklı olarak tartışma yaratmıştır. Çünkü izin aşaması iktidarın elindedir; dolayısıyla iktidar ortağı bir partinin sonradan yüksek tonda tepki göstermesi, gerçek bir itirazdan çok "toplumu yatıştırmaya dönük bir pozisyon alış" görüntüsü vermektedir.
Bu tablo, son yıllarda sıkça gördüğümüz bir modele işaret etmektedir:
Papa'nın İznik ayinine karşılık MHP Genel Başkanı'nın Kuruluş Orhan dizisini önerdiğinin duyurulması, bu stratejinin popüler kültür boyutunu ortaya koymaktadır.
Bu yaklaşımın akademik ve siyasal açıdan birkaç temel problemi vardır:
1. Egemenlik hakları dizilerle korunmaz.
Bir devletin egemenlik yetkisi,
tarihî-kültürel sembollerle değil; hukuk, diplomasi ve ulusal çıkar aklıyla savunulur.
Bir ayine karşı "dizi izleyin" çağrısı, meseleyi stratejik bir zeminden popüler kültür düzeyine indirger.
2. Kuruluş Orhan dizisi tarihsel gerçeklikle birebir örtüşmez.
Akademik tarih literatürü açıktır:
Osmanlı'nın kuruluş yıllarına dair birincil kaynaklar sınırlıdır. Bu nedenle bugün yayınlanan diziler, ister istemez dramatik kurguya, romantik milli anlatıya ve senaryoya dayanır.
Eleştiriler ne diyor?
3. Tepki yönetiminin popüler kültür aracılığıyla yapılması, stratejik alanı boşaltır.
Siyasetin görevi:
Bugün dinlerarası diyalog, ekümeniklik ve kimlik siyaseti tartışmaları yeniden gündeme gelirken; Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'den önce Devlet Bahçeli'nin de içinde olduğu tüm siyasi aktörlere ve kanaat önderlerine sunduğu FETÖ raporları bir kez daha doğrulanmaktadır.
Bu dosyalarda:
Ve gerçek şu: FETÖ bitti ama projeleri bitmedi. Aktörler değişti; yöntemler değişti; fakat hedef değişmedi.
Bugün yaşananlar bize şunu gösteriyor:
Türkiye çok katmanlı bir diplomatik ve ideolojik kuşatma altında.
Bu nedenle:
Papa XIV. Leo'nun, Haçlı Seferi çağrısının yıl dönümü olan 27 Kasım'da, yani son derece sembolik bir tarihte İznik'te ayin düzenlemesine izin verilmesi, meselenin sıradan bir dinî tören olmadığını açıkça göstermektedir. Bu tür ayinlerin Türkiye'de yapılabilmesi, ilgili bakanlıkların iznine tabidir. Yani süreç yürütme organının kontrolündedir.
Tam da bu nedenle, MHP'nin ayinden ancak 'olup bittikten sonra' rahatsızlık ifade etmesi, haklı olarak tartışma yaratmıştır. Çünkü izin aşaması iktidarın elindedir; dolayısıyla iktidar ortağı bir partinin sonradan yüksek tonda tepki göstermesi, gerçek bir itirazdan çok "toplumu yatıştırmaya dönük bir pozisyon alış" görüntüsü vermektedir.
Bu tablo, son yıllarda sıkça gördüğümüz bir modele işaret etmektedir:
- Karar iktidardan çıkıyor,
- Tepki ise MHP tarafından dillendiriliyor.
- Toplumsal basıncı azaltmak,
- Kamu tepkisini emmek,
- İttifakın siyasal maliyetini dağıtmak için uygulanan stratejik bir rol paylaşımıdır.
TEPKİYE PANZEHİR OLARAK "DİZİ ÖNERİSİ" NEDEN SORUNLU?
Papa'nın İznik ayinine karşılık MHP Genel Başkanı'nın Kuruluş Orhan dizisini önerdiğinin duyurulması, bu stratejinin popüler kültür boyutunu ortaya koymaktadır.Bu yaklaşımın akademik ve siyasal açıdan birkaç temel problemi vardır:
1. Egemenlik hakları dizilerle korunmaz.
Bir devletin egemenlik yetkisi,
tarihî-kültürel sembollerle değil; hukuk, diplomasi ve ulusal çıkar aklıyla savunulur.
Bir ayine karşı "dizi izleyin" çağrısı, meseleyi stratejik bir zeminden popüler kültür düzeyine indirger.
2. Kuruluş Orhan dizisi tarihsel gerçeklikle birebir örtüşmez.
Akademik tarih literatürü açıktır:
Osmanlı'nın kuruluş yıllarına dair birincil kaynaklar sınırlıdır. Bu nedenle bugün yayınlanan diziler, ister istemez dramatik kurguya, romantik milli anlatıya ve senaryoya dayanır.
Eleştiriler ne diyor?
- Kronoloji çoğu zaman bozuluyor.
- Gerçek tarihî karakterler olduğundan farklı sunuluyor.
- Bazı sahneler "milli bilinç yükseltme" amacıyla abartılıyor.
- Kurgusal kahramanlıklarla bugünün siyasi gerilimleri örtülmeye çalışılıyor.
3. Tepki yönetiminin popüler kültür aracılığıyla yapılması, stratejik alanı boşaltır.
Siyasetin görevi:
- Kamuoyunu bilgilendirmek,
- Devlet politikasını izah etmek,
- Diplomatik sonuçları yönetmektir.
FETÖ DOSYASI: ASIL UYARI KİMDEN GELMİŞTİ?
Bu tartışma, geçmişte yapılan kritik uyarıları da hatırlatmayı gerektiriyor.Bugün dinlerarası diyalog, ekümeniklik ve kimlik siyaseti tartışmaları yeniden gündeme gelirken; Prof. Dr. Haydar Baş'ın 2000'den önce Devlet Bahçeli'nin de içinde olduğu tüm siyasi aktörlere ve kanaat önderlerine sunduğu FETÖ raporları bir kez daha doğrulanmaktadır.
Bu dosyalarda:
- FETÖ'nün dinlerarası diyalog üzerinden Türkiye'nin dinî zeminiyle nasıl oynadığı,
- Milli kimliği nasıl aşındırmaya çalıştığı,
- Devlet içinde nasıl örgütlendiği açıkça anlatılmıştı.
Ve gerçek şu: FETÖ bitti ama projeleri bitmedi. Aktörler değişti; yöntemler değişti; fakat hedef değişmedi.
GERÇEK TEPKİ POPÜLER KÜLTÜRLE DEĞİL, DEVLET AKLIYLA VERİLİR
Bugün yaşananlar bize şunu gösteriyor:Türkiye çok katmanlı bir diplomatik ve ideolojik kuşatma altında.
Bu nedenle:
- Egemenlik krizleri dizi tavsiyesiyle çözülemez.
- Millî hassasiyetler popüler kültürle yatıştırılamaz.
- İznik gibi sembolik manevralar, ancak devlet aklıyla karşılık bulur.
- Topluma karşı "iyi polis–kötü polis" oynamak, gerçek çözümü geciktirir.
- Tutarlı dış politika,
- Kararlı diplomasi,
- Lozan'ın ruhuna sahip çıkan millî çizgi, popüler söylem değil, kurumsal devlet aklıdır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Doç. Dr. Ali Bestami Kepekçi / diğer yazıları
- Dizilerle devlet yönetimi olmaz: İznik ayini ve tepki yönetiminin yeni modeli / 03.12.2025
- Büyük resim: BOP’tan İznik ayinine uzanan sessiz kuşatma / 02.12.2025
- Meslek liselerinde iş güvenliği / 01.12.2025
- Dil birliği neden hayati? / 30.11.2025
- İmralı ziyareti ve yeni siyasi eşik: Kimlik mühendisliği tartışması nereye gidiyor? / 29.11.2025
- Arap-Kürt-Türk üçgeni ve yeni yurttaşlık tartışması: Türkiye nereye gidiyor? / 27.11.2025
- Açılımın kırılgan anatomisi: ASALA’dan 2025 İmralı tartışmasına uzanan 50 yıllık çizgi / 26.11.2025
- PKK yıllarca saldırıları üstlendi; peki şimdi ne oluyor? / 25.11.2025
- İmralı tartışmaları ve Bahçeli’nin çıkışı / 23.11.2025
- Obama’dan Mamdani’ye uzanan çizgi / 21.11.2025
- Büyük resim: BOP’tan İznik ayinine uzanan sessiz kuşatma / 02.12.2025
- Meslek liselerinde iş güvenliği / 01.12.2025
- Dil birliği neden hayati? / 30.11.2025
- İmralı ziyareti ve yeni siyasi eşik: Kimlik mühendisliği tartışması nereye gidiyor? / 29.11.2025
- Arap-Kürt-Türk üçgeni ve yeni yurttaşlık tartışması: Türkiye nereye gidiyor? / 27.11.2025
- Açılımın kırılgan anatomisi: ASALA’dan 2025 İmralı tartışmasına uzanan 50 yıllık çizgi / 26.11.2025
- PKK yıllarca saldırıları üstlendi; peki şimdi ne oluyor? / 25.11.2025
- İmralı tartışmaları ve Bahçeli’nin çıkışı / 23.11.2025
- Obama’dan Mamdani’ye uzanan çizgi / 21.11.2025

















































































