Endülüs'ten Türkiye'ye

Kastilya Kralı Ferdinand ile Aragon kraliçesi İzabel 1492'de evlendi ve bu sayede iki krallık birleşerek Endülüs Müslümanlarına karşı iyice güçlendiler. Ortaya İspanya Krallığı çıktı.

Tam bu sıralarda Endülüs' te baş çeken Ebu Abdullah uzun zamandır Ferdinand tarafından destekleniyordu.

Ferdinand, Ebu Abdullah'a destek vererek hükümdar olmasını sağlarken, Abdullah'ın hükümdar olduğunda Hıristiyanlara karşı kullanabileceği argümanları yine Abdullah'a tek tek yıktırıyordu. Neticede Abdullah Gırnata' ya Hıristiyanların desteğiyle hükümdar olduğunda Ferdinand, Endülüs'e son darbeyi vurmanın zamanı geldiğini anlamıştı. Gırnata hükümdarı Abdullah, kendisine yıllardır sürekli destek veren Hıristiyan Kral Ferdinand'ı bir anda karşısında bulunca çok şaşırmıştı.

Şaşırdı, çünkü Ferdinand en yakın dostuydu, sırdaşıydı, içtiği su ayrı gitmiyordu. Neden karşısına geçmişti? Bu gibi sorular Abdullah'ın beyninde dönüp duruyordu. Peki, şimdi ne olacaktı? Kime güvenecekti? Abdullah sağına soluna bakınca güvenebileceği her şeyi Ferdinand'ın sözüyle kendisinin yıktığının farkına vardı. Ama iş işten geçmiş, Ferdinand güçlü bir orduyla Gırnata'yı kuşatmıştı.

Abdullah en yakın yer olan Afrika Müslümanlarından yardım alabilirim diye düşündü. Ama İspanyollar Cebelitarık Boğazı'nı ele geçirdiklerinden Afrika Müslümanlarından yardım gelemezdi. Bunun üzerine Gırnata hükümdarı Abdullah, Osmanlı'dan yardım alabilirim diye düşündü. Elbette Osmanlı çok güçlüydü, biraz uzak ama mutlaka yardım gönderirlerdi. Abdullah hemen bir mektup göndererek 2. Bayezid' den yardım istedi (1486).

Ancak gelen haberler hiç de iç açıcı değildi. Cem Sultan, Osmanlı'nın başına dert olduğundan 2. Bayezid bir şey yapamıyordu. Başka kimden yardım isterim diye kara kara düşünürken Abdullah'ın aklına Memlük sultanı geldi. Bunun üzerine Abdullah hemen Memlük Sultanı'na başvurdu.

Memlüklerin yardım edecek donanması yoktu. Yine de Memlük Sultanı Papa' ya bir mektup yazarak Ferdinand'ı durdurmasını istedi, aksi takdirde bütün Filistin Hıristiyanlarını keseceğini bildirdi. Ama Papa hiçbir şey yapmayacaktı.Abdullah'ın bu son çaresi de eski dostu yeni düşmanı Ferdinand'ı durdurmaya yetmemişti.

Gırnata halkı ve kalan askerler sonuna kadar dövüşmek istediler ama hükümdar Abdullah, eski dostu yeni düşmanı Ferdinand' tan aldığı bazı garantilerle şehri İspanyollara teslim etmeyi kabul etti. Haçlılar Gırnata'ya girip katliamlara, yakmaya ve yıkmaya başlayınca aile efradıyla bir tepenin üstünden Gırnata'yı seyreden hükümdar Abdullah ağlamaya başladı.

Yanına gelen annesi ona şöyle dedi: "Şimdi karı gibi ağlayacağına, orada erkek gibi dövüşseydin!" 1497 senesinde Katolik kral Ferdinand ve kraliçe İzabella, yaptıkları anlaşmayı hiçe sayarak kalan Müslümanların zorla Hıristiyanlaştırılmasına karar verdiler. Müslümanları kapalı mekânlara koyarak üzerlerine vaftiz suyu serpip artık Hıristiyan oldukları ilan edildi. Kur'an' ı Kerim ve diğer Arapça eserler toplatıldı, Çocuklara Arapça öğretilmesi yasaklandı. Camiler kiliseye çevrildi. Aksi davrananlar Engizisyon'a sevkedildi. İspanyol kaynaklarına göre Hıristiyanlar, Engizisyon ile Müslümanlar için üç binin üzerinde ağır ölüm kararı vererek, ya kazığa oturtmuşlar veya yakmışlardır.

Endülüs'te olduğu gibi Hıristiyanlar kendilerine güvenen ve dost olan Müslümanları ihtiyaçları kalmadığında her zaman gözden çıkarmışlardır.Ortadoğu'da Hüseyin Bin Ali İngilizlerle işbirliği yaparak Osmanlı'ya başkaldırmıştır. İngilizler, Hüseyin Bin Ali'ye ihtiyaçları kalmadığında onu öldürtmüşlerdir.

Bugünkü konjonktürde Türkiye, AB üyeliği uğruna verilen sözlere güvenerek her türlü tavizi vermektedir. Yakın bir gelecekte AB ile karşı karşıya gelme durumunda dayanacağımız ve güveneceğimiz her şey bu tavizlerle tek tek ortadan kaldırılmış olacağından karşı koyabilme gücümüz kalmamış olacaktır. O zaman bizi kim kurtaracak?