Hacım sakalını sıvazladı, söylenenleri duymadı, olanları görmedi, döndürülen dolapları fak etmedi ve ısrarla; "dur bakalım ne olacak" dedi durdu.Hocam, güya bakışlarını ufuklara dikti, çevrilen fırıldaklara kendince yorumlar getirdi, bilgiçlik tasladı, modern dünyanın şartları dedi, reel politika bunu gerektiriyor dedi ve o da ısrarla; "dur bakalım ne olacak" nakaratını sürdürdü.Her iki kesim de haliyle bulundukları konum, toplum içindeki yerleri itibariyle kitleleri etkilediler, iktidar partisinin gönüllü sözcüleri, gönüllü gözcüleri oldular ve sosyal hayatta meydana gelen tüm olumsuzluklara yorumlar getirdiler, sorumluluğu hiç ilgisi olmayan kişi ve guruplara yüklediler ve her defasında asıl sorumlu olan iktidarı temize çıkarmayı başardılar.Geride bıraktığımız koskoca on üç yılın ardından öyle bir manzara ortaya çıktı ki şimdi artık ne hacısı savunabiliyor ne de hocası.Irak'ı işgal eden haçlı askerlerine yapılan duayı hararetle savundukları için, katledilen bir buçuk milyon Müslümanın suçunu da yine Iraklılara yüklemekten hayâ etmedikleri için, Türkiye'nin hava sahasının açılmasını her defasında öylesine yuvarlayarak geçiştirdikleri için, o diyardan gelen feryadlara ve iniltilere ustalıkla ve pişkinlikle kulaklarını tıkadıkları için şimdi cascavlak ortada kalakaldılar.Özelleştirme adı altında yapılan ve yaptırılan talanlara hiç ilgisiz ve alakasız yorumlar getirerek topluma hazmettirdikleri için, artan nüfusa ve iş gücüne ters orantılı olarak sürekli daraltılan istihdam alanlarını "çağın şartları" numarası ile kitlelere yutturdukları için şimdi işsizliğin ve aç insanların çığ gibi büyümesi karşısında dut yemiş bülbüle döndüler.Faizin bütün bir topluma, yediden yetmişe herkese ve her kesime yaygınlaştırılmasını iktidarın bir başarısı olarak lanse ettikleri için, tarım nüfusunun toprağından-tarlasından koparılarak şehirlere taşınmasını, mantık sınırlarını zorlayarak yine iktidarın başarı hanesine yazdıkları için, şimdi ithal mercimek, ithal mısır, ithal buğday, ithal bulgur tüketirken yüzleri kızarıyor diye umut ediyoruz.Durduk baktık ve gördük ki, onların da gördüğünü ümit ediyoruz ki; hacımın ve hocamın desteklediği bu iktidar ülkeyi tam da uçurumun başına getirmiş, bölünmenin eşiğine yaklaştırmış ve koskoca 77 milyonluk ülkeyi bebek katilinin merhametine terk etmiş.Durduk baktık ve gördük ki, ümit ediyoruz ki onlar da görmüşlerdir, haçlıların verdiği "eğit-donat-gönder" vazifesi ile Müslümanı Müslümana kırdırma görevini bizzat bu İmam-Hatipli kadroya yüklenmiş ve harıl harıl çalışıyorlar.Hacım da hocam da ağız birliği etmişçesine "dur bakalım ne olacak" diye diye yıllarımız heba edildi ve gördük ki hem ekonomide, hem dış politikada, hem iç politikada, hem terörle mücadele meselesinde felakete doğru rüzgâr hızıyla gidiyoruz.Yarın hesap günü elbette hacımın da, hocamın da yakasına yapışacak sayısız hak sahipleri var amma fırsat bulabilirsem yakalarına yapışacaklar arasında mutlaka olacağım.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Ne zaman bir şafak atar bu dağda? / 11.09.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025
- Üç Y üç B’yi sildi süpürdü / 10.09.2025
- Sessizliğe isyanım var / 09.09.2025
- Dost odur ki dar gününde yar ola Geniş günde düşman bile yar olur / 06.09.2025
- Son düzlükte her şey dümdüz / 04.09.2025
- Zalime karşı dönmeyen diller ebediyen dönmesin / 03.09.2025
- İnsanlığın yüzkarası / 01.09.2025
- Bütün sırların ortaya saçılacağı gün… / 26.08.2025
- Bağlandı yollarım kaldım çaresiz / 23.08.2025
- Ey dünya! Elini çabuk tut / 21.08.2025