Ehl-i Beyt'e tutunan adam olur
İnsanlığın gerçek rehberinin başta Allah Resulü olmak üzere Ehl-i Beyt olduğunu söyleyen Prof. Dr. Haydar Baş, "Ehl-i Beyt'e elinizi verdiğinizde, Ehl-i Beyt'in eteğini tuttuğunuzda sizin olacağınız şey adam olmaktır" dedi
22.04.2016 00:00:00
YENİ MESAJ / İSTANBUL
Yeni Mesaj gazetesi tarafından İstanbul'da Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle bir etkinlik düzenlendi. "Rahmeten Li'l-Alemin Hz. Muhammed (sav)" adı altında düzenlenen programda konuşmacılar çeşitli yönleriyle Peygamber Efendimizi ve Ehl-i Beyt'ini anlattı. Programın onur konuğu ise Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Programın kapanışında konuşan BTP Genel Başkanı, "Bakın Al-i İmran Suresinin 164. ayetinde "And olsun ki, içlerinden kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur" buyuruyor. Demek ki Hazreti Fahr-i Kainat efendimiz şu görevleri ifa ediyor: Bir ayetleri okuyor, iki O'nu dinleyen ümmetini temizliyor, üç kendilerine kitap ve hikmeti öğretiyor" dedi.
Hikmet Allah'ın muradıdır
Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasında tasavvuf üzerine de son derece ilgi çekici bilgiler verdi. "Hikmet nedir? Hikmet Allah'ın (cc) muradıdır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Şimdi hepimiz elimize Kur'an-ı Kerim'i alır okuruz. Deriz ki; "Cenab-ı Hak şöyle buyurdu" ama o buyurduğu şeyin Allah'ın indinde hangi maksat ifade ettiğini anlamamız zor belki de imkânsızdır. Mesela biri hukuk fakültesini bitirir ondan sonra 1-2 yıl staj görür. Hâlbuki bunları daha önce okumuştur ama bu okudukları dava aşamasında ne manaya geliyor bunu uygulamayla anlar. 4+2 yıl sonra bir hukukçu 'ben hukukçuyum' diyebiliyor. Ondan evvel demiyor çünkü şu maddenin uygulaması nasıldır, mahkemeye giriyor çıkıyor ve savunma, iddia makamı, hâkim ne diyor bunları gördükten sonra anlıyor. Maddeleri böyle tek tek algılayarak ona bir hukukçu kıvamı, elbisesi giydiriliyor ve ondan sonra sen iyi bir avukat, savcı, hakim oldun deniliyor ve vazifeye atılıyor. Bu kadar uygulamadan sonra bunu diyebiliyor. Şimdi arkadaşlar biz Kuran-ı okuyacağız, manasını anlayacağız... Senin tahsilin ne? Onun için biz bu konuda iddialı olmayalım, ihtisas sahibi hocalarımızı dinleyelim. Hocalarımızın ihtisası da kâfi değil? Ya? Takvada gayret içinde olanları bulalım. Çünkü Allah'ın hikmetini genelde kavrayanlar takva yolunda yürüyen insanlardır. Onun için evet hocaları dinleyelim, ama her hocaya da pabucu kaptırmayalım."
Her insanın kalbinden Allah'a bir yol gider
"Kelime-i Şehadet cümlesinde, 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resulühü' diyoruz. Hz. Muhammed (sav) önce kuldur ondan sonra Resuldür" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş sözlerini şöyle sürdürdü: "İslam'da kulluk makamı çok üstündür. Toplumda hepimiz birer kuluz. Bu kulun içinde müthiş bir dünya vardır. Tasavvuf ilmi dediğimiz ilim de o müthiş dünya sahibi olan insanı insana tanıtır. Yani tasavvuf bizi bize tanıtıyor ve biz kendi iç alemimizde bir seyre, yolculuğa çıkıyoruz. Neden? Çünkü her insanın kalbinden Allah'a giden bir yol vardır. Tasavvuf dediğimiz meşrep o yoldan insanı Allah'a taşıyandır. Neyle taşır? Onun da Burak'ı var, bineği var. O binek nedir? Allah'ın güzel isim ve sıfatlarının anılmasıdır. İçimizde iç içe geçmiş 7 tane alem var. Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmainne, Raziye, Marziye ve Safiye. Bunların bir üst makamı daha vardır o da Kamile makamıdır ki bu çok ama çok büyük evliyayı kiram hazeratlarına ait bir makamdır. Allah onların şefaatlerinden bizi ayırmasın."
Gaye Allah'a ulaşmaktır
Konuşmasında "Müslümanlıktaki gaye, o nihai noktaya gidecek insan gibi olmaktır. Bu yolda bulunmaktır" ifadesini kullanan Prof. Dr. Haydar Baş "Şimdi bunu sen toplumun bütün kurum kuruluşlarında düşün. Bu insanların bulunduğu iş çevrelerinde iş tamamdır. Mesela bu mühendistir hesaplar tamamdır, mesela doktordur hikmet ilmi tamamdır, mesela çöpçüdür temizlik tamamdır, mesela çiftçidir tarım tamamdır. Eğitilen bu insanlar hangi meslek grubunda olursa olsunlar yaptıkları işin hakkını vererek toplumda düzeni ortaya koyarlar. Geçmişte Türklerin toplum hayatına baktığınız zaman bunu görürsünüz. Mesela a tarikatı, b tarikatı vs. bir sürü tarikat var. İnsanlar buralarda yetiştirilir, terbiye edilir ve toplum hayatına sürülür ve bunlar hayatın bir düzen içinde sürmesine vesile olan bireyler olurdu" dedi.
Gerçek örnek Ehl-i Beyt'tir
Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasında insanlığın gerçek rehberinin ise Ehl-i Beyt olduğunu ifade etti. "Asıl örnek alınması gereken nedir derseniz o da Ehl-i Beyt kurumudur" diyen Prof. Dr. Baş konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Ehl-i Beyt'ten kime bağlı olursanız olun, onlara elinizi verdiğinizde, eteğini tuttuğunuzda sizin olacağınız şey adam olmaktır. Ehl-i Beyt kim? Başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), İmam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin. Biz bunların elini, eteğini tuttuğumuzda çok müthiş bir alem bize hibe edilir. Az önce ifade ettiğimiz yolculuğu bir anda geçenler de olabilir, yavaş yavaş geçenler de. Allah bu yolculuğu hepimize nasip etsin. Muvaffak olup Allah'a kul olma mertebesine yücelen, yükselen insanlardan bizi eylesin."
Kulluk mertebesine ulaşmak
"İnsan kulluk mertebesine ulaştığı zaman ne olur" sorusunu dile getiren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bu soruyu "Herkesin istediği şeriat olur" şeklinde cevapladı. BTP lideri sözlerini şöyle sürdürdü: "Şeriat nedir? Şeriat yaşanır. Ezan okunur namazını kılarsın, Hac zamanı gelir haccına gidersin, zekatını verirsin, orucunu tutarsın, düşen insanların kolundan tutarsın, yardıma muhtaç insanlara yardım edersin, fakirleri giydirirsin ve yedirirsin... Şeriat, Allah'ın güzel diye emrettiklerini yerine getirmek çirkin diye haram ettiklerine sırtını dönüp kaçmaktır. Bir de bunun ukubat ciheti vardır onu da devleti idare edenler düşünsün. Ama bu arkadaşlarımız şeriat dendiği zaman topu tüfeği alıp bu bizim Kilis'e roket atan adamlar gibi olmak zannediyorlar. Bu şeriat değil şeytanlıktır. Müslüman elinden ve dilinden insanların zarar görmediği, fayda gördüğü insandır.
Hz. Ebu Bekir kitabı geliyor
BTP Genel Başkanı konuşmasında müfterilere de cevap verdi. Prof. Dr. Haydar Baş, "Bizim Hz. Ebu Bekir'e hakaret ettiğimiz gibi bir takım iftiralar ortaya atıldı. Benim Hadikatü'l Cennet isimli dua kitabım var. İçeriği de 12 İmam'dan dualardır. Şimdi bu dua kitabını ben derledim. Şimdi burada dört halifeye bu dua vesilesiyle salat ve selam okuyoruz. Birinci sırada Hz. Ebu Bekir olmasına rağmen bizi Hz. Ebu Bekir'e hakaret etmekle suçluyorlar. Sadece kitaplarımızda değil, sohbetlerimizde de Peygamber Efendimizin yakınlarını ifade ederek onların başında gelenlerden birinin de Hz. Ebu Bekir Sıddık Efendimiz olduğunu anlattık, sayfalar dolusu izahlarda bulunduk. 13 Mayıs 2012 tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığımız 3. Ehl-i Beyt Sempozyumu'nda Hz. Ebu Bekir'i anlatan bir kitap hazırlayacağım demiştim, bu konuda epey bir mesafe aldım. Bu kitap bize iftira atanların yazdıkları gibi bir uydurma, kaydırma olmayacak, gerçek Hz. Ebu Bekir olacak inşallah" dedi.
Yeni Mesaj gazetesi tarafından İstanbul'da Kutlu Doğum Haftası münasebetiyle bir etkinlik düzenlendi. "Rahmeten Li'l-Alemin Hz. Muhammed (sav)" adı altında düzenlenen programda konuşmacılar çeşitli yönleriyle Peygamber Efendimizi ve Ehl-i Beyt'ini anlattı. Programın onur konuğu ise Bağımsız Türkiye Partisi (BTP) Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş'tı. Programın kapanışında konuşan BTP Genel Başkanı, "Bakın Al-i İmran Suresinin 164. ayetinde "And olsun ki, içlerinden kendilerine Allah'ın ayetlerini okuyan, kendilerini temizleyen, kendilerine kitap ve hikmeti öğreten bir peygamber göndermekle Allah müminlere büyük bir lütufta bulunmuştur" buyuruyor. Demek ki Hazreti Fahr-i Kainat efendimiz şu görevleri ifa ediyor: Bir ayetleri okuyor, iki O'nu dinleyen ümmetini temizliyor, üç kendilerine kitap ve hikmeti öğretiyor" dedi.
Hikmet Allah'ın muradıdır
Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasında tasavvuf üzerine de son derece ilgi çekici bilgiler verdi. "Hikmet nedir? Hikmet Allah'ın (cc) muradıdır" diyen Prof. Dr. Haydar Baş şunları söyledi: "Şimdi hepimiz elimize Kur'an-ı Kerim'i alır okuruz. Deriz ki; "Cenab-ı Hak şöyle buyurdu" ama o buyurduğu şeyin Allah'ın indinde hangi maksat ifade ettiğini anlamamız zor belki de imkânsızdır. Mesela biri hukuk fakültesini bitirir ondan sonra 1-2 yıl staj görür. Hâlbuki bunları daha önce okumuştur ama bu okudukları dava aşamasında ne manaya geliyor bunu uygulamayla anlar. 4+2 yıl sonra bir hukukçu 'ben hukukçuyum' diyebiliyor. Ondan evvel demiyor çünkü şu maddenin uygulaması nasıldır, mahkemeye giriyor çıkıyor ve savunma, iddia makamı, hâkim ne diyor bunları gördükten sonra anlıyor. Maddeleri böyle tek tek algılayarak ona bir hukukçu kıvamı, elbisesi giydiriliyor ve ondan sonra sen iyi bir avukat, savcı, hakim oldun deniliyor ve vazifeye atılıyor. Bu kadar uygulamadan sonra bunu diyebiliyor. Şimdi arkadaşlar biz Kuran-ı okuyacağız, manasını anlayacağız... Senin tahsilin ne? Onun için biz bu konuda iddialı olmayalım, ihtisas sahibi hocalarımızı dinleyelim. Hocalarımızın ihtisası da kâfi değil? Ya? Takvada gayret içinde olanları bulalım. Çünkü Allah'ın hikmetini genelde kavrayanlar takva yolunda yürüyen insanlardır. Onun için evet hocaları dinleyelim, ama her hocaya da pabucu kaptırmayalım."
Her insanın kalbinden Allah'a bir yol gider
"Kelime-i Şehadet cümlesinde, 'Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhu ve resulühü' diyoruz. Hz. Muhammed (sav) önce kuldur ondan sonra Resuldür" diyen BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Baş sözlerini şöyle sürdürdü: "İslam'da kulluk makamı çok üstündür. Toplumda hepimiz birer kuluz. Bu kulun içinde müthiş bir dünya vardır. Tasavvuf ilmi dediğimiz ilim de o müthiş dünya sahibi olan insanı insana tanıtır. Yani tasavvuf bizi bize tanıtıyor ve biz kendi iç alemimizde bir seyre, yolculuğa çıkıyoruz. Neden? Çünkü her insanın kalbinden Allah'a giden bir yol vardır. Tasavvuf dediğimiz meşrep o yoldan insanı Allah'a taşıyandır. Neyle taşır? Onun da Burak'ı var, bineği var. O binek nedir? Allah'ın güzel isim ve sıfatlarının anılmasıdır. İçimizde iç içe geçmiş 7 tane alem var. Emmare, Levvame, Mülhime, Mutmainne, Raziye, Marziye ve Safiye. Bunların bir üst makamı daha vardır o da Kamile makamıdır ki bu çok ama çok büyük evliyayı kiram hazeratlarına ait bir makamdır. Allah onların şefaatlerinden bizi ayırmasın."
Gaye Allah'a ulaşmaktır
Konuşmasında "Müslümanlıktaki gaye, o nihai noktaya gidecek insan gibi olmaktır. Bu yolda bulunmaktır" ifadesini kullanan Prof. Dr. Haydar Baş "Şimdi bunu sen toplumun bütün kurum kuruluşlarında düşün. Bu insanların bulunduğu iş çevrelerinde iş tamamdır. Mesela bu mühendistir hesaplar tamamdır, mesela doktordur hikmet ilmi tamamdır, mesela çöpçüdür temizlik tamamdır, mesela çiftçidir tarım tamamdır. Eğitilen bu insanlar hangi meslek grubunda olursa olsunlar yaptıkları işin hakkını vererek toplumda düzeni ortaya koyarlar. Geçmişte Türklerin toplum hayatına baktığınız zaman bunu görürsünüz. Mesela a tarikatı, b tarikatı vs. bir sürü tarikat var. İnsanlar buralarda yetiştirilir, terbiye edilir ve toplum hayatına sürülür ve bunlar hayatın bir düzen içinde sürmesine vesile olan bireyler olurdu" dedi.
Gerçek örnek Ehl-i Beyt'tir
Prof. Dr. Haydar Baş konuşmasında insanlığın gerçek rehberinin ise Ehl-i Beyt olduğunu ifade etti. "Asıl örnek alınması gereken nedir derseniz o da Ehl-i Beyt kurumudur" diyen Prof. Dr. Baş konuşmasında şu ifadeleri kullandı: "Ehl-i Beyt'ten kime bağlı olursanız olun, onlara elinizi verdiğinizde, eteğini tuttuğunuzda sizin olacağınız şey adam olmaktır. Ehl-i Beyt kim? Başta Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed (sav), İmam Ali, Hz. Fatıma, Hz. Hasan ve Hz. Hüseyin. Biz bunların elini, eteğini tuttuğumuzda çok müthiş bir alem bize hibe edilir. Az önce ifade ettiğimiz yolculuğu bir anda geçenler de olabilir, yavaş yavaş geçenler de. Allah bu yolculuğu hepimize nasip etsin. Muvaffak olup Allah'a kul olma mertebesine yücelen, yükselen insanlardan bizi eylesin."
Kulluk mertebesine ulaşmak
"İnsan kulluk mertebesine ulaştığı zaman ne olur" sorusunu dile getiren BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, bu soruyu "Herkesin istediği şeriat olur" şeklinde cevapladı. BTP lideri sözlerini şöyle sürdürdü: "Şeriat nedir? Şeriat yaşanır. Ezan okunur namazını kılarsın, Hac zamanı gelir haccına gidersin, zekatını verirsin, orucunu tutarsın, düşen insanların kolundan tutarsın, yardıma muhtaç insanlara yardım edersin, fakirleri giydirirsin ve yedirirsin... Şeriat, Allah'ın güzel diye emrettiklerini yerine getirmek çirkin diye haram ettiklerine sırtını dönüp kaçmaktır. Bir de bunun ukubat ciheti vardır onu da devleti idare edenler düşünsün. Ama bu arkadaşlarımız şeriat dendiği zaman topu tüfeği alıp bu bizim Kilis'e roket atan adamlar gibi olmak zannediyorlar. Bu şeriat değil şeytanlıktır. Müslüman elinden ve dilinden insanların zarar görmediği, fayda gördüğü insandır.
Hz. Ebu Bekir kitabı geliyor
BTP Genel Başkanı konuşmasında müfterilere de cevap verdi. Prof. Dr. Haydar Baş, "Bizim Hz. Ebu Bekir'e hakaret ettiğimiz gibi bir takım iftiralar ortaya atıldı. Benim Hadikatü'l Cennet isimli dua kitabım var. İçeriği de 12 İmam'dan dualardır. Şimdi bu dua kitabını ben derledim. Şimdi burada dört halifeye bu dua vesilesiyle salat ve selam okuyoruz. Birinci sırada Hz. Ebu Bekir olmasına rağmen bizi Hz. Ebu Bekir'e hakaret etmekle suçluyorlar. Sadece kitaplarımızda değil, sohbetlerimizde de Peygamber Efendimizin yakınlarını ifade ederek onların başında gelenlerden birinin de Hz. Ebu Bekir Sıddık Efendimiz olduğunu anlattık, sayfalar dolusu izahlarda bulunduk. 13 Mayıs 2012 tarihinde Haliç Kongre Merkezi'nde yaptığımız 3. Ehl-i Beyt Sempozyumu'nda Hz. Ebu Bekir'i anlatan bir kitap hazırlayacağım demiştim, bu konuda epey bir mesafe aldım. Bu kitap bize iftira atanların yazdıkları gibi bir uydurma, kaydırma olmayacak, gerçek Hz. Ebu Bekir olacak inşallah" dedi.