Yarın 18 Aralık "Uluslararası Göçmen Günü". İnsanca bir yaşam için göç yollarına düşenlerin günü… Medeniyete bakar mısınız? Bu insanlar için gün ilân ediyor ve bu günü tanıyorsunuz ama kendilerini ve haklarını tanımıyorsunuz. Bu ikiyüzlülük neden? Sorunun yanıtı belli: İnsan haklarındaki samimiyetsizlik. Batı, kendi insanı için insan hakları hukukunda hassas, "öteki" ülkelerde yaşayanlar için duyarsızlıktan öte gaddar ve acımasızdır. Hele hele konu göçmen ve sığınmacılar ise yandı gülüm keten helva… Batı'nın şımarttığı şu medeniyet fukarası Yunanistan'ın yaptığına ne demeli; göç yollarının bu ülkenin topraklarına uğrama bahtsızlığına uğramış garibanları Türkiye sınırları içine itelerken, kış kıyamette onların üstlerindeki fersude elbiseleri de alarak, don-gömlek bırakmıştır. Bizim köylülerimiz, merhametli insanımız bu kardeşlerimize üst baş temin etmiş, karınlarını doyurmuş, köy kahvesinde ağırlayarak donmaktan kurtarmıştır.
Başta can güvenlikleri olmaması gibi hayati nedenlerle ülkelerini terk etmek zorunda kalan bu insanların bir kısmı yollarda hayatını kaybediyor, bir bölümü de, varmak istedikleri ülkelere ulaştıklarında açlık sınırında, barınma ve sağlık gibi haklardan yoksun ya da çok kısıtlı şekilde yararlanarak hayatta kalmaya çalışıyorlar.
Göçmenlerin sorunlarına kalıcı bir çözüm bulunabilmiş, yaşadıkları travmaları giderecek, en azından hafifletecek bir sistem kurulabilmiş değil.
Göçmenlerin psikolojik sarsıntısı da önemli bir sorun… Kültür dışı olma ya da toplum dışına itilmede bu insanlar sadece fiziki olarak toplumdan ayrılmamakta, aynı zamanda alıştığı bir dizi haklardan, kurallardan ve sosyal etkileşim unsurlarından ayrılmaktadır. Kişinin alıştığı ortamdan ayrı kalması yalnızlık, yabancılaşma ve kendini değersiz görme gibi duyguları yaşamasına neden olabilmektedir.
Göçmenlerin psikolojisini etkileyen faktörleri şu şekilde görebiliriz:
1. Yoksulluk,
2. İçinde bulunulan toplumun sosyal destek ve fırsatlarına dahil olabilecek sosyal ağlara sahip olamamak,
3. İçinde bulunulan ülkenin sağlık sisteminin kısıtlı olması,
4. Zihinsel sağlık birimleri hakkında yeterince bilgi sahibi olamamak,
5. Geniş ailenin desteğinden mahrum kalmak, geniş aileye sahip olamamak.
Psikolojik durumlar bu…
Hukuk penceresinden görünen manzara da sıkıntılı…
Bir hafta önce 70. yılını kutladığımız (!) İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi, günümüzde Mülteci Hukuku'na zemin oluşturmaktadır.
28 Temmuz 1951 tarihinde Birleşmiş Milletler özel oturumunda onaylanan Birleşmiş Milletler Mültecilerin Hukuki Statüsüne Dair Cenevre Sözleşmesi ise, günümüzde mülteci statüsünün tanımını, sahibine tanıdığı hakları ve kişinin bulunduğu devlete yüklediği sorumlulukları belirleyen temel belgedir.
Bu uluslararası düzenlemelerin sığınmacılara faydası yoktur. Haklardan yararlanmaları mülteci statüsü kazanmalarına bağlıdır. Dünyaya sığınamayanların mülteci statüsüne sığınmaları çok zor görünmektedir.
Ne ise, yine de biz "Uluslararası Göçmen Günü" nü şimdiden "kutlayalım!"
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Prof. Dr. Ali Ünal Emiroğlu / diğer yazıları
- Terör / 01.02.2024
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023
- Yerel yönetim / 25.01.2024
- Muhalefet / milli irade / 22.01.2024
- Anayasa Mahkemesi yoksa… / 18.01.2024
- Soykırım davası / 15.01.2024
- Sosyal devlet için / 11.01.2024
- Hukuk devletine başkaldırı / 25.12.2023
- Güç dengesi / 21.12.2023
- Yerel seçime giderken / 14.12.2023
- İnsanlığın anayasası / 11.12.2023