Türkiye'nin her alanda anlayış değişikliğine ihtiyacı var.Olması gereken anlayışı kazanmadan ne yaparsanız yapın hiçbir sorunu çözemiyorsunuz. Sorunları çözebilecek anlayışa, bakış açısına ve samimi niyete sahip olmak, yola çıkarken atılması gereken ilk adım.Burada saydığım ve sayamadığım özelliklere sahip olmayanlar bir sorunu çözmeye kalkışsalar o sorunu çözmek şöyle dursun daha da kangren hale getirip milletin kucağına bırakırlar.Bu hep böyle olmadı mı?Mesela yeni açıklanan ÖSS sonuçları da bu tezi doğruluyor.Yap-boz tahtasına dönen üniversiteye giriş sisteminde bu yıl terkedilen uygulama hayata geçeli aslında çok olmadı. Bu sistemle yapılan uygulamanın sonuçları işte ÖSS verileriyle ortada.ÖSS'yi 1 milyon 390 bin 332 aday kazanarak, tercih yapma hakkı elde etti.Toplam 528 bin 728 öğrenci üniversitelerin lisans ya da ön lisans programlarına yerleştirilebildi.90 bin kontenjan ise boş kaldı.Boş kalan kontenjanlara da yerleştirme yapıldığını varsayarsak en fazla 620 bin öğrenci kayıt yaptırabilecek.Bu da 770 bin öğrencinin açıkta kaldığını net olarak ortaya koyuyor.İşte bahsettiğim anlayışa sahip olunmayınca üniversiteye girişte bu sorunlar ortaya çıkıyor.Şimdi 770 bin öğrenciyi açıkta bırakan sistemden vazgeçilip, iki aşamalı sisteme geçiliyor.Sorun çözemeyen aksine sorun üreten anlayışlar sadece eğitim sistemini çökertmedi. Ellerini okundukları yerlerdeki menfi etkilerini görmemek için kör olmak gerekli. Sanılıyor ki, sistem değiştiğinde tüm sorunlar kendiliğinden çözülecek.Oysa sorun başta da ifade ettiğimiz gibi sistem değil, sistemi değiştirenlerin anlayışlarında...Bu yüzden sitemi değil, sorunu sadece sistemde görenleri değiştirmektir asıl gerekli olan.Oysa üniversite eğitimi herkes için kolaylıkla ulaşılır olmalı.Bu mümkün olabilir mi? Evet, herkese üniversite kapılarını sonuna kadar açmak mümkün aslında. Bunun nasılını, Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, 'Sınavsız Üniversite' projesiyle yıllar önce gündeme getirmişti.Liseyi bitiren ve eğitimine devam etmek isteyen her öğrenciye bu olanağı sağlayabilmek için başta bahsettiğimiz özelliklerin ve daha fazlasının çözüm üreten kişide olması gerekiyor. Bu özelliklere sahip olan Prof. Dr. Baş işte çözümü ortaya koyuyor. Bu çözümün nasıl olacağını da Milli Ekonomi Modeli'nde etraflıca ortaya koyuyor, insanlar anlasın diye...Bundan dolayı, yıllardan bu yana sorunları çözemeyen ve bu sorunları daha da keşmekeş hale getirenlerin gözlükleriyle değil, çözüm konusunda emsalsiz proje ve tezler üreten Prof. Dr. Haydar Baş'ın mantığıyla sorunlara bakabilirsek, en çetrefilli sorunların bile çözümünün aslın hiç de zor olmadığını görebileceğiz...
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Orhan Dede / diğer yazıları
- Çağdaş Nemrutların ateşinden hiç korkmadı! / 13.04.2025
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024
- Ya Öcalan cumhurbaşkanı olursa... / 10.04.2025
- DEM Parti’ye mağdur rolü mü biçildi? / 05.11.2024
- Bin tane Öcalan’ın çağrısı terörü bitirir mi? / 29.10.2024
- Türkiye’nin refleksleri yok edildi / 24.10.2024
- Vatikan çok üzüldü… / 22.10.2024
- Bir savcı çok şeyi değiştirir / 20.10.2024
- Kaç Erdoğan var? / 19.10.2024
- Kürecik’teki üs İsrail’in hizmetinde / 18.10.2024
- Neçirvan Barzani neden geldi? / 17.10.2024