Avrupa Birliği Dönem Başkanı Hollanda da Rum-Yunan baskısına dayanamadı.
4-5 Ekim tarihlerinde İstanbul'da yapılması planlanan AB-İKÖ Forumu Rum tarafının engellemesi sayesinde ertelendi.
Rum-Yunan ittifakı Birlik içerisinde yaptıkları kulis faaliyeti ile Türkiye ve KKTC'nin bir adım önüne geçmiş oldular.
Kıbrıs Türkleri Devlet olarak tanınabilir korkusuyla yandaş ülkeleri fitilleyen Rumlar anlaşmaz tutumlarını sürdürmekten asla vazgeçmiyorlar.
Dün ne ise bugün de aynı olan Rumlar milli politikalarını milli adımlarla ilerletme gayesindeler. Megalo İdea temelli Rum politikasındaki 1960 ruhu ne ise 2004'te de aynı psikolojik temel yatıyor.
Türk ülküsü ise değişken bir temelde yıldan yıla, iktidardan iktidara değişiyor.
Ankara yönetimi Kıbrıs ve Ege gibi milli sorunlarda bir adım önde olma adına yürürlük kazandırdığı yeni politika sürecinden istediğini alamadı.
Rumlar'ın ve Yunanlılar'ın iyiniyeti ile yola çıkılamayacağıni bir kez daha görmüş olduk.
Kıbrıs sürecinde döndük dolaştık aynı noktaya geldik.
Ne Rumlar Türk tarafına karşı anlamlı bir adım attılar, ne de Atina yönetimi Ankara'ya karşı jest geliştirdi.
Jestler ve tavizler sadece Türk tarafından geldi.
Avrupa Birliği'ne kapağı atmak için taviz üstüne tavize hazır bir yönetimin üzerine gitmenin daha rahat olduğunu gören Rum-Yunan düetinin milli politikası ve milli düşleri değişmedi.
Helenizm'i Türkiye'nin sırtına basarak yükseltmek gayesini güden bu ikiliye Avrupa ve Amerika'dan dur diyen de çıkmayınca işler çığırından çıkıyor.
Türkler'in önüne her defasında takoz koyan Rumlar, Avrupa birliği için Türkiye'nin takvim beklediği bir süreçte yeni bir takoz daha oluşturdular.
Amerika ve Avrupa Birliği'nden beklediğimiz ekonomik ve siyasal jestleri bir tarafa bırakalım; eski kazanımlarımızı dahi muhafada etmemiz bizim için önemli olacak.
Ellerimizdeki kozlar bir bir alınırken, ayağımızın altındaki zemin kaydırılırken nasıl iyimser olabiliriz?
Rum-Yunan ikilisini şımartmaktan öte birşey yapmayan Avrupa'da Türk öncelikleri çok geri planda kalacak bu bir gerçek.
Evet ile Hayır arasında gidip gelen KKTC kamuoyunun Rum-Yunan ikilisinin bu yeni baskısından derslar alması gerekiyor.
4-5 Ekim tarihlerinde İstanbul'da yapılması planlanan AB-İKÖ Forumu Rum tarafının engellemesi sayesinde ertelendi.
Rum-Yunan ittifakı Birlik içerisinde yaptıkları kulis faaliyeti ile Türkiye ve KKTC'nin bir adım önüne geçmiş oldular.
Kıbrıs Türkleri Devlet olarak tanınabilir korkusuyla yandaş ülkeleri fitilleyen Rumlar anlaşmaz tutumlarını sürdürmekten asla vazgeçmiyorlar.
Dün ne ise bugün de aynı olan Rumlar milli politikalarını milli adımlarla ilerletme gayesindeler. Megalo İdea temelli Rum politikasındaki 1960 ruhu ne ise 2004'te de aynı psikolojik temel yatıyor.
Türk ülküsü ise değişken bir temelde yıldan yıla, iktidardan iktidara değişiyor.
Ankara yönetimi Kıbrıs ve Ege gibi milli sorunlarda bir adım önde olma adına yürürlük kazandırdığı yeni politika sürecinden istediğini alamadı.
Rumlar'ın ve Yunanlılar'ın iyiniyeti ile yola çıkılamayacağıni bir kez daha görmüş olduk.
Kıbrıs sürecinde döndük dolaştık aynı noktaya geldik.
Ne Rumlar Türk tarafına karşı anlamlı bir adım attılar, ne de Atina yönetimi Ankara'ya karşı jest geliştirdi.
Jestler ve tavizler sadece Türk tarafından geldi.
Avrupa Birliği'ne kapağı atmak için taviz üstüne tavize hazır bir yönetimin üzerine gitmenin daha rahat olduğunu gören Rum-Yunan düetinin milli politikası ve milli düşleri değişmedi.
Helenizm'i Türkiye'nin sırtına basarak yükseltmek gayesini güden bu ikiliye Avrupa ve Amerika'dan dur diyen de çıkmayınca işler çığırından çıkıyor.
Türkler'in önüne her defasında takoz koyan Rumlar, Avrupa birliği için Türkiye'nin takvim beklediği bir süreçte yeni bir takoz daha oluşturdular.
Amerika ve Avrupa Birliği'nden beklediğimiz ekonomik ve siyasal jestleri bir tarafa bırakalım; eski kazanımlarımızı dahi muhafada etmemiz bizim için önemli olacak.
Ellerimizdeki kozlar bir bir alınırken, ayağımızın altındaki zemin kaydırılırken nasıl iyimser olabiliriz?
Rum-Yunan ikilisini şımartmaktan öte birşey yapmayan Avrupa'da Türk öncelikleri çok geri planda kalacak bu bir gerçek.
Evet ile Hayır arasında gidip gelen KKTC kamuoyunun Rum-Yunan ikilisinin bu yeni baskısından derslar alması gerekiyor.
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005