Ekonominin piyasaya bırakılmasından sonra ekonomik haber ve yorumlarda, sıkça "piyasa tepkili", "piyasa olumlu karşıladı" gibi ifadeler kullanılmaktadır. Bu anlayışa göre, ekonomiyi yönetenlerin görevi, sadece piyasayı gözlemektir, tıpkı gökbilimcilerin yıldızları ve galaksileri gözlemesi gibi. Müdahale ve yönlendirmeyi asla düşünmeyen bu gözleyiciler, gelecek hakkında ahkâm kesmeyi de bırakmıyorlar. Sözlerinin aksi çıkınca da, bin bir dereden su getirip, hemen suçu küresel ekonomideki olumsuz gelişmelere yükleyip sıyrılıyorlar. Maalesef, ülkemizde de durum hep böyle olmaktadır.Diyeceksiniz ki, "Ekonomiyi yönetenler, halka güvence vermesinler mi?" Elbette versinler, ama güvencenin bir dayanağı, bir temeli olsun. Ekonomi kanunları acımasızdır, hiç kimsenin güvencesini, palavrasını ve kabadayılığını dinlemez, hükmünü icra eder. Bu girişten sonra ekonomi yöneticilerine ve özellikle de yeni Ekonomi Bakanı olan Nihat Zeybekçi'ye bir hatırlatmada bulunmak istiyoruz. Ülkemizde ekonomik krizlerin hepsi ekonomi çok iyi göründüğünde patlak vermiştir. Bu sebepten Bakan Zeybekçi'nin, "Biz istesek dahi Türkiye'de ekonomik kriz çıkaramayız" sözünü çok abartılı buluyor ve onu tersinden okuyoruz. Şöyle ki, Bakan Zeybekçi, "ekonomik kriz çıkaramayız" derken, aynı zamanda ekonomi yönetiminin ellerinde olmadığını da itiraf etmiş bulunuyor. Doğru, Ekonomi Bakanımız "ekonomik kriz çıkarmak istese dahi çıkaramaz", ama finansçılar anında kriz çıkarabilirler. Türkiye'nin yaşadığı ekonomik krizlerin ana nedeni döviz açığı değil miydi? Peki, sürekli döviz açığı verdiğimize ve onu sıcak parayla karşıladığımıza göre, ekonomik kriz her zaman eşikte durmuyor mu? Onun içindir ki, ekonomik kriz, beklemediğimiz bir anda kapımızı çalabilir.Bir başka hatırlatmada daha bulunalım: Malumdur ki, günümüzdeki birçok ekonomik krizin gerçek nedeni ekonomi değil, siyasi ve askeri gelişmelerdir. O bakımdan siyasi ve askeri tavizler koparmak için çoğu ekonomik krizler bir plân ve organizasyon sonucu çıkarılmaktadır. İddia edildiği gibi dünyada tam bir serbest piyasa bulunmamaktadır. Dünya ekonomisi, belli güçler tarafından plânlanmakta ve kontrol edilmektedir. Bu plâna uymaya ve kontrole boyun eğmeye "dünya ekonomisine eklemlenme" diyorlar. Türkiye de bu eklemlenmeye gözü kapalı koşan ülkeler arasındadır. Onun için Türkiye'yi yönetenlerin ekonomik krizden emin olmaları boş bir avuntudur.İşin esasına bakılırsa, her ülkede, her zaman ekonomik kriz yaşanmaktadır. Yoksulluğun, açlığın ve hatta açlıktan ölümlerin yaşandığı bir dünyada sürekli ekonomik kriz var demektir. Ne acıdır ki, bunlar sürekli olduğu için kriz kabul edilmiyorlar. Finansal kriz çıkıp elit kesimi vurunca, "kriz var" diye feryatlar yükseliyor, dışlanan ve suçlanan devlet yardıma çağrılıyor. Aynı devletin, sürekli krizde olanlara yardım etmesi ise yanlış bulunuyor. Ekonomi, yaşanan ve görünen bir gerçektir. Böyle olmasına rağmen, ekonomi anlatımında çok kere demagojiye başvurulmakta ve kitleler aldatılmaktadır. AKP hükümeti de bunu ziyadesiyle yapmaktadır. Dışişleri Bakanı Ahmet Davutoğlu bile, dış işlerini bırakmış, ekonomi ile ilgili yanıltıcı beyanlarda bulunuyor. Meselâ, "200 yıldır ilk defa Osmanlı'dan Türkiye Cumhuriyeti'ne uzanan dönemde devletimizin borçlarının sıfırlanmış olmasından" söz ediyor. Bu kadar demagoji ve gerçeğe aykırı beyan olur mu? Her şey ayan beyan ortadadır. AKP hükümeti döneminde borçlarımız sürekli artmıştır. Ödenen borç, yalnızca IMF'nin borcudur. Bunu, tüm borçların ödenmesi gibi sunmak, en hafif deyimle ayıptır, devlet adamlığıyla bağdaşmaz. AKP'li bakanların söylediği gibi gerçekten ekonomik krizler, güvenceye alınsa ve borçların hepsi ödense, o zaman bir başarıdan söz edilebilir. Ancak kendi kendine yeterli bir ekonomik düzeni kurulmazsa, o başarı da geçici kalır. Böyle bir düzen de sadece 'Milli Ekonomi Modeli' ile kurulur ve ekonomik krizin güvencesi, yalnızca onunla sağlanır.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
M. Hilmi Yıldırım / diğer yazıları
- İnsan hakları ve ihlâlleri / 01.02.2019
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018
- Sömürü ve şahsiyetli insan / 21.01.2019
- Ekonomik kararlar ve insan davranışları / 09.01.2019
- Medeniyetlerin etkileşimi / 20.12.2018
- Ekonomide bitmeyen tartışma / 12.12.2018
- İletişim çağında iletişimsizlik / 22.11.2018
- Öngörülerdeki isabetsizlikler / 09.11.2018
- Küresel ekonomi ve ülke ekonomileri / 22.10.2018
- Adaletsiz ekonomi / 11.10.2018
- Ekonomide milli strateji / 18.09.2018