Sersem
"Gülüp Ağladıklarım'ın yazarı Ahmet Rasim, vapurdan inerken biri kendisine fena şekilde çarpar. Küstah adam, özür dileyeceğine, omuzu incinerek dönüp kendisine bakan üstüda bağırır: "Sersem!" Ahmet Rasim, hiç bozuntuya vermeden adama sorar: "Ne dediniz?" Öfkeli adam tekrarlar: "Sersem!" Yazar, gayet sakin bir halde cevap verir: "Öyle mi? Müşerref oldum! Bendeniz de Ahmet Rasim."
Aradaki fark
Babıali Caddesi'nin eski kitapçılarından Arakel Efendi'nin dükkanı şair ve yazarların uğrak mekanı imiş. Buraya gelenler, kitap aldıktan sonra oturup sohbet ederlermiş. Dükkanın müdavimlerinden biri, bir gün Arakel'in dükkanına uğrar. Orada hem züppe, hem de cahil, üstüne üstlük ukala bir adama rastlar. Adam elinde tuttuğu iki kitabı mukayese edip pazarlık etmektedir. Eserlerden biri yazma bir Nef'i Divanı, diğeri sıradan bir kitap. Kitapçı ilkine iki mecidiye, ikincisine de onbeş kuruş ister, uyanık geçinen müşteri ise her ikisini ikincinin fiyatına ucuza almayı tasarlamaktadır. Adam, kendisini destekler düşüncesiyle içeride bulanan Ahmet Rasim'e, "Beyefendi! Siz söyleyin Allah aşkına! Şu iki kitabın arasında ne fark var?" diye sorar. Ünlü yazar önce kaşlarkını çatar, adamı süzer, sonra da soğukkanlılıkla, "Yirmi beş kuruş! der.
Kitabın kağıdı
"Muharir Bu Ya" isimli nefis eserin yazarı Ahmet Rasim, yeni bastırdığı bir kitabını Recaizade Mahmut Ekrem'e takdim eder. Esere şöyle bir dokunan üstat, "Kağıdı güzel" deyince Ahmet Rasim hemen cevabı yapıştırır: "Evet efendim, sizin 'Zemzeme'nin kağıdından!" (Zemzeme, Ekrem'in bir kitabının adıdır)
Edebiyatımızın Güleryüzü/ Mehmet Nuri YARDIM
"Gülüp Ağladıklarım'ın yazarı Ahmet Rasim, vapurdan inerken biri kendisine fena şekilde çarpar. Küstah adam, özür dileyeceğine, omuzu incinerek dönüp kendisine bakan üstüda bağırır: "Sersem!" Ahmet Rasim, hiç bozuntuya vermeden adama sorar: "Ne dediniz?" Öfkeli adam tekrarlar: "Sersem!" Yazar, gayet sakin bir halde cevap verir: "Öyle mi? Müşerref oldum! Bendeniz de Ahmet Rasim."
Aradaki fark
Babıali Caddesi'nin eski kitapçılarından Arakel Efendi'nin dükkanı şair ve yazarların uğrak mekanı imiş. Buraya gelenler, kitap aldıktan sonra oturup sohbet ederlermiş. Dükkanın müdavimlerinden biri, bir gün Arakel'in dükkanına uğrar. Orada hem züppe, hem de cahil, üstüne üstlük ukala bir adama rastlar. Adam elinde tuttuğu iki kitabı mukayese edip pazarlık etmektedir. Eserlerden biri yazma bir Nef'i Divanı, diğeri sıradan bir kitap. Kitapçı ilkine iki mecidiye, ikincisine de onbeş kuruş ister, uyanık geçinen müşteri ise her ikisini ikincinin fiyatına ucuza almayı tasarlamaktadır. Adam, kendisini destekler düşüncesiyle içeride bulanan Ahmet Rasim'e, "Beyefendi! Siz söyleyin Allah aşkına! Şu iki kitabın arasında ne fark var?" diye sorar. Ünlü yazar önce kaşlarkını çatar, adamı süzer, sonra da soğukkanlılıkla, "Yirmi beş kuruş! der.
Kitabın kağıdı
"Muharir Bu Ya" isimli nefis eserin yazarı Ahmet Rasim, yeni bastırdığı bir kitabını Recaizade Mahmut Ekrem'e takdim eder. Esere şöyle bir dokunan üstat, "Kağıdı güzel" deyince Ahmet Rasim hemen cevabı yapıştırır: "Evet efendim, sizin 'Zemzeme'nin kağıdından!" (Zemzeme, Ekrem'in bir kitabının adıdır)
Edebiyatımızın Güleryüzü/ Mehmet Nuri YARDIM
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.