Bir zamanlar salgın hastalık denince aklımıza Ortaçağ gelirdi. Böyle bir salgının 2020 dünyasını da teslim alabileceği hiç düşünülmezdi ama oldu. Hem de tarihte eşi benzeri olmayan bir şekilde tüm dünya bir virüs yüzünden eve tıkıldı. Her ne kadar çıkış şekli ve amacı üzerine tartışmalar yapılsa da insanlık Covid-19 belasıyla mücadele ediyor. Üstelik durum her geçen gün daha da ciddileşiyor.
Hemen her gün bir yakınımızın, arkadaşımızın, tanıdığımızın virüse yakalandığını görüyoruz dahası bunlar arasından kayıplar da veriyoruz.
Bir arada olmanın değil, aramıza mesafe koymanın, birbirimize destek için şart olduğu tuhaf bir dönemden geçiyoruz.
* * *
Salgın, hayatımızın her alanını teslim aldı, her adımımızı görünmeyen bu sinsi düşmana göre ayarlamak zorundayız. Alışkanlıklarımız, rutinlerimiz alt üst oldu. Geçen yıl bu zamanlar kim derdi ki, herkes maskeyle dolaşacak, sokağa çıkmak yasak olacak... Ama oldu, aklımıza gelmeyen başımıza geldi.
* * *
Covid-19 salgınının alt üst ettiği en stratejik alanlardan biri eğitim oldu. Çocuklarımız neye uğradığını şaşırdı, okul yolunu unuttular, tabletlere mahkûm oldular. Malumunuz yüz yüze eğitime 2. dönem başlangıcına kadar ara verildi, dersler uzaktan eğitim yoluyla veriliyor.
Daha önce bu konuya 'eğitime uzak eğitim' başlıklı yazımızda değinmiştik. Durum gerçekten de böyle. Uzaktan eğitim eğitime çok ama çok uzak. Ortada çok büyük eksikler, sorunlar var.
Peki, nedir bu sorunlar?
Gelin birkaç madde halinde bunlardan internet ile ilgili olan kısmını sıralamaya çalışalım.
1- Türkiye'nin internet alt yapısı malum, istenilen düzeyde değil. Birçok yerde internet erişimi yok. Olan yerlerde de zaten herkesin evine internet bağlatma, bunun faturasını ödeme imkânı yok. İstanbul'da bile herhangi bir devlet okulundaki sınıfın uzaktan eğitime katılım ortanı yüzde 50 bile değil. Bir de Anadolu'daki duruma bakın. Durum gerçekten vahim.
2- İnternet erişimi olan çocuklar ise tam bir tablet bağımlısı oldu. Yarım yamalak dinledikleri dersleri biter bitmez sanal oyunlara dalıyorlar, kendilerini ahlaki seviye bakımından sıkıntılı youtuber videolarına teslim ediyorlar. Milyonlarca çocuk ebeveyninden, öğretmeninden ziyade sosyal medyanın sorunlu fenomenlerince esir alındı adeta. Bir nesil artık yotuberlara emanet dersek fazla abartmış olmayız sanırım.
3- Diyelim ki her şeyi hallettik; bu sefer de ortaya konsantrasyon problemi çıkıyor. Ne öğretmen öğretmen gibi davranabiliyor, ne de çocuklar öğrenci gibi. Kamerasını kapatarak öğretmenle ilişkisini kesen mi ararsın, yataktan çıkmadan ders dinleyen mi ararsın... Ne ararsan var.
4- Uzaktan eğitime katılma imkânı olmayan çocuklar için geçtiğimiz dönem gibi bu dönem de kayıp dönem oldu. Örneğin geçen yıl 1. sınıfa başlayanlar için sıkıntı büyük. Bu yıl 2. sınıfta olan bu çocuklar sadece yarım dönem okula gittiler, böyle giderse okuma-yazmayı tam öğrenemeden kendilerini 3. sınıfta bulacaklar.
5- Özellikle İstanbul'da aylardır okula gitmeyen çocuklar arkadaşlık kavramını unuttu. Haftalarca evlerinden dışarı çıkmayan çocuklar var. Bu çocuklar huy değiştirdi, psikolojileri alt üst oldu. Yaşadıkları sıkıntıyı tuhaf tuhaf hareketlerle dışa vurmaya başladılar.
6- Çocuklar eve tıkıldığı için oyunlar evde oynanmaya başlandı, kardeşler arasında kavgalar çoğaldı. Bu durum beraberinde komşu kavgalarını da getirdi. Zira birçok evde ders çalışan çocuk var ve farklı saatlerde dairelerde yükselen gürültüler birbirlerini rahatsız ediyor.
* * *
Uzaktan eğitime ilişkin olumsuzluklardan sadece bir bölümünü burada aktarmaya çalıştık. Elbette daha pek çok şey saymak mümkün. Dileriz biran önce hayat normalleşir de çocuklar öğrenci gibi, öğretmenler de öğretmen gibi oldukları günlere döner.
- ABD ve AB açlıktan kırılıyor! / 23.09.2022
- Kandırıldık / 19.09.2022
- Gariban Türk’e Survivor gibi memleket / 16.09.2022
- Klasik AKP dış politikası / 12.09.2022
- Akıl tutulması / 05.09.2022
- İslam dünyası! / 18.05.2021
- İftar / 07.05.2021
- Çöküş / 03.05.2021
- Tam kapanma dediysek, mesela yani / 30.04.2021