Bu satırların yazıldığı 17 Nisan Pazar günü bir başka kurtuluşun reçetesi sunuluyordu İstanbul'da. İlki uluslararası düzeyde Bursa'da yapılan
Ehl-i Beyt sempozyumunda tarihler 22/23 Ekim 2011'i gösterirken, aslında gösterilen yeni bir kurtuluş savaşının gerekçesiydi.
Prof. Dr. Sayın
Haydar Baş'ın başlattığı proje bir kurtuluşu müjdelerken, bir içli sevabın onurunu da taşıyordu. Ne var ki, bu ikinci kurtuluş savaşı birincisinden daha zordu. Üstesinden gelebilecek liderin sandıktan çıkması yetmiyordu. Buna vasat bir liderin ne bilgisi ne de yüreği yeterdi. Önce kendisinde adam olma sanatı yükselecekti.
Bir adam olma sanatı, bir bilim insanı ve inkılâpçı lider Sayın Haydar Baş'ın yüreği ancak yeterdi buna.
Yerine durumuna göre sözler, özgün deyimlerimiz vardır; saymakla söylemekle bitmez gibi. Bunlardan biri, "Ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz" deyimi yaygındır. Sayın Baş, arzın merkezine inşa ettiği ekonomi projesini dünyaya anlatmış, uygulama projesinin kodlarını belirleyerek ülkelerin kalkınmalarına rehber olmuştur. Projeleri masada, kitaplarda kalmamış, uygulamalarla hayat bulmuştur.
Ekonomik krizin toplumsal krize dönüşmesini önleyecek çözüm üreten MEM (
Milli Ekonomi Modeli) ve Sosyal Devlet projelerinin İnsan Hakları Hukuku alanında barış ve kardeşlikle perçinlenmesinin yolu da, Sayın Baş tarafından gösterilmiştir: Ehl-i Beyt sevgisi. Bu da sözde kalmamış, tüm vatan sathında sempozyumlar düzenlenmiş, sevginin ne anlama geldiği anlatılmış, yazılmış ve tebliğ edilmiştir.
Türkiye'yi yöneten güç, ülkenin tüm dokusunu tahrip etmeye hızla devam etmektedir. Bunun bir nedeni Batı'nın sistematik çabaları ve sinsi emellerine alet olmak ise de, bir diğer nedeni, yönetenlerin bilgisizliği ve akılsızlığıdır. Türkiye tam bir kalitesizlik pazarı haline getirilmiştir. Her toplum sektörü, güya demokrasi adına, kalitesizlere teslim edilmiştir. Bugüne kadar ellerine fırsat geçmediğini düşünen bu kalitesizler güruhu, toplumdan geçmişin intikamını alırcasına her şeyi, ama her şeyi kendilerine yontmaktadırlar.
Bunlarınki yıkım projesidir. Paraya tapan yozlaşma, kin ve nefretle toplumu ayrıştırma; projelerinin kapsamındadır. Cehalet ve aptallığın ortaya çıkardığı bir süreçtir bu.
Gerçi toplum bütünüyle çürümüyor. Sağlam kalan bir dokusu, yaşama direnci var.
İşte, iç ve dış kaynaklı virüslerin neden olduğu sosyal çöküşe dur! Demek için sevgiyle kaynaşıp, bir ve beraber olmamızın tam zamanıdır;
O sevginin adı da Ehl-i Beyt aşkıdır!
Unutulmasın ki bu sevgi, cahil ve aptalı asla ve asla affetmez!