Memleketin
ufuklarını saran kara bulutları görmeyenler aydın olamazlar.
Yaklaşan tehlikeleri gördüğü halde bir takım endişelerden dolayı dile
getirmeyenler, haykırarak halkını uyarmayanlar aydın olamazlar.
Gerçek aydın, gerçek şair, gerçek ozan günlük işleri ile, geçim telaşı ile
meşgul olan vatandaşlarını her çeşit tehlikeye karşı uyaranlardır.
Allah korusun felaket gelip çattıktan sonra, iş işten geçip her şey bittikten
sonra oturup ağıt yazmak şairlik değildir, dolaşıp saz çalıp ağıt söylemek
ozanlık değildir.
Ne söylenecekse şair bu gün söylemeli, ne yazılacaksa aydın bu gün yazmalı,
yalancıların yalanlarını yüzlerine çalmalı ve onların sinsi planlarına karşı
çevresini uyarmalı.
Günün aydını, şairi ve ozanı üç paralık makam uğruna, üç-beş kuruşluk menfaat
uğruna hiçbir zalime, hiçbir iktidara, iktidar gücünü babasının çiftliği gibi
kullanan hiçbir bürokrata kuyruk sallamamalı.
Her devrin onurlu ve namuslu aydınları, şair ve ozanları,
“Zulmü alkışlayamam zalimi asla sevemem
Gelenin keyfi için geçmişe kalkıp sövemem”
diyebilmelidir ve her fırsatta geçmişe saldıranları ifşa etmelidir.
“Arkadaş yurduma alçakları uğratma sakın” diyebilmelidir ve bu millete
alçakları alkışlatanları ilan etmelidir.
“Verme dünyaları alsan da bu cennet vatanı” diyebilmelidir ve yüzölçümünün
yarıdan fazlası yabancılara satılan illeri tüm millete duyurmalıdır.
Bu ilkelerin aksine davranış sergileyen kim olursa olsun kalemi ile, şiiri ile,
sazı ve sözü ile onun karşısına delikanlıca dikilmelidir.
Çağdaş firavun ve nemrutların emrinde siyasi bir kadro on senede ülkeyi
tanınmaz hale getirmiş, vatan toprağının üstündeki kurumlar satılmış, vatan
toprağının altındaki madenler ecnebilere peşkeş çekilmiş, vatan toprağının
üstünde yaşayan bu şüheda torunları bir lokma ekmeye muhtaç bırakılmış…
Çağdaş firavunların ve nemrutların maşası durumundaki terör örgütü onların
emirleri doğrultusunda beslenmiş, palazlandırılmış bu çilekeş milletin
çocuklarını sürekli katleder hale gelmiş. Bu da yetmemiş, bu milletin eğitim
çağındaki çocuklarının okullarını güpegündüz kundaklayacak cesarete
ulaşmış…
Genç Türkiye Cumhuriyeti Devleti daha yüzüncü yılına ayak basmadan bölünme
parçalanma eşiğine getirilmiş…
Bütün bunlar bu ülkede yaşanırken sen, aydın geçinen, şair, ozan geçinen sen,
sus-pus oturmuşsun, çiçekten-böcekten söz etmişsin.
İş bittikten sonra mı, iş işten geçtikten sonra mı konuşacaksın, yazacaksın ve
sazını çalıp söyleyeceksin?
O zaman ancak ağıt yazabilirsin.
Aşık Şenlik gibi,
“Ehl-i İslam olan işitsin bilsin
Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana”
şeklinde meydan okumamışsan, düşmanların yüreğine korku salmamışsan senin
yazacağın ağıt kaç para eder, kim okur, kim dinler?
İşte şimdi haykırmanın tam zamanı.
Aziz Karaca / diğer yazıları
- Emekli ağlar yıkılır dağlar / 29.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024
- Dipsiz kuyunun kazıcıları hayret içinde / 28.03.2024
- Ne olursa ‘yeter artık’ diyeceksiniz? / 27.03.2024
- Biri yer biri bakar kıyamet ondan kopar / 26.03.2024
- Bende her yaradan var / 24.03.2024
- Ramazan’ın ortasında faizin tam ortasına… / 23.03.2024
- 'Yusuf’u kurt yedi' yalanı devam ediyor / 22.03.2024
- Kaç Yusuf kuyulara atılıyor? Kaç Yusuf pazarlarda satılıyor? / 21.03.2024
- Hayatı pürdikkat yaşamanın mevsimidir Ramazan / 20.03.2024
- İftarda sahurda bombalar… Gazze’ye gelmeseydi mi Ramazan? / 19.03.2024