IMF ve Dünya Bankasi ile birlikte yürütülen basariyla uygulandigi söylenen program ise ayri bir muamma: Dis açik ve kisa vadeli borçlar kontrolsüz bir sekilde büyüyorsa üç-dört yil öncesinden daha olumsuz bir yerdeyiz demektir. Farkli kesimler enflasyon ve faizlerdeki düsüsü ön plana çikararak ve reel kesimdeki rekabet gücü çöküsünü ihmal ederek tersini iddia edebilir. Fakat dis açik ve kisa vadeli borçlar büyüdügü sürece döviz kuru, enflasyon ve faizlerin bugünkü düzeylerde kalmasi beklenemez.
1990'li yillarda cari açik ve kisa vadeli borçlardaki her artisin sonucu ciddi sikintilar yaratti. Bugün dalgali kur sayesinde benzer durumlar olmaz demek çözüm degil. Türkiye'de dalgali kurun adi var, kendisi yok! Dis açik büyüdükçe dalgali kur sisteminin geregi kurlar yükselir ve egilim yön degistirir. Bu olmuyor da kisa vadeli borçlar artiyor ve dis açiktaki büyüme devam ediyorsa, kimse dalgali kur sisteminin çalistigindan bahsetmesin.
Cari açik 2003 yilinin son çeyreginden itibaren alarm veriyor, fakat geregi yapilmiyor. Finanse edilebildigi sürece sorun olmayacagi söylemiyle durum geçistiriliyor. Türk Lirasi'ni degerlendirmeye yönelik çabalarin hiz kazanmasiyla birlikte 2004 yili ilk çeyreginde tehlike büyüyor. Nisan ve mayis aylarinda döviz kurunda gözlenen düzeltme ise cari açiktaki olumsuzluktan degil, dolar faizine iliskin beklenti degisikligi ve döviz cinsi likidite sikintisindan kaynaklaniyor. Haziran ve temmuz ayinda ise enflasyon ve faizlere iliskin endiseler nedeniyle Türk Lirasi'nin yeniden degerlenmesi yönündeki çabalar ön plana çikiyor. Ne cari açigin ne de kisa vadeli borçlarin büyüyor olmasi yetkililerin umurunda olmuyor.
Cari açik, Cumhuriyet tarihimizin rekorlarini açik ara kiriyor, dünyada faizler yükselis egilimine giriyor, AB ve IMF söylemleriyse tepkisizligi saglamak için uyusturucu olarak kullaniliyor. Içeride büyük pozisyon tasiyanlar ve diger yetkililerle disarida Türkiye'yi vesayet altina almak isteyenlerin isbirligi, Türk ekonomisini katlediyor. Bu çabayi firsat olarak gören baska birileri talandan pay kapmaya çalisiyor... Isin tuhafi bu olumsuzluklar konusunda uyarida bulunanlar kötümserlikle suçlaniyor, neredeyse vatan hainligiyle suçlaniyorlar. Hizli trende oldugu gibi facia kapiyi çaldiginda sergilenen tasarruflari makul göstermek için özel bir çaba içine giriliyor.
Içinde bulundugumuz durumu özetleyen pek çok atasözümüz var, ama bunlardan ve geçmis deneyimlerden ders çikarmak, yanlis yaptigini itiraf etmek isteyen yok. Ne diyelim: devam etsinler, kaçinilmaz sonu öne çekme çabasini sürdürsünler!..