Aksoy, yaptığı açıklamada, Temel'in sosyal hayatın her alanında var olduğunu belirterek, "Günümüz koşullarında elbette Temel de ticari hayatta bazı sıkıntılar yaşamaktadır. Ama Temel'in kendi yapısından kaynaklanan olumsuzlukları aşma azmi, bu sıkıntıları biraz olsun azaltıyor" dedi. Karadeniz insanının krizlerin hoşgörüyle aşılacağı inancını taşıdığını ve (bu da geçer) diyebildiğini de anlatan Aksoy, "Temel, krizlere karşı bile esprili bakışını sürdürmüş çünkü durağan hayat yanında geçimini sağlamak için yurtiçi ve yurtdışında da arayış içindedir" diye kaydetti. Trabzon Ticaret Borsası Yayın Danışmanı Murat Taşkın ise dergilerinin bu ayki sayısında "Temel"in ticari hayata bakış açısı ile ilgili köşe ayırdıklarını duyurdu. Taşkın, şöyle konuştu: "Trabzon tarihten beri süregelen bir ticaret merkezidir. Onun için Trabzon halkı ticareti çok iyi bilmektedir. İlimizin simgesi olan Temel'in ticari hayata bakışı çok önemlidir. Yaşanan ekonomik sıkıntıların aşılmasında bu çok önemlidir. Karadeniz insanı her ortamda sıkıntılarını ve stresini atmanın bir yolunu bulmuştur."
TEMEL'DEN TİCARİ FIKRALAR
Temel, temin ettiği küçük basküle gelen-geçeni tartıp geçimini sağlıyordu. Müşterilerden biri, "Ula tart beni pakayim, kaç kilo geliyrum" diyerek basküle çıkar. Otomatik baskülün göstergesinde kaç kilo geldiğini öğrenir ve çıkarıp Temel'e 100 bin lira verir. Tartı ücreti 50 bin liradır. Temel, ötesini berisini araştırır, ceplerinin içini dışına çevirir. Paranın üstünü bulup veremez. Müşterisine ne önerir beğenirsiniz, "Hemşerum, bozuk param yok, bir daha tartıl da fit olalım."
PAHALI KEFEN
Temel çok kötü bir şekilde üşütmüş, hastalanmış. Arkadaşları arabaya atıp doktora götürürler. Doktor, Temel'i bir güzel muayene ettikten sonra onu getiren arkadaşlarını, "Bi dakka" diyerek muayene odasının dışına çıkarır. Belli ki, Temel duyunca morali bozulmasın diye hastalığın ciddiyeti konusunda arkadaşlarına bir şeyler söyleyecek. Bir-iki dakika sonra doktor odaya girip reçete yazmaya başlayınca Temel de elbiselerini giymiş, ayakkabılarının bağını bağlarken sorar: "Toktor bey, acaba kaç metreluk kefen yazaysın? Kefene zam geldi da..."
BEN DE SENİ TANİMAYRUM
Temel, ticaret hayatının bir gereği olarak senet ödeyecek olan kapı komşusu arkadaşı Cemal'e 100 milyon lira borç verir. Ancak, birkaç günlüğüne borç alan Cemal, aradan dört ay geçtiği halde, ne borcunu ödemekte ne de Temel'in yanına uğrayıp derdini anlatmaktadır. Öte yandan ise Temel: "Vuracağım oni" diyerek sinir krizleri geçirmektedir. Neyse, dostlar araya girerler, işe kan bulaşmadan taraflar mahkemenin yolunu tutar. Alacağı için dava açmış olan Temel ve borçlusu Cemal'in kimlik tespitini yapan yargıç borçluya sorar: "Sen Temel'i tanıyor musun?" Borçlu Cemal, küçümseyen bir tavırla Temel'e bir nazar ettikten sonra kafasını gururla kaldırarak: "Tanımayrum oni, hakim bey" diye yanıt verir. Buna fena halde içeren Temel, "Ula nasi olur?" diye sinirden küplere binerken Cemal de ısrarla "Tanimayrum oni" demektedir. Bu duruma fena bozulan Temel, sonunda hakime seslenir: "Madem oyle, ben da oni tanımayrum hakim bey"
Temel, Trabzon'da işportacılık yapıyor, gelip geçene çorap satıyordu: "Haydee, ha bu çoraplar bedava, dördü 500'e, dördü 500'e" diye müşteri çağrıyordu. Cemal da alıcı kalabalığına katılıp 500 bin lira vererek dört çorap aldı ve işini takibe gitti. Bir saat sonra dönüş sırasında Temel'in aynı çorapları beş tanesini 500 bin liraya sattığını görünce, hışımla sordu: "Ulu habu çorapları demin baa 4'ünü 500 bin liraya sattın, beni kandırdın oyle mi?" diye sorunca Temel, hemen yanıtını yetiştirdi: "Ulu ne kafasuzsın, seninkilerin dördü 500 bin lira, ha bunlar ise 5'i 500 bin lira. Anlamay misin ha bunlar daha kalitesuz."