Asgari ücret tespit Komisyonu dün üçüncü toplantısını yaptı. Rakamlar üzerinde bir pazarlık geçtiği ifade ediliyor.
Asgari ücretteki olası artış konusunda 4 formül konuşuluyor.
En iyimser tahmine göre asgari ücrete yüzde 60 zam olabilir. Böyle bir durumda asgari ücret net 8 bin 750 lira olacak.
Bu 4 formülün en kötümserinde ise yüzde 45 zam tahmin ediliyor ve bu durumda da asgari ücret net 8 bin lira olacak.
Türk-İş'in verilerine göre Kasım ayında açlık sınırı 7 bin 785 TL, yoksulluk sınırı 25 bin TL'yi aşmış durumda.
Yani ülkemizde açık sınırının bu seviyede olduğu dönemde biz 8 bin TL asgari ücreti konuşuyoruz.
Bu seviyede bir asgari ücretin bir ihsan olmadığını, bir başarı olmadığını unutmamak gerekiyor.
Komisyonda şike mi var?
Ülkemizde 7 milyon asgari ücretli çalışan var. 7 milyon insanın geçinebileceği tek gelir kalemi olan ücretin açlık sınırı veya bir tık üzerinde bir seviye belirlemek için komisyon toplanıp toplanıp dağılıyor ve sonuç ne oluyor?
En iyimser rakamla 8 bin 750 lira oluyor.
Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nda işçilerin hakları korunuyor mu diye soruluyor.
Görünen o ki, komisyonda adeta şike yapılıyor.
Zira komisyonda işçilerin temsilcisi olan Türk-İş pazarlığı açlık sınırı seviyesi olan 7 bin 785 TL'den açıyor.
Bu da işçilerin haklarını savunmak için o masada oturanların işçilerin kalesine gol attıklarını göstergesi.
Her zaman asgari ücretle ilgili tespit yapılırken 'insan onuruna yakışan bir ücret seviyesi' ifadeleri kullanılır.
Görünen o ki bu pazarlık taraflarıyla bizim ülkemizde asgari ücretliye insanca yaşayacak bir gelir seviyesi sağlamak asla mümkün değil. 4 toplantı değil, isterseler 14 toplantı yapsınlar, bu kafa yapısı ile bu sağlanamaz.
İşçi de işveren de zorda…
Öte yandan biz işçi açısından düşünüyoruz, ama işveren açısından da büyük zorluk var. Çünkü asgari ücret 8 bin 750 TL olursa, bir asgari ücretlinin işverene maliyeti 12 bin 95 TL'ye çıkıyor.
Kaç işveren bu yükü kaldırabilir?
Asgari Ücret Tespit Komisyonu ne işçinin sorunlarını çözüyor ne işverenin sorunlarını çözüyor aslında. Gerçekte 2022'de yaşadığımız sorunların 2023'te de devam etmesini sağlayacak kararlar alınacak.
Daha iyisi mümkün değil mi?
Peki, asgari ücretin insanca bir seviyeye ulaşması mümkün olamaz mı?
Bu sorunun cevabını 'evet' olarak verebilen yegâne model, Prof. Dr. Haydar Baş'ın tezi olan Milli Ekonomi Modeli'dir.
Bu model uygulanmadan asgari ücretin 13 bin ya da 15 bin TL olmasını talep etmenin hiç ama hiç anlamı yok. Zira 15 bin TL'lik asgari ücretin işverene maliyeti 25 bin TL'yi aşabilecektir.
O yüzden mevcut ekonomi yönetimiyle asgari ücretin bu seviyelere taşınması mümkün değil.
Ama Prof. Dr. Haydar Baş'ın modeli hayata geçmiş olsaydı, bugün asgari ücret 20 bin lira dahi olabilirdi. Çünkü devlet işverenin sırtındaki yükü alan, aynı zamanda işçiye de insanca yaşayabileceği ücretin verilmesini sağlayan irade olacaktı.
Haydar Baş Hoca bu devletin adını 'baba devlet' koymuştu.
Bu bağlamda Sayın Hüseyin Baş liderliğinde Bağımsız Türkiye Partisi kadrolarının hayata geçirmek için var güçleriyle çalıştıkları Milli Ekonomi Modeli ülkemizde hayata geçmeden asgari ücret insanca yaşatacak seviyeye çıkarılamaz.
Bu dediğimiz yapılmadan kimse kendini kandırmasın, en iyi ihtimalle açlık seviyesinin bir tık üzerinde bir asgari ücrete talim etmeye devam edeceğiz.
Devlet bunu verebilir mi?
Milli Ekonomi Modeli'nde Prof. Dr. Haydar Baş'ın sisteminde mesela 15 bin lira asgari ücrette işveren 5 bin lira ödeyecek, geriye kalan 10 bin lirayı devlet karşılayacaktı.
Ama efendim devlet bunu karşılayabilir mi? diye soranlar olacaktır mutlaka.
Türkiye'nin bu parayı ödeyecek gücü var.
Bakın Katar'da Dünya Kupası finali oldu.
Şampiyon olan Arjantin'in devlet başkanı final maçını evinde karısı ve çocuğuyla birlikte izledi.
Ama biz ne yaptık?
Cumhurbaşkanı Erdoğan maçı kalabalık bir ekiple tribünlerde izledi. İşin komik tarafı biz Türkiye olarak dünya kupasına katılamadık bile…
Madem Türkiye olarak biz bu kadar zenginiz, o zaman devlet Prof. Dr. Haydar Baş'ın dediğini yapsın ve asgari ücret en az 15 bin lira yapılsın. Bunun 5 bin TL'sini işveren versin, 10 bin TL'sini de devlet ödesin.
Katar'a özel uçakla maç izlemeye gitmek israf değilse, asgari ücretliye verilecek para hiç israf değildir vesselam.
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024