5 Ekim, Dünya Öğretmenler Günü. Bu güzel gün, doların tavan yaptığı, faizlerin maaşları erittiği, her şeyin zamlandığı bir yaşamda kutlanmaktadır. Seçim öncesi 3600 ek göstergesi vaadi ile meydanlara çıkan ama sonra unutulan bir ortamda öğretmen, gününü kutladı.
5 Ekim 1966 yılında Paris'te yapılan 'Öğretmenlerin Statüsü', hükümetlerarası bir konferansta UNESCO ve İLO tarafından verilen önerge oy birliği ile kabul edilmiştir. 1994 yılından beri de 5 Ekim tarihi Türkiye'de ve dünyada 'Dünya Öğretmenler Günü' olarak kutlanmaktadır.
Oldum olası ülkenin dört bir yanında özverili biçimde görev yapan öğretmenlerimiz bu güzel günlerini de coşku içinde kutlayamadılar. Hukuksuz ihraçlar, keyfi açığa almalar nedeniyle okullarından ve öğrencilerinden koparılan, burukluk, endişe ve gelecek kaygısı altında günlerini kutlamaya çalıştılar.
Ömürleri demokrasiden, özgürlükten ve bilimden yana çalışmakla geçmiş öğretmenler, her darbenin ardından en ağır darbeyi ödemişlerdir. 15 Temmuz darbesi ile de fatura yine eğitim emekçisine kesilmiştir.
Yanlış eğitim politikalarını dile getiren öğretmen üzerinde baskı kurarak onları susturmak hevesinde olmak eğitime zarar vermektedir. Emek, demokrasi, hak, özgürlük, barış için çabasını gösteren öğretmenler, 15 Temmuz darbe girişimi karşısında da dimdik durmuşlardır.
5 Ekim Dünya Öğretmenler Günü'nü yalnız bir kutlama günü olarak görmek günün anlamını küçültür. 5 Ekim, eğitim ve bilim emekçilerinin uluslararası alanda birlik, dayanışma ve örgütlü hak arama simgesi olarak değerlendirirsek daha gerçekçi oluruz.
Meslek Grupları içinde düşük maaş alan öğretmenlerdir. Bir Milletvekilinin dediği gibi "Ne yapıyorlar ki okula gidip geliyorlar" sözü bile bu kutsal mesleği rencide etmektedir. Okullara belli ki kendi yandaşlarını atamaktadırlar. Aranan liyakat değil, itaattir. Elbette ki öğretmen iyi seçilmelidir. Kişilikli, eli ayağı düzgün, konuşması anlaşılır olması öğretmenliğin olmazsa olmazıdır. Ama bu seçim eğitim fakültelerine öğrenci alınırken yapılmalıdır. Öğretmen okullarına, Eğitim Enstitülerine ve yüksek öğretmene öğrenci seçilirken okula alınmadan sözlü sınavda öğrenci belirlenirdi. Şimdi siz eğitim fakültelerine öğrenci dolduracaksınız ve o öğrenci dört yıl sonra öğretmen olacağım psikolojisiyle okuyacak sonra da o gence pardon diyeceksiniz ki bu uygun davranış olamaz.
Yıllardır eğitim sisteminde yaşanan değişimler toplumu çıkmaza sürüklemektedir. Öğretim birliğine vurulan darbe, okul dönüşümleri, siyasal kadrolaşma, yandaş yönetici atama gayreti öğretmenlerin ve öğrencilerin sorunlarını artırmaktadır. Bu yapılanma öğretmenin saygınlığını azaltmaktadır. Alo 147 gibi isimsiz ihbar hatlarının kurulması öğretmene yönelik itibarsızlık ve şiddeti artırmıştır.
Öğretmenlerin yakasından siyasal iktidarlar elini çekmedikçe ve eğitimi adına yakışır biçime getirmedikçe biz çok daha başkalarına el avuç açarız.
"Öğretmenler! Fikri hür, vicdanı hür nesilleri siz yetiştireceksiniz" özdeyişini söyleyen Mustafa Kemal yolumuzu göstermiştir.
"İlim Çin'de de olsa git ara bul" hadisini önümüze seren Sevgili Peygamberimiz de yine bize yolumuzu çizmiştir. Bizden söylemesi.
Ekrem Yazar / diğer yazıları
- Atatürk Gençlik ve Spor Bayramı / 20.05.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023
- Ulusal günümüz ve çocuklarımız / 24.04.2023
- Neden köy enstitüleri? / 19.04.2023
- Lider olmak kolay mı? / 06.04.2023
- Doğru paylaşmak / 27.03.2023
- Bir ulusun direnişi (18 Mart) / 20.03.2023
- Okullarımız / 13.03.2023
- Önemli olan sistemdir / 01.03.2023
- İnsan olmak / 20.02.2023
- Dağ başını duman aldı / 12.02.2023