Ehlibeyt hayranlığı

Yapmak istenilen bir işin, gerek Allah nazarında gerekse kul nazarında kabul görmesinin ve hayırlı bir neticeye ulaşmasının yolu; öncelikle samimiyetten geçer. Eğer bir işte samimiyet önde gelir ise; yol uzun olur, kısa olur, ama neticesi mutlak hayırlı olur. Yaşadığımız sosyal hayatta şöyle geriye dönüp bir bakıldığında nice olaylar var ki hayırlı teşebbüsler gibi görünmesine rağmen pek de hayırlı neticelere ulaşılamamış ise buradaki problem kişinin niyeti ile alakalıdır.Konumuzla alakalı bir hadisi şerifi aktararak mevzumuzu açalım;Hz. Ömer radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Ameller niyetlere göredir. Herkese niyet ettiği şey vardır. Öyleyse kimin hicreti Allah'a ve Resülüne ise, onun hicreti Allah ve Resülünedir. Kimin hicreti de elde edeceği bir dünyalığa veya nikâhlanacağı bir kadına ise, onun hicreti de o hicret ettiği şeyedir."(kütübü site:5715) Yukarıdaki hadisi şerifin buyurulmasına neden; Rasulullahla birlikte Mekke'den Medine'ye hicret etmek isteyen bir adamın görünüşte Allah için hicret ettiği zannedilmesine rağmen, aslında O adam, aşık olduğu kadın hicret ettiği ve kendisinin de Onunla birlikte gitmek istemesidir. Görünüşte hayırlı gibi görünen şey, taşınılan niyet sayesinde maalesef yanlış neticelere ulaşılmasına zemin hazırlamaktadır. Şimdilerde gündemi teşkil eden Alevilik açılımına bu açıdan bakmadan edemiyorum. Yılların siyasetçileri, senelerdir vatan toprakları üzerinde yaşayan Alevi vatandaşların bırakın problemlerine çözüm bulmayı, aksine onların yanlış anlaşılmasına zemin hazırlamışlardır. Bu toplumda birbirinden alışveriş yapılmadığı, biri birinden kız alınıp, verilmediği günler yaşanmış, kimse bu konunun üstüne gitmemişti. Çocukluk yıllarımızdan bu yana farklı masallarla büyüdüğümüz zaman, kimsecikler bu ve benzeri problemlerin açıklığa kavuşmasını akıllarına bile getirmemişlerdi. Alevilik meselesinin temelinde Ehlibeyt hayranlığı olduğuna göre, bu mesele hakkında çözümleri de ancak gerçekten Ehlibeyt Hayranı olan ve Ehlibeytin yolunu kendine yol edinen birileri ortaya koyabilirler.

BTP Genel Başkanı Prof. Dr. Haydar Baş, Mersin'de  Hacı Bektaşi Veli kültür merkezini ziyaret ettiği (bizzat şahit olduğum) esnada yaptığı açıklamalar gerçekten tarihe altın harflerle geçecek türdendir. Burada yaptığı konuşmada; Aleviliğin temelinde Ehli Beyt anlayışının olduğunu ifade eden Prof. Dr. Haydar Baş, Ehli Beyt'e hayran olduğunu dile getirdi ve sözlerine şu şekilde devam etti; "Çünkü Anadolu'nun İslamlaşmasında hepimizin bildiği gibi asıl fonksiyonu Hacı Bektaşi Veli Efendimizin Alperenleri yerine getirmiştir. Anadolu'yu karış karış gezerek ocak ocak, kapı kapı insanları Müslüman etmişlerdir" Cem evleri hakkında da; "Cem Evleri meşreptir. Yani insanların terbiye edildiği, nefislerinin tezkiye edildiği yerlerdir. Burada ilahiler okunur, Kuran okunur, ne bileyim Allah'ın esmaları ve isimleri okunur, zikrullah yapılır. Tekkeye baktığınızda o da aynısıdır. İnsan kendi dinini meşrebini öğrenmedikten sonra uygulamada da elbette çok ciddi zaafları ve yanlışları olacak. Bunlar zaman içerisinde sanki oranın bizatihi kendi varlığından kaynaklanan yanlışlardır diye topluma lanse edildi" dedi."Bir işin aslını öğretmezseniz zamanla yapılan bazı yanlışlar o işin aslı gibi algılanmaya başlar" diyen Prof. Dr. Haydar Baş şu ana kadar hiç gündeme getirilmeyen bir konuya da değindi; "bir Ehli Beyt üniversitesi kuracağız" dedi. BTP Genel Başkanı şöyle konuştu: "Peygamberin methine olan Allah'ın methine mazhar olan bir neslin, bir anlayışın ve bir ilmi doktrinin ben üniversitesini kuracağım. Bu da belki Allah'ın bana ayrıca en büyük lütfu olacak."Gerçeklerin öğrenilmesi, gerçeklerin yaşanabilmesi ve problemlerin çözümü için samimi atılımlara ihtiyaç vardır. Sayın Baş'ın Ehli Beyt hayranlığı ve samimi gayretleri, bu problemi de çözebilecek mahiyettedir. Görebilene?!