Saddam'ın kurmayları yargılanacak
Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin üst düzey yetkililerinin yakında yargılanması bekleniyor. Bağdat'ta yayımlanan Essabah gazetesine demeç veren Irak Geçici Hükümet Konseyi üyesi Muvaffak El Rubai, Konsey'in Saddam rejiminin üst düzey yetkililerini yargılamak için bir mahkeme kurduğunu söyledi. Mahkeme üyelerinin Iraklı olduğunu bildiren El Rubai, duruşmalarınhalka açık olacağını, tüm Irak halkı ve dünya tarafından izlenebileceğini açıkladı. El Rubai, sanıkların Irak yasalarına göre yargılanacağını da belirtti.
Türk askeri Irak'ta sakıncalı
Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi Başkanı ve Geçici Hükümet Konseyi üyesi Seyid Abdülaziz El Hekim, Türkiye ile Irak'ın iyi ilişkileri olduğunu, ancak Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini sakıncalı bulduklarını söyledi. El Hekim, Bağdat'ta yayımlanan El Adale gazetesine verdiği demeçte, Irak'ın komşu ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek istediğini ve bu ilişkilerin karşılıklı güven temelinde kurulmasının gerekli olduğunu vurguladı. Abdülaziz El Hekim, "Türkiye ile ilişkilerimiz iyidir, ama Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini sakıncalı görüyoruz" ifadesini kullandı. Irak'ın hazırlanacak yeni anayasasının halk tarafından seçilen birheyetçe yazılması gerektiğini belirten El Hekim, anayasanın yazılması için Geçici Hükümet Konseyi üyeleri ve diğer etkili güçlerle beraber çalıştıklarını açıkladı. Rusya hükümetinden aldığı bir davet üzerine yakın bir zamanda Rusya'ya gideceğini de söyleyen El Hekim, Rusya'da iki ülkeyi ilgilendiren sorunları görüşeceklerini belirtti.
Saddam'ın
sandalyesine
oturmanın dakikası 250 dinar
Irak'ın başkenti Bağdat'taki bir kişi, devrik liderSaddam Hüseyin'in sandalyesini dakikası 250 dinara kiralıyor. El Emin semtinde Ebu Halid adlı kişi, Saddam Hüseyin'in saraylarının birinden çalınan sandalyeye oturanlardan dakika başına 250 dinar alırken, fotoğrafçı Salman Hadi de 750 dinara bu kişilerin hatıra fotoğrafını çekiyor. Ebu Halid, Errasid gazetesine verdiği demeçte, sandalyeyi koruyacağını ve kesinlikle satmayı düşünmediğini söyledi. Sandalye, bir Musullu tarafından 1980'lerde yapılmıştı.
Irak'ta suç
oranlarında azalma
Irak'ta araç hırsızlığı, silahlı saldırı ve cinayet gibi suçlarda azalma olduğu bildirildi. Koalisyon kuvvetlerinden bir kaynak, Iraklı polis güçleri ile koalisyon kuvvetleri arasındaki işbirliği sonucunda, araç hırsızlığında yüzde 50, silahlı saldırılarda yüzde 30 ve diğer cinayetlerde yüzde 65 azalma olduğunu söyledi.
Avrupa'nın kokain kapısı Hollanda
Hollanda Adalet Bakanı Piet Hein Donner, Avrupa'da tüketilen kokainin yüzde 60'a yakınının, Hollanda'nın Schiphol Havaalanı'ndan sokulduğunu bildirdi.
Donner, Avrupa'da yılda yaklaşık 100 ton dolayında kokain tüketildiğini ve bunun ana giriş kapısınıysa Schiphol Havaalanı'nın oluşturduğunu belirtti. Donner, kaçakçılık açısından riskli hatlarla ilgili sıkı önlemler alınması yolundaki girişimlerine getirilen eleştirilere verdiği yanıtta, kaçakçılıkla ilgili resmi rakamları açıkladı.
Hollandalı Bakan, Schiphol Havaalanı'ndan kuryelerin valiz ve midelerindeki torbacıklarla ülkeye giriş yaptıklarını, bunun mutlaka önüne geçeceklerini belirtti. Donner, Güney Amerika ülkelerinden Hollanda'ya yılda sokulan yaklaşık 60 ton dolayındaki kokainin, yalnızca 4 ile 8 ton arasında bir kısmının Hollanda'da tüketildiğini, kalanının diğer ülkelerde satıldığını belirtti. Bu yıl içinde alınan ek yeni önlemlerle Schiphol Havaalanı'nda, 3 bin 500 kuryenin yakalandığını ve bu kuryelerin ülkeye sokmaya çalıştığı 10 ton kokaine el konulduğunu bildiren Donner, kaçakçıların,Schiphol'u tercih etmelerinde, Karayip ülkelerinden Hollanda'ya ulaşma kolaylıklarının etkili olduğunu dile getirdi.
Donner, kaçakçılığın başladığı ülkelere yönelik yeni önlemler alınacağını, bu bağlamda, kaçakçılık açısından riskli olan hatlardaki uçuşların sürekli kontrol altında tutulacağını, gerekirse Antil Adaları'ndan Hollanda'ya yapılan uçuşların yasaklanabileceğini bildirdi. Yapılan araştırmalara göre, başta Venezuela ve Kolombiya olmak üzere Güney Amerika ülkelerinden, Avrupa'ya yapılan kokain kaçakçılığında Hollanda'ya bağlı Antil Adaları önemli bir geçiş rolü oynuyor. Hollanda'ya göre, ada ülkelerinden Hollanda'ya yolculuk sırasında bu ülkelerde bagaj kontrolü tam olarak yapılamadığı için, kaçakçılar rahatlıkla Hollanda'ya uyuşturucuyu sokabiliyor. Antil Adaları, yönetim olarak Hollanda'ya bağlı olduğu için bu ülke vatandaşları aynı zamanda Hollanda tabiiyetinde bulunuyor.
Almanya Suud
akademisini kapatıyor
Alman hükümeti, Bonn kentinde Suudi Arabistan hükümeti tarafından finanse edilen Kral Fahd Akademisi'nin kapatılmasını destekliyor.
Der Spiegel dergisi, İçişleri Bakanı Otto Schily'nin, Köln Şehir İdaresi'nin akademiye karşı sürdürdüğü "sert tutumu" desteklediğini, Şehir İdaresi'nin de gelecek hafta içinde akademinin kapatılıp kapatılmaması konusunda karar alacağını yazdı.
Başbakan Gerhard Schröder ile Alman Federal Suç Dairesi (BKA) Başkanı Ulrich Kersten'in, Riyad'a yaptıkları ziyaret sırasında, akademiyle ilgili sorunu da dile getirdikleri, bu nedenle Suudi Arabistan hükümetinin akademinin kapatılmasına karşı çıkmamasının beklendiği kaydedildi.
Alman 1. televizyon kanalı ARD'de yayınlanan "Panorama" adlı programda, Bonn'un Bad Godesberg semtinde bulunan Kral Fahd Akademisi'nin, radikal müslümanların buluşma yeri haline geldiği belirtilmişti.
En büyük petrol
üreticisi şirketi olan Yukos'un başkan gözaltına alındı...
Rusya'da vergi operasyonu
Rusya'nın en büyük petrol üreticisi şirketi olan Yukos'un başkanı Mihail Kodorkovski'nin, dün sabah Sibirya'da gözaltına alındığı bildirildi.
Yukos Sözcüsü Aleksandır Şadrin, İnterfaks'a yaptığı açıklamada, Kodorkovski'nin özel uçağıyla Sibirya'daki bir havaalanında yakıt ikmali yaptığı sırada, kamuflajlı ve siyah elbiseli kişiler tarafından gözaltına alındığını söyledi.
Yukos şirketi ve hissedarları hakkında, uzun süreden beri vergi kaçırmak ve devlet mallarını çalmak iddiasıyla soruşturma yürütülüyordu.
Kodorkovski'nin uçağının Sibirya bölgesindeki Novosibirsk kentindeki havaalanına yakıt ikmali için iner inmez kamyonlarla çevrildiğini ve özel birliklerin, uçaktakilerden silahlarını atmalarını istediğini belirten Şadrin, "Kodorkovski, bir yetkiliyle görüşmesinin ardından polislerle gitmeyi kabul etti" dedi.
Şadrin, Kodorkovski'nin nerede tutulduğu konusunda şu anda ellerinde bilgi bulunmadığını sözlerine ekledi.
Yukos ile ilgili ilk soruşturma, şirketin hissedarlarından PlatonLebedev'in, 1994 yılında bir gübre fabrikasının özelleştirilmesi sırasında devlet malını çalma iddiasıyla Temmuz ayında gözaltına alınmasıyla başladı.
Savcılık, geçen hafta da Yukos yöneticilerinden Vasili Şaknovski hakkında vergi kaçırma iddiasıyla dava açarken, Yukos'un sahip olduğu şirketlerin ve hissedarlarının malvarlığını da inceleme altına aldı.
Amerikalıların da soyu kesildi
ABD'de, çocuk yapmayan kadınların sayısı son 10 yıl içinde hızla arttı. Yaşları 15-44 arasında değişen kadınların yüzde 44'ü çocuksuz.
ABD İstatistik Bürosu'nun geçen yıl Ocak ayında, 50 bin haneyi örnek alarak çıkardığı rakamlara göre, yaşları 15-44 arasında değişen kadınların yüzde 44'ü çocuksuz. Bu oran, Amerikalı 26,7 milyon kadını temsil ediyor. Bu rakamın 1990 yılında 24,3 milyon olduğu dikkate alındığında, o yıldan beri yüzde 10'luk bir artışı ortaya koyuyor.
İstatistik Bürosu uzmanlarına göre bu durum, kadınların çocukları sevmemelerinden değil, eğitimlerini tamamladıktan sonra hemen iş hayatına atılmaları ve çocuk yapmayı sürekli ertelemelerinden, yaşam biçimlerini değiştirmek istememelerinden kaynaklanıyor.
Yaşları 40 ile 44 arasında değişen ve çocuk yapma şanslarını kullanabilecekleri son dönemlerinde bulunan kadınlardan çocuksuz olanların oranı 1998 yılında yüzde 18, 1976'da yüzde 8 idi.
Ülkede kadın başına doğum sayısı da düşüyor. 15-44 yaş arasındaki 1000 kadın başına doğum sayısı 1990 yılında 67 iken, bu rakam 2002'de 61'e düştü. 15-19 yaşları arasında ise bu rakam yükseldi. Bu gruptaki 1000 kadın başına 1990 yılında 40 olan doğum sayısı 2002'de 56 oldu. Bunun başta gelen nedeni de kadınların giderek daha erken yaşlarda çocuk sahibi olmaları.
İngiltere'den
zoraki mülteci affı
İngiltere'de İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılan bir afla, ülke tarihinde ilk kez, aileleriyle birlikte yaklaşık 50 bin kişiye ulaşan 15 bin mülteci adayına ülkede kalma hakkı tanındı. Daha önce başvuruları reddedildiği halde ülkede kalmalarına hak tanınan mülteci adaylarına her türlü sosyal yardımdan yararlanma hakkıda verilirken, İçişleri Bakanlığı, gelecek dönem için ise sert önlemlere başvurulacağını bildirdi. Bakanlık bundan böyle iltica başvuruları reddedilen ve buna rağmenülkeyi terk etmeyen kişilerin bütün sosyal yardımlarının kesileceğini ve çocuklarının da ellerinden alınarak sosyal servislerin bakımına verileceğini açıkladı.
Bakanlık istatistiklerine yer veren İngiliz basını ise, ülkede kalmalarına son anda çıkartılan afla olanak sağlanan mültecilerin çoğunluğunu Kosova, eski Yugoslavya ve Türkiye'den gelen mülteci adaylarının oluşturduğunu öne sürdü. Hükümetin bu kişileri sınır dışı etme olanağından yoksun olduğu için af çıkartmak durumunda kaldığını da yazan basın, bu kişilerin büyük bölümünün Londra'da olduğunu ve 1991 yılından bu yana çıkartılanbu üçüncü afla, İngiltere'de kalmasına izin verilen kişilerin sayısının 100 bine ulaştığını da hatırlattı.
Irak'ta Saddam Hüseyin rejiminin üst düzey yetkililerinin yakında yargılanması bekleniyor. Bağdat'ta yayımlanan Essabah gazetesine demeç veren Irak Geçici Hükümet Konseyi üyesi Muvaffak El Rubai, Konsey'in Saddam rejiminin üst düzey yetkililerini yargılamak için bir mahkeme kurduğunu söyledi. Mahkeme üyelerinin Iraklı olduğunu bildiren El Rubai, duruşmalarınhalka açık olacağını, tüm Irak halkı ve dünya tarafından izlenebileceğini açıkladı. El Rubai, sanıkların Irak yasalarına göre yargılanacağını da belirtti.
Türk askeri Irak'ta sakıncalı
Irak İslam Devrimi Yüksek Konseyi Başkanı ve Geçici Hükümet Konseyi üyesi Seyid Abdülaziz El Hekim, Türkiye ile Irak'ın iyi ilişkileri olduğunu, ancak Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini sakıncalı bulduklarını söyledi. El Hekim, Bağdat'ta yayımlanan El Adale gazetesine verdiği demeçte, Irak'ın komşu ülkelerle ilişkilerini güçlendirmek istediğini ve bu ilişkilerin karşılıklı güven temelinde kurulmasının gerekli olduğunu vurguladı. Abdülaziz El Hekim, "Türkiye ile ilişkilerimiz iyidir, ama Türkiye'nin Irak'a asker göndermesini sakıncalı görüyoruz" ifadesini kullandı. Irak'ın hazırlanacak yeni anayasasının halk tarafından seçilen birheyetçe yazılması gerektiğini belirten El Hekim, anayasanın yazılması için Geçici Hükümet Konseyi üyeleri ve diğer etkili güçlerle beraber çalıştıklarını açıkladı. Rusya hükümetinden aldığı bir davet üzerine yakın bir zamanda Rusya'ya gideceğini de söyleyen El Hekim, Rusya'da iki ülkeyi ilgilendiren sorunları görüşeceklerini belirtti.
Saddam'ın
sandalyesine
oturmanın dakikası 250 dinar
Irak'ın başkenti Bağdat'taki bir kişi, devrik liderSaddam Hüseyin'in sandalyesini dakikası 250 dinara kiralıyor. El Emin semtinde Ebu Halid adlı kişi, Saddam Hüseyin'in saraylarının birinden çalınan sandalyeye oturanlardan dakika başına 250 dinar alırken, fotoğrafçı Salman Hadi de 750 dinara bu kişilerin hatıra fotoğrafını çekiyor. Ebu Halid, Errasid gazetesine verdiği demeçte, sandalyeyi koruyacağını ve kesinlikle satmayı düşünmediğini söyledi. Sandalye, bir Musullu tarafından 1980'lerde yapılmıştı.
Irak'ta suç
oranlarında azalma
Irak'ta araç hırsızlığı, silahlı saldırı ve cinayet gibi suçlarda azalma olduğu bildirildi. Koalisyon kuvvetlerinden bir kaynak, Iraklı polis güçleri ile koalisyon kuvvetleri arasındaki işbirliği sonucunda, araç hırsızlığında yüzde 50, silahlı saldırılarda yüzde 30 ve diğer cinayetlerde yüzde 65 azalma olduğunu söyledi.
Avrupa'nın kokain kapısı Hollanda
Hollanda Adalet Bakanı Piet Hein Donner, Avrupa'da tüketilen kokainin yüzde 60'a yakınının, Hollanda'nın Schiphol Havaalanı'ndan sokulduğunu bildirdi.
Donner, Avrupa'da yılda yaklaşık 100 ton dolayında kokain tüketildiğini ve bunun ana giriş kapısınıysa Schiphol Havaalanı'nın oluşturduğunu belirtti. Donner, kaçakçılık açısından riskli hatlarla ilgili sıkı önlemler alınması yolundaki girişimlerine getirilen eleştirilere verdiği yanıtta, kaçakçılıkla ilgili resmi rakamları açıkladı.
Hollandalı Bakan, Schiphol Havaalanı'ndan kuryelerin valiz ve midelerindeki torbacıklarla ülkeye giriş yaptıklarını, bunun mutlaka önüne geçeceklerini belirtti. Donner, Güney Amerika ülkelerinden Hollanda'ya yılda sokulan yaklaşık 60 ton dolayındaki kokainin, yalnızca 4 ile 8 ton arasında bir kısmının Hollanda'da tüketildiğini, kalanının diğer ülkelerde satıldığını belirtti. Bu yıl içinde alınan ek yeni önlemlerle Schiphol Havaalanı'nda, 3 bin 500 kuryenin yakalandığını ve bu kuryelerin ülkeye sokmaya çalıştığı 10 ton kokaine el konulduğunu bildiren Donner, kaçakçıların,Schiphol'u tercih etmelerinde, Karayip ülkelerinden Hollanda'ya ulaşma kolaylıklarının etkili olduğunu dile getirdi.
Donner, kaçakçılığın başladığı ülkelere yönelik yeni önlemler alınacağını, bu bağlamda, kaçakçılık açısından riskli olan hatlardaki uçuşların sürekli kontrol altında tutulacağını, gerekirse Antil Adaları'ndan Hollanda'ya yapılan uçuşların yasaklanabileceğini bildirdi. Yapılan araştırmalara göre, başta Venezuela ve Kolombiya olmak üzere Güney Amerika ülkelerinden, Avrupa'ya yapılan kokain kaçakçılığında Hollanda'ya bağlı Antil Adaları önemli bir geçiş rolü oynuyor. Hollanda'ya göre, ada ülkelerinden Hollanda'ya yolculuk sırasında bu ülkelerde bagaj kontrolü tam olarak yapılamadığı için, kaçakçılar rahatlıkla Hollanda'ya uyuşturucuyu sokabiliyor. Antil Adaları, yönetim olarak Hollanda'ya bağlı olduğu için bu ülke vatandaşları aynı zamanda Hollanda tabiiyetinde bulunuyor.
Almanya Suud
akademisini kapatıyor
Alman hükümeti, Bonn kentinde Suudi Arabistan hükümeti tarafından finanse edilen Kral Fahd Akademisi'nin kapatılmasını destekliyor.
Der Spiegel dergisi, İçişleri Bakanı Otto Schily'nin, Köln Şehir İdaresi'nin akademiye karşı sürdürdüğü "sert tutumu" desteklediğini, Şehir İdaresi'nin de gelecek hafta içinde akademinin kapatılıp kapatılmaması konusunda karar alacağını yazdı.
Başbakan Gerhard Schröder ile Alman Federal Suç Dairesi (BKA) Başkanı Ulrich Kersten'in, Riyad'a yaptıkları ziyaret sırasında, akademiyle ilgili sorunu da dile getirdikleri, bu nedenle Suudi Arabistan hükümetinin akademinin kapatılmasına karşı çıkmamasının beklendiği kaydedildi.
Alman 1. televizyon kanalı ARD'de yayınlanan "Panorama" adlı programda, Bonn'un Bad Godesberg semtinde bulunan Kral Fahd Akademisi'nin, radikal müslümanların buluşma yeri haline geldiği belirtilmişti.
En büyük petrol
üreticisi şirketi olan Yukos'un başkan gözaltına alındı...
Rusya'da vergi operasyonu
Rusya'nın en büyük petrol üreticisi şirketi olan Yukos'un başkanı Mihail Kodorkovski'nin, dün sabah Sibirya'da gözaltına alındığı bildirildi.
Yukos Sözcüsü Aleksandır Şadrin, İnterfaks'a yaptığı açıklamada, Kodorkovski'nin özel uçağıyla Sibirya'daki bir havaalanında yakıt ikmali yaptığı sırada, kamuflajlı ve siyah elbiseli kişiler tarafından gözaltına alındığını söyledi.
Yukos şirketi ve hissedarları hakkında, uzun süreden beri vergi kaçırmak ve devlet mallarını çalmak iddiasıyla soruşturma yürütülüyordu.
Kodorkovski'nin uçağının Sibirya bölgesindeki Novosibirsk kentindeki havaalanına yakıt ikmali için iner inmez kamyonlarla çevrildiğini ve özel birliklerin, uçaktakilerden silahlarını atmalarını istediğini belirten Şadrin, "Kodorkovski, bir yetkiliyle görüşmesinin ardından polislerle gitmeyi kabul etti" dedi.
Şadrin, Kodorkovski'nin nerede tutulduğu konusunda şu anda ellerinde bilgi bulunmadığını sözlerine ekledi.
Yukos ile ilgili ilk soruşturma, şirketin hissedarlarından PlatonLebedev'in, 1994 yılında bir gübre fabrikasının özelleştirilmesi sırasında devlet malını çalma iddiasıyla Temmuz ayında gözaltına alınmasıyla başladı.
Savcılık, geçen hafta da Yukos yöneticilerinden Vasili Şaknovski hakkında vergi kaçırma iddiasıyla dava açarken, Yukos'un sahip olduğu şirketlerin ve hissedarlarının malvarlığını da inceleme altına aldı.
Amerikalıların da soyu kesildi
ABD'de, çocuk yapmayan kadınların sayısı son 10 yıl içinde hızla arttı. Yaşları 15-44 arasında değişen kadınların yüzde 44'ü çocuksuz.
ABD İstatistik Bürosu'nun geçen yıl Ocak ayında, 50 bin haneyi örnek alarak çıkardığı rakamlara göre, yaşları 15-44 arasında değişen kadınların yüzde 44'ü çocuksuz. Bu oran, Amerikalı 26,7 milyon kadını temsil ediyor. Bu rakamın 1990 yılında 24,3 milyon olduğu dikkate alındığında, o yıldan beri yüzde 10'luk bir artışı ortaya koyuyor.
İstatistik Bürosu uzmanlarına göre bu durum, kadınların çocukları sevmemelerinden değil, eğitimlerini tamamladıktan sonra hemen iş hayatına atılmaları ve çocuk yapmayı sürekli ertelemelerinden, yaşam biçimlerini değiştirmek istememelerinden kaynaklanıyor.
Yaşları 40 ile 44 arasında değişen ve çocuk yapma şanslarını kullanabilecekleri son dönemlerinde bulunan kadınlardan çocuksuz olanların oranı 1998 yılında yüzde 18, 1976'da yüzde 8 idi.
Ülkede kadın başına doğum sayısı da düşüyor. 15-44 yaş arasındaki 1000 kadın başına doğum sayısı 1990 yılında 67 iken, bu rakam 2002'de 61'e düştü. 15-19 yaşları arasında ise bu rakam yükseldi. Bu gruptaki 1000 kadın başına 1990 yılında 40 olan doğum sayısı 2002'de 56 oldu. Bunun başta gelen nedeni de kadınların giderek daha erken yaşlarda çocuk sahibi olmaları.
İngiltere'den
zoraki mülteci affı
İngiltere'de İçişleri Bakanlığı tarafından çıkartılan bir afla, ülke tarihinde ilk kez, aileleriyle birlikte yaklaşık 50 bin kişiye ulaşan 15 bin mülteci adayına ülkede kalma hakkı tanındı. Daha önce başvuruları reddedildiği halde ülkede kalmalarına hak tanınan mülteci adaylarına her türlü sosyal yardımdan yararlanma hakkıda verilirken, İçişleri Bakanlığı, gelecek dönem için ise sert önlemlere başvurulacağını bildirdi. Bakanlık bundan böyle iltica başvuruları reddedilen ve buna rağmenülkeyi terk etmeyen kişilerin bütün sosyal yardımlarının kesileceğini ve çocuklarının da ellerinden alınarak sosyal servislerin bakımına verileceğini açıkladı.
Bakanlık istatistiklerine yer veren İngiliz basını ise, ülkede kalmalarına son anda çıkartılan afla olanak sağlanan mültecilerin çoğunluğunu Kosova, eski Yugoslavya ve Türkiye'den gelen mülteci adaylarının oluşturduğunu öne sürdü. Hükümetin bu kişileri sınır dışı etme olanağından yoksun olduğu için af çıkartmak durumunda kaldığını da yazan basın, bu kişilerin büyük bölümünün Londra'da olduğunu ve 1991 yılından bu yana çıkartılanbu üçüncü afla, İngiltere'de kalmasına izin verilen kişilerin sayısının 100 bine ulaştığını da hatırlattı.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.