Dünya korona ile mecelleşirken, insanca bir yaşam için dünyaya sığınamayan mülteciler ne durumda, sorusu lükse mi kaçar?
İşte burada duralım! İnsan hakları, küresellik, eşitlik, özgürlük diye mangalda kül bırakmayan Batı'nın o uygar(!) ve dünyaya caka satanları nerede? Oynaş güreşi mi yapıyorlardı? Mültecilerin durumu, göçmen kaçakçılığı, göç yollarında canlarını yitirenler, sönen ocaklar; hele hele kayıp nesiller, çocuk haklarının bayraktarlığını yapan o küresel güçlerin umurlarında mı olmuştu?
Ülkemizde yaşanan son olaylarda, batı sınırımızda AB (Avrupa Birliği) kapılarında Yunan zulmüne uğrayanların haddi hesabı yok.
Tarih tekerrür ediyordu…Yunanistan emperyalistlerin maşası olarak "Küçük Asya Elenleri" paranoyasıyla;
1919-1922 yılları arasında 41 aylık sürede, Haymana'dan Ege ve Marmara Denizi'ne kadar olan bölgemizde:
- 1,5 milyon insanımızı öldürdü
- 27 şehir, 1400 köy, 160.000 ev yaktı…
Bu vahşet rakamları, Cemiyeti Akvam (Birleşmiş Milletler'in o zamanki adı) ve Kızılhaç heyetleri tarafından yerinde incelenip raporlarla belgelendirilmiştir (Lozan Barış Konferansı Tutanakları, Birinci Takım üçüncü cilt, Derleyen Ahmet Yavuz, Dışişleri Bakanlığı, 1975, s. 144 ve devamı).
Yunanistan bunlara rağmen 14 Eylül'ü, 28 Eylül 1998'de Küçük Asya Elenleri soykırım günü olarak kabul eder. Edepsizliğin bu derecesi…
Lozan barış görüşmeleri sırasında İsmet Paşa (İnönü), Yunanlıların işgal sırasında Türklere yaptıklarını belgeleriyle ve yabancıların raporlarıyla ortaya koyar ve Yunanistan'ın bunun bedelini ödemesini ister. Yunan delegesi ve Türklere soykırım girişiminde Başbakan olan Venizelos, bu suçlamaya itiraz etmez, sadece Türk sayısının 1,5 milyon olmasını biraz fazla bulur, bu kadar olmamalıdır der.
Ve sözünün devamında çok önemli bir itirafta bulunur; der ki, "Yunanistan bu yaptıklarından dolayı cezalandırılacaksa ve tazminata mahkûm edilecekse, bu cezayı tek başına çekmemelidir. Yunan ordusunu kendi çıkarları için Batı Anadolu'ya çıkaran ve görevlendirenler de bu cezaya ortak olmalıdırlar." Arkasından dediğini doğrulamak için Fransız Başbakanının bir mektubunu da belge olarak sunar.
Bugün de Yunanistan, Ege Denizi karasularında, kıta sahanlığı ve adalarda, Kıbrıs'ta, Doğu Akdeniz'de emperyalistlerin maşası olarak Türkiye aleyhine kullanılmaktadır. Batı sınır bölgemizde mültecilere yönelik Yunan mezalimi de başka bir şey değildir.
Her şeyin bir bedeli vardır. Bugün uluslararası adaletten kaçmayı beceren güçlüler bir virüs karşısında aciz kalmışlardır.
Ve koronanın yargısına teslim olmuşlardır!
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023