İstanbul'da bazı belediyeler davullar çaldırıp insanları oynatarak, bazı gazeteler olmayan haberi olmuş gibi vererek, bazı insanlar sevdiklerine sürprizler yaparak, bazı öğrenciler öğretmenlerini panikleterek, bazı çocuklar birbirlerini aptal yerine koyarak kutladılar 1 Nisan'ı.
Ben de 1 Nisan şakası mağduru olarak ( kendimi aptal yerine koymadan), bu şakanın nasıl bir tarihi seyir izlediğini bu satırlarda ele almak istedim:
"Roma İmparatoru Julius Sezar milattan önce 46 yılında takvim başlangıcını Ocak ayı olarak ilan eder. 16'ncı yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde başlar.
1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe alıyor.
O zamanki iletişim şartlarında bazı insanların bundan haberi olmuyor. Bazıları ise bu kararı protesto etmek için eski adetleri uyguluyor, birbirlerine hediyeler vermeye devam ediyorlar.
Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını veriyorlar.
Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan haberler ürettiler.
Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Adeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu adetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayıldı.
Amerika'nın da kabul ettiği bir geleneği biz Türklerin almaması da kabul edilemez olsa gerek.
Siz adına ister Dünya Aptallar Günü diyin ya da daha hafif olsun diye 1 nisan.
Türk toplumu çok hassas ve çok duygusal bir toplum olmakla birlikte kendine bir mutluluk çıkarmak, en küçük şeyden bir anlam kurgulamak ya da aşırı merakından çok farklı ve ilginç olayların akışına kendini kaptırmakta tereddüt etmez.
Toplumumuzda kutlanan Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü gibi Nisan 1 şakası da dış kültür eseridir.
Kendi bünyemize kolayca çekebildiğimiz bu günleri kutlarız ama bunun kaynağını tam olarak bilemeyiz.
Kimileri bu kutlamaların toplumumuzu yozlaştırdığını söylererek karşı çıkarker kimileri de bu tarz etkinliklerin toplumsal bütünlüğü perçinlediği gerekçesiyle destekler.
Kültürlerin birbirini etkilemesi kaçınılmaz.
İster İngiltere'den ister Amerika'dan. Hıristiyan gelenekten ya da Protestan öğretiden. Etkileşimin önüne geçilemeyeceğine göre bizlerin bu etkileşime nasıl baktığı önemli.
Dini ve milli bütünlüğümüze ters etkinlikler elbette tasvip edilemez. Bireylerin, ailelerin, toplumun toplumsal değerlerini perçinleyici gördüklerimizi bünyemize alırken buna aykırı olanların da dışlanması ve bu konuda da toplumumuzun bilinçlendirilmesi gerekir.
Nisan 1 mağduru olarak ben bu günden nefret etmeye başladım bile:)
Ben de 1 Nisan şakası mağduru olarak ( kendimi aptal yerine koymadan), bu şakanın nasıl bir tarihi seyir izlediğini bu satırlarda ele almak istedim:
"Roma İmparatoru Julius Sezar milattan önce 46 yılında takvim başlangıcını Ocak ayı olarak ilan eder. 16'ncı yüzyılın ortalarına kadar Avrupa'da yeni yıl geleneksel olarak, bahar aylarının başlangıç tarihi olarak da kabul edilen, Mart ayının 25'inde başlar.
1564 yılında Fransa Kralı IX. Charles, takvimi değiştirerek yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe alıyor.
O zamanki iletişim şartlarında bazı insanların bundan haberi olmuyor. Bazıları ise bu kararı protesto etmek için eski adetleri uyguluyor, birbirlerine hediyeler vermeye devam ediyorlar.
Diğerleri ise bunları Nisan aptalları olarak nitelendirip bu güne 'Bütün Aptalların Günü' adını veriyorlar.
Bu günde diğerlerine sürpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak bir partiye davet ettiler, gerçek olması mümkün olmayan haberler ürettiler.
Yıllar sonra takvimin ayları yerine oturup, Ocak ayının yılın ilk ayı olmasına alışılınca, Fransızlar 1 Nisan gününü kendi kültürlerinin bir parçası olarak görmeye başladılar. Adeti gittikçe süsleyerek, zenginleştirerek ve yaygınlaştırarak devam ettirdiler. Bu adetin İngiltere'ye ulaşması yaklaşık iki yüzyıl sürdü, oradan da Amerika'ya ve bütün dünyaya yayıldı.
Amerika'nın da kabul ettiği bir geleneği biz Türklerin almaması da kabul edilemez olsa gerek.
Siz adına ister Dünya Aptallar Günü diyin ya da daha hafif olsun diye 1 nisan.
Türk toplumu çok hassas ve çok duygusal bir toplum olmakla birlikte kendine bir mutluluk çıkarmak, en küçük şeyden bir anlam kurgulamak ya da aşırı merakından çok farklı ve ilginç olayların akışına kendini kaptırmakta tereddüt etmez.
Toplumumuzda kutlanan Anneler Günü, Babalar Günü, Sevgililer Günü gibi Nisan 1 şakası da dış kültür eseridir.
Kendi bünyemize kolayca çekebildiğimiz bu günleri kutlarız ama bunun kaynağını tam olarak bilemeyiz.
Kimileri bu kutlamaların toplumumuzu yozlaştırdığını söylererek karşı çıkarker kimileri de bu tarz etkinliklerin toplumsal bütünlüğü perçinlediği gerekçesiyle destekler.
Kültürlerin birbirini etkilemesi kaçınılmaz.
İster İngiltere'den ister Amerika'dan. Hıristiyan gelenekten ya da Protestan öğretiden. Etkileşimin önüne geçilemeyeceğine göre bizlerin bu etkileşime nasıl baktığı önemli.
Dini ve milli bütünlüğümüze ters etkinlikler elbette tasvip edilemez. Bireylerin, ailelerin, toplumun toplumsal değerlerini perçinleyici gördüklerimizi bünyemize alırken buna aykırı olanların da dışlanması ve bu konuda da toplumumuzun bilinçlendirilmesi gerekir.
Nisan 1 mağduru olarak ben bu günden nefret etmeye başladım bile:)
Cevat Kışlalı / diğer yazıları
- Suikastın geri planı / 09.05.2006
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005
- Sessizliğin sesi / 28.03.2006
- 8 Mart Dünya Kadınlar Günü / 08.03.2006
- Hangi ittifak, hangi kadın? / 26.01.2006
- Varoluş mücadelesi / 24.01.2006
- Bu M.E.M'leket bizim / 01.12.2005
- Çözüm mü dediniz? / 27.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 04.11.2005
- Bağımsız Türkiye / 21.10.2005
- Felaket kapıda / 19.10.2005