Baba, anne ve çocuklardan oluşan en küçük toplumsal birime aile denir. Baba ve annenin en önemli vazifesi ailenin temel ihtiyacını gidermek, onları korumak, kollamak ve bir arada tutmaktır.
Geleneksel Türk aile yapısında ise yükün ağırı genelde babadadır. Gece demez, gündüz demez, çalışır çırpınır tabiri caizse yemez yedirir, giymez giydirir, yeter ki bakmakla yükümlü olduğu ailesi, namerde muhtaç olmasın, huzurları kaçmasın diye.
Toplumda, kendi ailesin asli ihtiyaçları olduğu halde, har vurup harman savuran, dar zamanda harcarız diye, aile bireylerinin biriktirdiği parayı çarçur eden, insanlar arasında el eyisi olarak tabir edilen, kendi çoluk çocuğunun ihtiyacı olduğu halde, zaten az olan birikimini başkalarına harcayan… sorumsuz babalar, makbul bulunmaz ve toplum tarafından kınanırlar.
Buradan geleceğim nokta, toplumun en küçük birimine aile denildiği gibi, en büyük birimine de millet denir, milletler de siyasi bir örgüt olan, devlet tarafından idare edilir. Nasıl ki, aileden sorumlu baba ise, milletten sorumlu da devlettir, onun için devletin bir ismi de 'devlet baba'dır.
Devlet her şeyden önce kendi tebaasına bakmalı, onun malını, canını, namusunu teminat altına almalıdır.
Oysa öyle mi! Yıllardır vergileri ile bu ülkeyi ayakta tutan bu millet, pandemi döneminde devletten yeterli desteği alamadığı gibi, devletin az olan imkânı da, yanlış politikalar ile har vurulup harman savrulmuştur.
Ne mi yapılmıştır, "Türkiye 2010-2016 yılları arasında 170 ülkeye 21 milyar dolarlık mali yardımda bulundu." (Hürriyet, 19.12.2017)
Salgın sürecinde 156 ülkeye ve 9 uluslararası kuruluşa tıbbi malzeme desteğinde bulunmuştur. En fazla yardım Özbekistan'a yapılırken, Sırbistan'a 3 kez ayrı ayrı ve en kapsamlı yardımların yapılması dikkat çekmiştir.
AFAD aracılığıyla 58 ülkeye 4,5 Milyar Liralık insani yardım yapılmış.
Filistin hükümetine 5 milyon dolar hibe. Tunus'a 5 milyon dolarlık hibe.
Somali'nin 3,5 milyon dolarlık IMF borcunun ödemesi gerçekleşmiş.
Ayrıca, Cumhurbaşkanı Erdoğan Türkiye'nin 2018'de 8,5 milyar dolarla, oran ve miktar bakımından insani yardımlarda zirveye yerleştiğine dikkati çekerken TBMM Başkanı Mustafa Şentop da "Dünyanın en zengin ülkesi olmayabiliriz ancak dünyanın en cömert ülkesi olmakla gurur duyuyoruz" dedi.
Ha, hakkını yemeyelim, misafirlere de çok cömerdiz, Türkiye'de yaşayan 5 milyon mülteciye harcadığımız para, yaklaşık 60 milyar dolar (500 milyon TL).
Şimdi diyeceksiniz, bu ülke kendi halkına hiç mi yardım yapmıyor, ne kadar yaptığını gelin IMF raporundan anlayalım.
IMF, dünya çapında ülkelerin Gayri Safi Yurtiçi Hâsılalarında, pandemi harcamalarının oranlarını gösteren bir rapor yayınladı. Rapora göre Türkiye, yüzde 1,9 oran ile halkına en az yardımı yapan ülkeler arasında.
Şunu da belirtelim ki, biz temelde, muhtaç ülkelere yardım yapılmasına karşı değiliz, keşke imkânımız olsa ama "camiye gerek olan mescide haramdır" diye bir söz vardır.
Ayrıca hiç gerek yokken, yanlış dış politikalarla insanların mağdur olmasına sebep oluyoruz ve kabak bizim başımıza patlıyor (Suriye'de olduğu gibi) ve 60 milyar dolarımız hiç yere gidiyor.
Ne diyelim, layık olduğumuz halde idare ediliyoruz her halde.
- Ömür sermayesi bitmeden / 11.01.2024
- Şafakta Savaşanlar -2- / 08.12.2023
- Şafakta Savaşanlar -1- / 07.12.2023
- Şimdi ekim zamanı / 25.10.2023
- Onlar hakikate inanmazlar / 19.07.2023
- Kurban kesmek / 26.06.2023
- Kilis’teki demografik yapının değişmesi / 05.04.2023
- Çanakkale kahramanı Atatürk / 20.03.2023
- Doğal afetlerde askerin önemi / 23.02.2023