ABD Başkanı Trump'ın ilk başkanlık döneminin en önemli adımları; Kudüs'ün İsrail'in başkenti olarak tanınması, Golan Tepeleri'nin İsrail'in toprağı olduğunun resmen kabul edilmesi ve peş peşe imzalanan Abraham Anlaşmalarıydı.
Bunların hepsi, büyük İsrail devleti ve Büyük Ortadoğu Projesi'nin önemli basamaklarıydı.
Her ne kadar İsrail'in Gazze'ye yönelik vahşi saldırıları Biden döneminde başlasa da, bunun temelleri Trump dönemindeki bu adımlarla atıldı.
İsrail ile normalleşme sürecine Mısır ve Ürdün çok daha önceleri girmişti. Trump döneminde ABD arabuluculuğuyla imzalanan Abraham Anlaşmalarıyla Birleşik Arap Emirlikleri (15 Eylül 2020), Bahreyn (aynı tarih), Fas (22 Aralık 2020) ve Sudan (20 Ekim 2020) bu sürece girdiler.
İsrail, Arap ülkeleri tarafından resmi olarak tanınmıyordu, bu anlaşmalarla tanınmış oldu, Arap ülkeleri, İsrail potasına girmiş oldu, İsrail'in işgal ve soykırım politikalarına "tepkisiz" hale gelmiş oldu.
Diğer bir ifadeyle Abraham Anlaşmaları, İslam ülkelerinin İsrail'in bölgedeki işgallerine karşı dirençsiz hale getirilmesi projesidir.
Suriye'de de bir süreç yaşandı ve ABD ve İsrail'in taleplerine hayır diyen Esad yönetimi devrildi, ABD'nin ve İsrail'in şekillendirdiği yeni Suriye yönetimi geldi.
Ve bu yönetimin lideri Ahmed Şara ile ABD Başkanı Trump, Riyad'da bir görüşme gerçekleştirdi.
Görüşme, basına kapalı ve 33 dakika sürdü; ABD ve Suriye liderlerinin 25 yıl aradan sonraki ilk görüşmesi olarak kayda geçti.
Toplantıda, Suudi Arabistan Veliaht Prensi Muhammed bin Selman'ın hazır bulunduğu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da çevrimdışı katıldığı ifade edildi.
Birçok konunun konuşulduğu açıklandı ama bence en önemli konu Abraham Anlaşması ile ilgili kısımdı.
Beyaz Saray tarafından yapılan açıklamada, ABD Başkanı Trump'ın Suriye Devlet Başkanı Şara'dan İsrail ile İbrahim Anlaşmasını imzalamasını, silahlı Filistinlilerin sınır dışı edilmesini, tüm yabancı teröristlerin Suriye'yi terk etmelerini sağlamasını, DEAŞ'ın yeniden canlanmasını önlemek için ABD'ye yardım edilmesini istediği kaydedildi.
İsrail, Şara'nın lideri olduğu HTŞ'nin Şam'ı ele geçirmesinden bu yana Suriye'de işgalci konumda. Suriye'nin güneyinde Gazze Şeridi kadar toprağı işgal eden İsrail, en üst düzey açıklamalarla burada kalıcı olduğunu beyan etti.
Gerekçe olarak da sınır güvenliği ve bu bölgedeki Dürzilerin güvenliğini gösterdi.
İsrail bununla da yetinmedi, Suriye'nin hemen hemen her bölgesine hava saldırıları düzenledi. Hatta hatırlarsanız, Şara'nın Cumhurbaşkanlığı Sarayı'nın hemen yakınına da mesaj niteliğinde bir saldırı düzenlemişti.
Trump, Şara'nın işte bu İsrail'le bir Abraham Anlaşması, diğer ifadeyle normalleşme anlaşması imzalamasını istiyor. Bu manada bir Abraham Anlaşması, "Ey Suriye! İsrail'e tam teslim ol" demekten başka bir şey değildir.
Beyaz Saray'dan yapılan açıklamanın devamında, "ABD Başkanı Trump, Suriye Cumhurbaşkanı Şara'dan, YPG'nin kontrolünde olan ve IŞİD örgüt üyelerinin tutulduğu hapishanelerin sorumluluğunu devralmasını istedi" denildi.
Bu da ilginç! Şara yönetimine, Abraham Anlaşmasını imzalaması için rüşvet gibi bir şey. Çünkü IŞİD'li teröristlerin kaldığı hapishanelerin kontrolünün, eski IŞİD mensubu olan, IŞİD elebaşı Ebubekir Bağdadi ile koğuş arkadaşlığı yapan ve onun verdiği parayla önce El-Nusra örgütünü kuran ve ardından da bunu HTŞ'ye çeviren Şara'ya verilmesi büyük bir jest.
Bu teröristlerin Şara yönetiminde, özellikle de askeri yapılanmasında üst düzey görevlerde yer alacağına garanti gözüyle bakabilirsiniz.
Trump bu görüşmeden önce, Suudi Arabistan'da düzenlenen yatırım forumundaki konuşmasında, Suriye'ye yönelik yaptırımlara değinerek, "Suriye'ye yönelik tüm yaptırımları kaldırıyoruz" ifadelerini kullanmıştı.
Söz konusu kararı Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Suudi Arabistan Veliaht Prens bin Selman'la aldığını açıklayan Trump, bu kararın yeni Suriye yönetimiyle diplomatik ilişkilerin yeniden başlatılması sürecinin ilk adımı olduğunu belirterek, "Yaptırımlar acımasız ve engelleyiciydi. Ancak artık onların parlamasının zamanı geldi" demişti.
Esasen bu adım da, Şara yönetiminin İsrail'le Abraham Anlaşmasını imzalamasının bir rüşveti.
Daha net bir şekilde görülüyor ki, Suriye, ABD'nin taleplerine göre şekilleniyor.
Ve bu şekillenmenin zararlarını, ABD'nin Büyük Ortadoğu Projesi'nin hedefinde olan Türkiye de maalesef çok yakın zamanda görecek.
- İsrailli sunucu: “Finalde Türkiye var” / 19.06.2025
- Geçmiş olsun Sayın Ümit Özdağ / 18.06.2025
- İsrail için sadece Tahran değil, Ankara yolu da açıldı! / 17.06.2025
- İsrail zulmünü genişletiyor: Türkiye de hedefte / 14.06.2025
- Ortadoğu yeni bir savaşa mı hazırlanıyor? / 13.06.2025
- Ekonomik sıkıntılar nüfus krizini tetikliyor / 12.06.2025
- Atatürk’ün Müslümanlığı hepinize nal toplatır / 11.06.2025
- Suçlar, 10. Yargı Paketi ile önlenebilir mi? / 05.06.2025
- Mücadele enflasyonla mı, vatandaşla mı? / 04.06.2025