Dünyada bir ekonomik kriz olduğu iddia ediliyor. Hayır. Dünyada az gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerde ekonomik kriz hep vardı. Gelişmiş ülkelerde yoktu.
Şimdi gelişmiş ülkelerde yaşanan krizleri, 'dünya krizi' olarak adlandırdılar ve bu krizin sebepleri olarak da enerji fiyatlarındaki yükseliş, yaşanan siyasi problemler, emperyalistlerin yaptırım kararları ve dünya tedarik zincirinde oluşan kesintiler, aksamalar olarak sıraladılar.
Yani ortadaki krizin sebebi dünyada enerji kaynaklarının tükenmesinden dolayı değil.
Yani dünyadaki krizin sebebi toprağın kuruyup, gıda ürünleri vermemesinden dolayı da değil.
Yani dünyadaki krizin sebebi uçak, gemi ve karayolu taşımacılığından kullanılan araçların tükenmesinden ötürü de değil.
Yani dünyadaki krizin sebebi para yokluğundan ötürü de değil.
Neden o zaman?
Emperyalist Haçlı batının (ABD-AB-İsrail) dünya egemenliğini korumak, rakiplerini bitirmek ve inançlarının gereği olarak 'Arz-ı Mevut ve Tanrı Krallığı' hedeflerine ulaşmak için planladıkları oyunlar ve attıkları adımlardır.
Emperyalistlerin bu hesabı döndü, dolaştı kendilerini vurdu. Batılı insanlar 'kemer sıkma' politikalarına yabancı oldukları için karşılaştıkları tek rakamlı enflasyona ve vergi artışlarına anında tepki gösterdiler. Gösteriler, grevler, iş bırakmalar peş peşe gelmeye başladı.
Batıda yaşayan insanlar petrol, doğalgaz fiyatlarını, Rusya ve Ortadoğu coğrafyasında yaşanan gelişmeleri vs. sorgulamıyor.
Kazancıyla-alım gücüne bakıyor ve bunun hesabını hükümetlerine soruyor. Diğer ifade ile batıda artık kapitalizm ve serbest piyasa ekonomisi sorgulanıyor.
Batılı devletler bu sorgulamayı bitirmek için polisiye tedbirleri değil ekonomik adımları devreye koyarak çok tanıdık adımlar atıyor, kararlar veriyor ve uygulamalara geçiyorlar.
Ülkemize gelirsek
Ülkemizde kriz var mı? Hiç bitmedi ki! Bugün Sayın Erdoğan'ın sağ ve sol kolu mesafesindeki Süleyman Soylu ve Numan Kurtulmuş'un 2004 ile 2010 yılları arasındaki söylemlerine bakın. Yaşadığımız krizi ve ekonominin nasıl çökertildiğini çok iyi anlatıyorlardı.
Bugüne gelince! İktidar kriz konusunda net değil. Dünyada kriz olduğunu kabul ediyor ama ülkemizdeki krizin büyütülmemesi gerektiğini, vurgulamayı da ihmal etmiyor. 'Her şeye rağmen büyüyoruz, yaptık yine yaparız, bunu da aşacağız' cümleleriyle birilerini teskin ediyor.
Ekonomistler ise hem dünyada, hem de ülkemizde kriz olduğunu kabul ediyor. Faiz, finans, üretim, maliyet gibi birçok kavramları sebep ve sonuç ilişkisi içerisinde uzun uzun anlatıyorlar.
Ama asıl sebep ve sonucu direk olarak söyleyemiyorlar.
Çöken kapitalizmdir, serbest piyasa ekonomisidir. Bu çöküş batıda enflasyon olarak tecelli ederken Afrika'da sömürü, bizim coğrafyamızda ise kan ve vahşet olarak kendini göstermektedir.
Neden?
Bağımsız Türkiye Partisi Genel Başkan Yardımcısı Prof. Dr. Ömer Eyercioğlu şöyle diyor, 'Adı Kapitalizm olan, sonra liberalizm daha sonra da serbest piyasa ekonomi diye insanlığa dayatılan sistem aslında tamamen sömürüye dayalıdır. Bu sistemde, bir ülke ne kadar büyürse borcu o kadar artar.
Amerika Merkez Bankası FED aslında 8 tane özel bankanın birleşmesinden kurulmuştur ve ABD Devleti'nin bu bankada hissesi bile yoktur.
Para basma hakkına sahip olan bu banka, dünyayı sömüren 20 aileye aittir. Amerika borçlu, Almanya borçlu, teknoloji devi Japonya borçlu!
Neden borçlu? İşte bu denklemden dolayı. Ve insanlık bu denklemi çözüp yerine bir şey koyamadığı için bu sisteme mahkum yaşıyor".
Çıkış
BTP Lideri Hüseyin Baş: "Türkiye'nin kurtuluşu bu ekonomik, bu sömürü sistemin reddini yapmaktır. Bunu yaparsak çok kısa sürede kurtuluruz.
'Dünyada kapitalizm çöküyor' hep bunu anlatıyorlar. Yeni bir sistem içinde vatandaşlık maaşı var mı? Var, dünya uygulamaya başlıyor.
Asgari ücreti artırmak var mı? Var, dünya uygulamaya başlıyor. Yeni sistem, Milli Ekonomi Modeli. Yeni sistem dediğimiz bu.
Ben bunu size verileriyle ispat ederim. Dünya buraya gidiyor. Biz, sistemi değişeceğiz. Paraya olan tarifi değiştireceğiz…
Ben, size bir örnek vereceğim. Türkiye'de bir baraj yapacağız. Su benim, beton benim, işçi benim, toprak benim, her şey benim… Ben, barajı yapmak için yurtdışından hazine kredisi bekliyorum, döviz bekliyorum. Niye?
İşte Milli Ekonomi Modeli diyor ki kendi paranı bas, ver bu adama. Gayrisafi Milli Hasılan karşılığında para bas diyor…
Milli Ekonomi Modeli der ki; 'Biz, ülkelerle ticaretimizi kendi milli paralarımızla yapalım. Rusya'ya bir ürün sattığımda bana Türk Lirası ödesin. Ben, Rusya'dan bir satın aldığımda ben de ona Rublesini vereyim.
Milli paralarla ticaret devreye girdiği zaman biz neyi görüyoruz? ABD dolarının, dünya üzerindeki etkisinin azaldığını görüyoruz. Ve dolayısıyla bizim ülkemizde de bize baskı yapan döviz şu kadar oldu kavramından kurtuluyoruz'.
Kurtulmaya var mısınız?
- Ahtapot / 18.05.2025
- Anadolu’da hayvan yetişmiyor mu? / 17.05.2025
- Birileri unutsa bile tarih unutmaz / 16.05.2025
- Hüseyin Baş’a 8 yıl istemişler / 15.05.2025
- Barışa değil bölünmeye gidiyoruz / 13.05.2025
- Suikasttan itibar çıkarmak / 12.05.2025
- Her şartta alkışlayanlar ve her şartta karşı olanlar / 11.05.2025
- PKK silah bırakacakmış… Nasılda kandırılıyoruz? / 10.05.2025
- Altına aldanma / 09.05.2025