Başbuğ Mustafa Kemal Atatürk, "Asıl önemli olan, memleketi temelinden yıkan, halkı esir edilen iç cephenin suskunluğudur" diyerek önemli bir yaramıza parmak basmıştı. Bu suskunluk, halkın önemli bir kısmının kendi derdini ve meselelerini düşünmemesi, gerekeni yapmaması, millî sorumluluk almaması, hep kenarda durması, maruz kaldığı bütün kötülükler, olumsuzluklar ve çirkinlikler karşısında göstermesi gereken tepkiyi göstermemesidir. Vatanının ırzına geçilirken "dur bakalım ne olacak?" diye beklemek, çok da masum görülebilecek bir aymazlık değildir. Bundan öte bir şeydir. Bu bir mankurtluktur. Türk milletinin tasfiyesi ve bağımsız millî Türk devletinin yok edilmesi amacıyla dışarıdan ve içerden korkunç saldırılar oluyorken milletimizin büyük bir kısmının suskun, sessiz ve tepkisiz kalması, en doğal hakkı olan demokratik muhalefet haklarını bile kullanmaması, felaketin habercisidir.Aymazlık, vurdumduymazlık, sorumsuzluk, toplumsal ve siyasi manada insiyatif almama, tepkisizlik o kadar berbat bir şeydir ki bazen insanı insanlığından bile çıkarabilir, haysiyetsiz, şerefsiz bir derekeye düşürebilir. Şu olayda olduğu gibi:Vaktiyle adamın biri, kendisini aldatan karısından boşanmak için mahkemeye başvurur. Hâkim sorar: Anlat bakalım ne oldu?Adam: Karımdan şüphelendim. Yatak odamızdaki dolaba gizlendim. Karımı takip ettim, ne yaptığını anlamak istedim. Bir süre sonra kapı açıldı adam eve girdi. Hâkim: Peki bir şey yapmadın mı? Adam: "Dur bakalım ne olacak?" diye bekledim.Hâkim: Sonra?Adam: Adam merdiveni çıktı.Hâkim: Yine mi bir şey yapmadın?Adam: "Dur bakalım ne olacak" diye bekledim.Hâkim: Sonra?Adam: Adam yatak odamıza girdi.Hâkim: Müdahalede bulunmadın mı?Adam: "Dur bakalım ne olacak" dedim, bekledim.Hâkim: Gerisini anlatmana gerek yok. Bunun ne olacağı, sonunun nereye varacağı belli olmuştur. "Du bakali nolcek" tavırlı aymazlar yüzünden emperyalist odaklar, içimizdeki hainlerle işbirliği yaparak ekonomik yatak odamıza da girerler, siyaset yatak odamıza da, kültürel yatak odamıza da, harim-i ismetimiz olan vatanımıza da girerler. Bu durumda biz hâlâ "dur bakalım ne olacak" diye beklersek, birileri de bize "elinin körü olacak, ne olacağı belli değil mi? "der ve iş işten geçer. Vatan, millet, devlet, bayrak, din, iman, kültür, tarih, siyaset namusuna sahip çıkmayan, "du bakali nolcek" diyen gafiller yüzünden perişan olmamak için, gece uyumadan, gündüz oturmadan çalışmamız lazım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Nurullah Çetin / diğer yazıları
- Dayatılan kapitalist stil / 26.12.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015
- "Karıştır barıştır"a karşı "birleştir savuştur" / 30.11.2015
- Öğretmenler Günü'nü kutlamak / 26.11.2015
- İşin sırrı dengede / 20.11.2015
- IŞİD terörist peki Fransa nedir? / 18.11.2015
- Anaları ağlamasın diye Fransa'ya çözüm süreci desteği / 17.11.2015
- Bir 10 Kasım yazısı / 12.11.2015
- Ölmek ve köle olmak dışında üçüncü bir seçenek / 11.11.2015
- Türk sosyalistlerini marabalıktan kurtulmaya davet / 09.11.2015
- Yandakların istilası / 05.11.2015