AK Parti'nin neredeyse Anayasa'yı değiştirecek bir çoğunlukla iktidar olması, Türkiye'de ve Türkiye ile ilgilenen dış çevrelerde görülmemiş bir "iyimserlik havası" estiriyor. Daha aradan piyasaların açık olduğu sadece 5 gün geçmesine ve AKP'nin hükümet programını dahi açıklamamasına rağmen, döviz, faiz ve borsa üçgeninde işler iyi gidiyor. İyimserlik havası 'ticarete' de kısmen yansımış durumda. Tahtakale'de de işlerin hafifçe kıpırdadığı görülüyor.Ancak bunlar kalıcı mı? Zaman en iyi şahittir.
Bir hükümeti değerlendirmek için belirli 'kıstas'lar vardır.
Sıralarsak:
1) Siyasal kıstaslar: Sözkonusu hükümet ülkenin birliği ve bütünlüğünü korumak için ne yapacak? Milli çıkarları korumak için ne yönde çaba sarfedecek? Dış poliktikayı çeşitlendirip, etkinleştirecek mi? Ülkeye yönelik tehditleri farkedip, bunları bertaraf edebilecek mi? Uluslararası arenada sıkıştırıldığında, taviz verme yolunu mu seçecek? Vesaire...
2) Ekonomik kriterler: Üretim ve yatırım gibi ekonomide esas olan temel faktörleri geliştirebilicek mi? Türkiye'nin temel sorunu olan gelir adaletsizliğini giderebilecek mi? Yoksa zenginler yine daha zengin mi olacak? Milli geliri tabana yayabilecek mi?
3) Sosyal kriterler: Fakir-fukara, emekli, işçi, işsiz, memur gibi düşük gelirli veya "hiç gelirsiz" çoğunluğun refah düzeyi yükselecek mi? Yine parasızlıktan dolayı tedavi olamayan insanların görüntüleriyle mi karşılaşacağız?
4) Hukuki kriterler: Türkiye'nin temel sorunu olan "teşebbüs özgürlüğü" önündeki engeller kalkacak mı? Devletin teşvik ve kredi kayrakları, yine belirli kesimlere mi aktarılacak? Düşünce, gösteri ve toplantı özgürlükleri önündeki engeller kalkacak mı? Eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak mı?...
Bugün öncelikle ekonomik kriterleri ele alalım.
Maalesef 57. Hükümet Türkiye'yi duman etti; yatırımı sıfırladı, üretimi durdurdu. Bunun bedelini de yüzde 54'lük oy oranını, yüzde 14'e indirterek ödedi.
57. Hükümet'in bıraktığı mirası Nasrettin Hoca hikayesi ne de güzel anlatıyor!
Nasrettin Hoca parasız kalınca merkebinin arpasını yarıya indirmiş... Bakmış ses yok... Ertesi gün daha az arpa vermiş... Bakmış gene ses yok... Arpayı biraz daha, biraz daha, biraz daha azaltmış... Bir gün bakmış ki, merkep nalları dikmiş... Hoca hayıflanmış... "Tüh be..." demiş, "Tam alışıyordu... Öldü gitti..."
Türk ekonomisinin durumu da Nasrettin Hoca'nın hikayesindeki merkebin durumuna benzemişti. Nasıl ki merkep arpa ile yaşar ise ekonomiye de yatırım ve üretim hayat verir.
Parası olmadığı için devlet yatırımları kesti. Özel sektörün yatırıma ve üretime yönlendireceği imkanları da vergileri artırarak ve yüksek faiz ile bono satarak devlet topladı.
Özel sektör de yatırım ve üretim yapamaz hale geldi... Kamuda ve özel kesimde yatırım ve üretim durunca milli gelir azalmaya başladı. Milli gelir azalınca halkın da kişisel geliri küçüldü. Halkın kişisel geliri küçülünce harcamaları daraldı. Harcama daralınca piyasada yaprak kımıldamamaya başladı.
Ekonomi bu durumda iken, durumu daha da ağırlaştıracak IMF patentli bir istikrar politikası paketi uygulamaya konuldu.
Enflasyonu düşürmek için ekonomi iyice yavaşladı. Ortada maliyet enflasyonu bulunduğu için, fiyatlar ise arttı.
Şimdi gelelim mevcut hale
Bugünlerde faizler düşüyor, borsa coşuyor, doların fiyatı geriliyor... Hatırlarsanız, Kemal Derviş'in Nisan 2001'de IMF programını açıkladıktan sonra da, benzer manzara yaşanmıştı. Dolar 1 milyon 300 binden 1 milyon 100 bine düşmüştü vesaire... Borsa 13 bin puanı aşmıştı, faizler de bir miktar gerilemişti... Ardından da yabancılar hakkımızda güzel şeyler söylemişti. Hatta IMF Başkanı "Kemal, harika işler yapıyorsun" demişti. Neticeyi biliyorsunuz. Kemal, bakir CHP'ye geçti, hükümet tarihe gömüldü.
Şimdi AK Parti de, IMF programına sadık kalacağını açıkladı. Programda ufak tefek değişiklikler olacak. Ancak çok fazla oynanacağını zannetmiyorum. Çünkü IMF programları üzerinde fazla oynanmaz. Bu kuraldır...
Benim 58. Hükümet'ten temel beklentim "reel ekonomi ile ilgili"... Reel yani üretim ve yatırım ekonomisi ile ilgili göstergeler "tatlı" işaret verdiğinde, "işler tıkırında gidiyor" yorumunu yaparım. Bunu görebilmek için ise yeni hükümeti 6 ay beklemek gerekiyor. Üretim ve yatırım; milli gelir artmışsa, işler yolunda; artmamışsa, işler tersine gidiyor demektir.
Borsa, döviz ve faiz göstergeleri esas değildir. Nitekim milletlerin zenginliği borsalarının şişkinliğine göre belirlenmiyor; milli gelirlerine göre saptanıyor. Şubat 2001 krizinden sonra üretimimiz düştüğü için, milli gelirimiz 200 milyar dolardan 150 milyar dolara geriledi. Dolayısıyla insanlar işini kaybetti, vatandaş fakirleşti. Bunun artması lazım ki, insanlar ekmek kapısı bulsun. Faiz, borsa ve döviz üçgeninde sert çıkışların ve inişlerin olduğu bir ekonomide, üretim artmaz; insanlar ekmek bulamaz. Bundan dolayı, faiz, borsa ve döviz hareketlenmeleri istikrara kavuşmalı, insanlar bunların çare olmadığını; para kazanma yolunun yatırımdan, üretimden geçtiğini farketmeli.
Temel göstergeler
t Ekonominin en önemli göstergesi sanayi üretim endeksidir. Sanayi üretim endeksi, toplam sanayi üretimi hakkında da bilgi verir.
t Ecevit başbakanlığındaki 57. Hükümet döneminde sanayide kapasite kullanım oranı çok düşüktü. Mevcut makineler bile tam kapasite kullanılmıyordu. Açık anlatım ile sanayici bu durumda yatırım yapmak ihtiyacını duymuyordu. Kapasite kullanımı ikinci önemli kriterdir.
t 57. Hükümet döneminde tarım faciaydı. Tarımda üretim artışı bir başka önemli kriterdir.
58. Hükümeti bu alanlarda sergileyeceği performanslara göre değerlendireceğiz. Ayrıca memur, emekli ve işçinin refah seviyesinin arttırılması; sosyal güvenliği olmayan geniş kitlelelere imkanlar oluşturulması bir hükümeti değerlendirmek için temel kriterlerdir. Ancak, IMF'nin tavsiye ettiği programlarda "döviz, faiz ve borsa"nın liberalleştirilmesinin ötesinde insan unsuru umursanmadığı için; herkes gibi ben de AK Parti iktidarının bu alanlarda ne yapacağını büyük merakla bekliyorum.
Bir hükümeti değerlendirmek için belirli 'kıstas'lar vardır.
Sıralarsak:
1) Siyasal kıstaslar: Sözkonusu hükümet ülkenin birliği ve bütünlüğünü korumak için ne yapacak? Milli çıkarları korumak için ne yönde çaba sarfedecek? Dış poliktikayı çeşitlendirip, etkinleştirecek mi? Ülkeye yönelik tehditleri farkedip, bunları bertaraf edebilecek mi? Uluslararası arenada sıkıştırıldığında, taviz verme yolunu mu seçecek? Vesaire...
2) Ekonomik kriterler: Üretim ve yatırım gibi ekonomide esas olan temel faktörleri geliştirebilicek mi? Türkiye'nin temel sorunu olan gelir adaletsizliğini giderebilecek mi? Yoksa zenginler yine daha zengin mi olacak? Milli geliri tabana yayabilecek mi?
3) Sosyal kriterler: Fakir-fukara, emekli, işçi, işsiz, memur gibi düşük gelirli veya "hiç gelirsiz" çoğunluğun refah düzeyi yükselecek mi? Yine parasızlıktan dolayı tedavi olamayan insanların görüntüleriyle mi karşılaşacağız?
4) Hukuki kriterler: Türkiye'nin temel sorunu olan "teşebbüs özgürlüğü" önündeki engeller kalkacak mı? Devletin teşvik ve kredi kayrakları, yine belirli kesimlere mi aktarılacak? Düşünce, gösteri ve toplantı özgürlükleri önündeki engeller kalkacak mı? Eğitimde fırsat eşitliği sağlanacak mı?...
Bugün öncelikle ekonomik kriterleri ele alalım.
Maalesef 57. Hükümet Türkiye'yi duman etti; yatırımı sıfırladı, üretimi durdurdu. Bunun bedelini de yüzde 54'lük oy oranını, yüzde 14'e indirterek ödedi.
57. Hükümet'in bıraktığı mirası Nasrettin Hoca hikayesi ne de güzel anlatıyor!
Nasrettin Hoca parasız kalınca merkebinin arpasını yarıya indirmiş... Bakmış ses yok... Ertesi gün daha az arpa vermiş... Bakmış gene ses yok... Arpayı biraz daha, biraz daha, biraz daha azaltmış... Bir gün bakmış ki, merkep nalları dikmiş... Hoca hayıflanmış... "Tüh be..." demiş, "Tam alışıyordu... Öldü gitti..."
Türk ekonomisinin durumu da Nasrettin Hoca'nın hikayesindeki merkebin durumuna benzemişti. Nasıl ki merkep arpa ile yaşar ise ekonomiye de yatırım ve üretim hayat verir.
Parası olmadığı için devlet yatırımları kesti. Özel sektörün yatırıma ve üretime yönlendireceği imkanları da vergileri artırarak ve yüksek faiz ile bono satarak devlet topladı.
Özel sektör de yatırım ve üretim yapamaz hale geldi... Kamuda ve özel kesimde yatırım ve üretim durunca milli gelir azalmaya başladı. Milli gelir azalınca halkın da kişisel geliri küçüldü. Halkın kişisel geliri küçülünce harcamaları daraldı. Harcama daralınca piyasada yaprak kımıldamamaya başladı.
Ekonomi bu durumda iken, durumu daha da ağırlaştıracak IMF patentli bir istikrar politikası paketi uygulamaya konuldu.
Enflasyonu düşürmek için ekonomi iyice yavaşladı. Ortada maliyet enflasyonu bulunduğu için, fiyatlar ise arttı.
Şimdi gelelim mevcut hale
Bugünlerde faizler düşüyor, borsa coşuyor, doların fiyatı geriliyor... Hatırlarsanız, Kemal Derviş'in Nisan 2001'de IMF programını açıkladıktan sonra da, benzer manzara yaşanmıştı. Dolar 1 milyon 300 binden 1 milyon 100 bine düşmüştü vesaire... Borsa 13 bin puanı aşmıştı, faizler de bir miktar gerilemişti... Ardından da yabancılar hakkımızda güzel şeyler söylemişti. Hatta IMF Başkanı "Kemal, harika işler yapıyorsun" demişti. Neticeyi biliyorsunuz. Kemal, bakir CHP'ye geçti, hükümet tarihe gömüldü.
Şimdi AK Parti de, IMF programına sadık kalacağını açıkladı. Programda ufak tefek değişiklikler olacak. Ancak çok fazla oynanacağını zannetmiyorum. Çünkü IMF programları üzerinde fazla oynanmaz. Bu kuraldır...
Benim 58. Hükümet'ten temel beklentim "reel ekonomi ile ilgili"... Reel yani üretim ve yatırım ekonomisi ile ilgili göstergeler "tatlı" işaret verdiğinde, "işler tıkırında gidiyor" yorumunu yaparım. Bunu görebilmek için ise yeni hükümeti 6 ay beklemek gerekiyor. Üretim ve yatırım; milli gelir artmışsa, işler yolunda; artmamışsa, işler tersine gidiyor demektir.
Borsa, döviz ve faiz göstergeleri esas değildir. Nitekim milletlerin zenginliği borsalarının şişkinliğine göre belirlenmiyor; milli gelirlerine göre saptanıyor. Şubat 2001 krizinden sonra üretimimiz düştüğü için, milli gelirimiz 200 milyar dolardan 150 milyar dolara geriledi. Dolayısıyla insanlar işini kaybetti, vatandaş fakirleşti. Bunun artması lazım ki, insanlar ekmek kapısı bulsun. Faiz, borsa ve döviz üçgeninde sert çıkışların ve inişlerin olduğu bir ekonomide, üretim artmaz; insanlar ekmek bulamaz. Bundan dolayı, faiz, borsa ve döviz hareketlenmeleri istikrara kavuşmalı, insanlar bunların çare olmadığını; para kazanma yolunun yatırımdan, üretimden geçtiğini farketmeli.
Temel göstergeler
t Ekonominin en önemli göstergesi sanayi üretim endeksidir. Sanayi üretim endeksi, toplam sanayi üretimi hakkında da bilgi verir.
t Ecevit başbakanlığındaki 57. Hükümet döneminde sanayide kapasite kullanım oranı çok düşüktü. Mevcut makineler bile tam kapasite kullanılmıyordu. Açık anlatım ile sanayici bu durumda yatırım yapmak ihtiyacını duymuyordu. Kapasite kullanımı ikinci önemli kriterdir.
t 57. Hükümet döneminde tarım faciaydı. Tarımda üretim artışı bir başka önemli kriterdir.
58. Hükümeti bu alanlarda sergileyeceği performanslara göre değerlendireceğiz. Ayrıca memur, emekli ve işçinin refah seviyesinin arttırılması; sosyal güvenliği olmayan geniş kitlelelere imkanlar oluşturulması bir hükümeti değerlendirmek için temel kriterlerdir. Ancak, IMF'nin tavsiye ettiği programlarda "döviz, faiz ve borsa"nın liberalleştirilmesinin ötesinde insan unsuru umursanmadığı için; herkes gibi ben de AK Parti iktidarının bu alanlarda ne yapacağını büyük merakla bekliyorum.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Recep Bahar / diğer yazıları
- ABD harika bir ekonomiye mi sahip? / 14.08.2018
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016
- Ne yapmalı? / 13.08.2018
- Komşunla kavga et uzaklarda pazar ara! / 02.02.2016
- Diyarbakır'da kilise-ev faktörü! / 01.02.2016
- Çin ekonomisi alarm mı veriyor? / 20.01.2016
- Büyük İsrail yolunda sıra İran'da / 19.01.2016
- Terör Sultanahmet bölgesini sıfırla çarptı / 15.01.2016
- Sultanahmet'in şifreleri / 13.01.2016
- Türkiye ile Suudi Arabistan ne zaman papaz olacak? / 09.01.2016
- Ekonomik çöküşü bir de buradan seyredin / 05.01.2016