Yaklaşık bundan bir ay önce, Rabbim bizlere bir sultan, bir dost, bir misafir, bir hediye gönderdi. Hatırlarsınız ortak adları RAMAZAN'dı. Yine yaklaşık bir beraberliğimiz oldu sultanımızla. Ya şimdi! Şimdi dostumuzu uğurlamaya hazırlanıyoruz. Ramazanın ilk yarısında ne kadar iştiyakla "Merhaba Ya Şehrû Ramazan" derken, ikinci yarısında hüzünlü bir vedamız vardır. "Elveda Ya Şehrû Ramazan."
Ahmedi Mahmud Muhammed Mustafa ne güzel de taksim yapmış; Recebi Rabbimize, Şabanı kendisine ayırırken, Sultan Ramazanı da ümmetine bırakmıştı. Dünya ve ahirette ümmeti için en güzelini düşünen Habib Muhammed üç ayların taksimatında da Rahmeten Lil Âlemin ne de güzel yakıştı.
Sultanın hangi gününe, hangi gecesine ve hatta hangi saat ve anına bakarsak bakalım, mü'mine dağıtılan feyz, bereket ve muhabbetten başka bir şey görmek mümkün değildir. Şereflilerin bir araya toplanıp şeref yumağı yaptıkları ramazandan, daha ne beklenebilir ki?
Başta Allah'ın kelamı şereflilerin şereflisi, indiği geceyi şereflendirdi, adı Kadir oldu. Yüce Yaradan Kelamını ve Kadiri Ramazana davet etti. Geldiler, Ramazan şereflendi. Hesabını kullarının yapamadığı, Allah'ın "Benim içindir, karşılığını ben veririm" dediği oruç uzak durur mu hiç? O da şeref kattı Ramazana. Ramazana has namaz olur mu? Oldu bile. Şerefini aldı geldi, şerefli Ramazana özel, şeref verdi. Teravih hoş geldi. Orucun iki şerefli ucu sahur ile iftar bu meclisin olmazsa olmazları değil mi? Onlar da şerefliler meclisinde yerini aldı elbette. Meclise şerefli bir renk katmak üzere Fıtır sadakası da bereketiyle buyurdu. Mü'min ve namazı zaten şerefli, doğal üye olarak hazır bulundu. Al sana şeref yumağı.
Şereflilerin şerefine, Hak Teâlâ da kullarına; başında rahmet, ortasında mağfiret dağıttıktan sonra onları cehennemden azat edeceği müjdesini verdi. Resûllulah (sav) ise bu müjdelere yenilerini ekleyerek mü'minin ümidini arttırmaya, korkusunu ise yenmeye yardımcı olmuştur. Bu ümitlere, Allah'ın rahmeti üzerine görev yazdığını gösteren ayet ile (Enam 12) rahmetinin gazabını geçtiğini haber veren kutsi hadis, ümidi zirveye çıkarmaya, korkuyu dibe vurmaya yetmez mi? Kim tutar mü'mini! Rahmete daldık, mağfiretimizi ve beratımızı aldık.
Yirmi dört saat Rabbimizle birlikte olduk. Yattık Allah için, kalktık Allah için. Cehennem ateşine kalkan olsun diye Allah için oruç tuttuk, annemizden doğduğumuz gibi tertemiz olalım diye sevabına inanarak Allah için teravih kıldık, kıyamette şefaatçi olsun diye Allah için Kur'an okuduk, bin aylık artı kazanca geçmek üzere Kadir Gecesini Allah için karşıladık, ömrümüz, evimiz, soframız, kesemiz bereketlensin diye sahura Allah için uyandık, mü'minin Allah'a kavuştuğu zamanki gibi sevineceği belirtilen iftarımızı Allah için yaptık. Daha nice kulluk görevlerimizi Allah için yerine getirdik. İnşallah her türlü bela ve musibetlerden uzak olmak üzere, Fitremizi de Allah için vermeyi Rabbim bizlere nasip eylesin. Âmin.
Bu Ramazanımız da bitiyor, inşallah biz Ramazandan, Ramazan bizden memnun ayrılırız. Memnun ayrılırız da özleyeceğimiz Ramazanların arasında yer alır. Ama eski olamaz. Hani çokça duyduğumuz ramazan özlemi vardır: "Nerde o eski ramazanlar" Ramazan eskimez, hep yenidir. Eski diye aranan ramazanlara baktık. Karşımıza Ramazan eğlenceleri çıkıyor. Demek ki herkes yadında özlemini çektiği Ramazanlara eski özelliğini eklemiş. Bir çocuk düşünün; en çok harçlık topladığı Ramazan için eski diye özlem duyar. Bu anlamda düşünüldüğünde benim için özlem duyulan eski ramazan, Prof. Dr. Haydar Baş Beyefendi'yle geçirilip rahmetini iliklerine kadar hissettiğin, kulluğunu zirvede yaşadığın, Allah ve Resul muhabbetini gönlüne serptiğin, Ehl-i Beyt ile kol kola girip dostlarıyla dostluk kurduğun, eğlencesi tevhit olan Ramazandır. İnşallah bundan böyle, Hakk'a misafir olan Prof. Dr. Haydar Baş Bey'in dostlarıyla yaşayacağımız Ramazanları hiç eskitmeyeceğiz.
Şereflerin şereflendirdiği Ramazanla müşerref olduk. Güzel kul ve güzel ahlak sahibi olduk. Elveda demeden kendimizi bir öz denetimden geçirelim. Soruları sorup tarafsız cevaplayalım, lütfen. Ramazanın gelişine memnun oldum mu? Gidişine üzülüyor muyum? Sahibine yakışır ağırlayabildim mi, hürmette kusur ettim mi? Acaba bizden memnun kalmış mıdır? Peki cevaplar?... Çok güzel. Şimdi elveda diyebiliriz.
Elveda Ya Şehrû Ramazan, yollarına özlemi ekeceğim. Görüşmek üzere.
- Kulların hakkını kul yiyor! / 06.04.2021
- Allah’a borç verir misiniz?.. / 12.02.2021
- Gizliler iş başında!.. / 23.12.2020
- Haftayı seyrederken… / 16.11.2020
- Gördün mü eğitimin gücünü? / 10.11.2020
- Geçen haftanın ardından… / 04.09.2020
- Yalnız mü’min! Mümkün mü? / 11.08.2020
- Böyle dost dostlar başına... / 10.07.2020
- Allah’tan nasıl korkarsınız? / 03.07.2020