Çaresizlikler diz boyu, herkes tedirgin, şikayetçi, rahatsız... Benim cümlelerim ise her şeyden daha huzursuz. Yüreğim cam kesiği gibi kanıyor, gözlerim yaşarıyor, içim kan ağlıyor.Tarih sayfaları Türk'ün adıyla titrerken, namus, şeref, haysiyet, hayâ tanımları bizimle vücut bulurken, "biz bu işin neresindeyiz?" diye sorası geliyor insanın. Topluma bakınca, saydığımız bu İslami özelliklerden kimse sanki nasibini almamış, o şerefli tarihin evlatları olarak dünyaya gelmemiş gibi davranıyorlar. Her gün biraz daha araştırıyorum, biraz daha sorguluyorum. İnsanlardaki bu kavramların neden kaybolduğunu analiz etmeye çalışıyorum. Bir taraftan da içinde bulunduğum camiayı sorguluyorum. Bu yazıyı yazmadan önce işyerine gelen, ayaküstü dertlerini dinleyip ortak olduğum 70 yaşındaki ninemi düşünüyorum. Yani bildiğim ne varsa yüreğimle beraber hepsini masaya yatırıyor ve bunun üzerinden bir bypass yapıyorum. Sonunda kalbimin atış ritminin hızlandığını hissediyor ve Prof. Dr. Haydar Baş Hocamı çok daha iyi anlıyorum.Ben ilimsiz, irfansız biri olarak bunları analiz edip bu toplumun çaresiyken çare olamadığımızı düşündükçe çıldırasım geliyor ve bu kurtuluşun reçetesini yazan Haydar Hocamın derdinin ne olduğunu elhamdülillah çok daha iyi anlıyorum.Hani dedim ya, ayaküstü derdini dinlediğim 70 yaşındaki ninem diye, işte o bizim tarih sayfalarını dolduran Nene Hatun gibi yüreği pek, imanı tam, inancı samimi kadın... İşte ben onun dertlerini dinlerken, gözyaşlarının akışını seyrederken, onun yüzünde Hocam'ı gördüm. Çare bulamadığı dertlerinin çaresi, ağlayan gözlerinin artık gülmesi, hayırsız evladının hayırlara bürünmesi için tek çare olarak Hocam'ı gördüm. Ve her önüne gelenin kullandığı 'dava' kelimesinin gerçek mahiyetini anladım. Bu dava öyle bir dava ki, bu dava öyle hak bir dava ki, biz çileyle beraber nelere talip olmuşuz bugün anladım. Allah'a (c.c.) şükürler olsun ki bu davayı anlayabilmiş, bu okyanusta bir damla su olabilmiş, insanların gönlüne akmaya talip olabilmişim. Tarih, yapılan hiçbir namertliği unutmaz. 1400 sene evvel Hz. Ali Efendimize nasıl bir haksızlık yapılmışsa, bugün de aynısı Prof. Dr. Haydar Baş Hocamıza yapılmaktadır. Dönemin Muaviyeleri, Emevi zihniyeti o gün ne yapmışsa bugün de aynısını yapıyor. Ama işte tarih unutmaz dedik ya, bugünkü hak davayı savunan Hocamı da tarih unutmayacak.Biz iyi biliyoruz ki; duruş Allah için olunca, işte o duruşun ismi, Hüseynî duruş olur. Ve Rabbim o duruşlar sebebine bu hak davayı iktidar kılacak bir gün. Ben nacizane bu yola baş koymuş biri olarak Allah için söylüyorum: Bu milletin kurtuluşu Prof. Dr. Haydar Baş'tır. Neresinden bakarsanız bakın, çıkacağınız yol budur. Nefsinizi, dünyevi menfaatlerinizi bir kenara bırakın ve toplanın. Toplanın ki; dünya devrim görsün, dünya bozkurt tanısın, dünya İslam'ı bilsin, dünya adaleti hissetsin, dünya devlet görsün.
Emre Şimşek / diğer yazıları
- Dertlere deva bulundu / 24.01.2015
- Gömlek değiştiren kapitalizm / 19.01.2015
- Çileye talip olmak / 03.01.2015
- 0,25 kuruşa Türkiye'nin gerçek fotoğrafı / 24.12.2014
- Sesinizi duyan var Hocam! / 05.12.2014
- Gömlek değiştiren kapitalizm / 19.01.2015
- Çileye talip olmak / 03.01.2015
- 0,25 kuruşa Türkiye'nin gerçek fotoğrafı / 24.12.2014
- Sesinizi duyan var Hocam! / 05.12.2014