Erciyes Dağı efsaneleri - Anadolu’nun yakışıklı devinde saklı hikâyeler
Erciyes Dağı, yalnızca bir coğrafi oluşum değil; Anadolu kültürünün, aşkın, inancın ve doğa korkusunun birleştiği bir simgedir. Her kar tanesi, her rüzgâr esintisi, geçmişten bugüne taşınan bir hikâyeyi fısıldar. Belki de bu yüzden, Erciyes'e bakan herkes içinde hem bir ürperti hem de tarifsiz bir huzur hisseder.
13.11.2025 22:34:00 / Güncelleme: 13.11.2025 22:37:26
Bayram ÇOŞGUN
Bayram ÇOŞGUN





Anadolu'nun kalbinde, Kayseri'nin hemen yanı başında yükselen Erciyes Dağı, yalnızca heybetiyle değil, yüzyıllardır anlatılagelen efsaneleriyle de insanı büyüler. 3.917 metreye ulaşan doruğuyla Türkiye'nin en yüksek dağlarından biri olan Erciyes, hem doğanın gücünü hem de insan hayal gücünün derinliğini yansıtan birçok hikâyeye ev sahipliği yapar.
1. Aşkla Donan Dağ: Erciyes ve Gül Dağı Efsanesi
Bir zamanlar Erciyes, genç ve yakışıklı bir delikanlıymış. Karşısında ise bugünkü Hasan Dağı'nın yerinde duran, güzelliğiyle dillere destan bir genç kız, Gül Dağı varmış. Bu iki genç birbirine gönül vermiş; ama aralarına insanların kıskançlığı, savaşlar ve engeller girmiş. Birbirlerine kavuşamayan bu iki âşık, dualar etmiş:
"Bizi ayıracak hiçbir güç kalmasın, ama birbirimizi görebileceğimiz kadar da uzak olalım."
Tanrılar onların bu duasını kabul etmiş. Erciyes ve Gül Dağı, sonsuza kadar birbirine bakan ama kavuşamayan iki dağa dönüşmüş. Kışın Erciyes'in başındaki karlar, âşığın gözyaşlarıymış; Gül Dağı'nın eteklerindeki kır çiçekleri ise sevgilisinin ona gönderdiği sessiz selamlar…
2. Erciyes'in Ateş Saçan Kalbi
Bir başka efsaneye göre, Erciyes bir zamanlar ateş püsküren bir yanardağmış. Dağın derinliklerinde yaşayan devler, insanlara kötülük etmek için sürekli lav fırlatırmış. Halk bu devlerden kurtulmak için dağın eteklerinde büyük bir kurban töreni düzenlemiş. En sonunda bir ermiş çıkıp elini göğe kaldırmış ve şöyle demiş:
"Ey dağın kalbinde yatan ateş! İnsanların kötülüğüne değil, toprağın bereketine karış!"
O andan sonra dağın içindeki ateş sönmüş, yerini verimli topraklara bırakmış. Bugün Erciyes eteklerindeki bereketli bağlar, o duanın mirası olarak anlatılır.
3. Kardan Gelin Efsanesi
Erciyes'in eteklerinde yaşayan bir köyde, güzelliğiyle tanınan bir genç kız yaşarmış. Köyün delikanlılarından biri ona gönlünü kaptırmış ama kızın ailesi bu aşka razı olmamış. Kız, sevdiğiyle kaçmaya karar vermiş. Ancak Erciyes'in soğuk zirvesine vardıklarında kar fırtınasına yakalanmışlar. Gün doğduğunda, köylüler o iki gencin birbirine sarılmış halde, buzlar içinde donduğunu görmüş.
Rivayete göre, Erciyes'in karlı zirvelerine dikkatle bakanlar, birbirine sarılmış iki siluet görürmüş. Bu nedenle yöre halkı, dağa "Kardan Gelin" adını da verir.
1. Aşkla Donan Dağ: Erciyes ve Gül Dağı Efsanesi
Bir zamanlar Erciyes, genç ve yakışıklı bir delikanlıymış. Karşısında ise bugünkü Hasan Dağı'nın yerinde duran, güzelliğiyle dillere destan bir genç kız, Gül Dağı varmış. Bu iki genç birbirine gönül vermiş; ama aralarına insanların kıskançlığı, savaşlar ve engeller girmiş. Birbirlerine kavuşamayan bu iki âşık, dualar etmiş:
"Bizi ayıracak hiçbir güç kalmasın, ama birbirimizi görebileceğimiz kadar da uzak olalım."
Tanrılar onların bu duasını kabul etmiş. Erciyes ve Gül Dağı, sonsuza kadar birbirine bakan ama kavuşamayan iki dağa dönüşmüş. Kışın Erciyes'in başındaki karlar, âşığın gözyaşlarıymış; Gül Dağı'nın eteklerindeki kır çiçekleri ise sevgilisinin ona gönderdiği sessiz selamlar…
2. Erciyes'in Ateş Saçan Kalbi
Bir başka efsaneye göre, Erciyes bir zamanlar ateş püsküren bir yanardağmış. Dağın derinliklerinde yaşayan devler, insanlara kötülük etmek için sürekli lav fırlatırmış. Halk bu devlerden kurtulmak için dağın eteklerinde büyük bir kurban töreni düzenlemiş. En sonunda bir ermiş çıkıp elini göğe kaldırmış ve şöyle demiş:
"Ey dağın kalbinde yatan ateş! İnsanların kötülüğüne değil, toprağın bereketine karış!"
O andan sonra dağın içindeki ateş sönmüş, yerini verimli topraklara bırakmış. Bugün Erciyes eteklerindeki bereketli bağlar, o duanın mirası olarak anlatılır.
3. Kardan Gelin Efsanesi
Erciyes'in eteklerinde yaşayan bir köyde, güzelliğiyle tanınan bir genç kız yaşarmış. Köyün delikanlılarından biri ona gönlünü kaptırmış ama kızın ailesi bu aşka razı olmamış. Kız, sevdiğiyle kaçmaya karar vermiş. Ancak Erciyes'in soğuk zirvesine vardıklarında kar fırtınasına yakalanmışlar. Gün doğduğunda, köylüler o iki gencin birbirine sarılmış halde, buzlar içinde donduğunu görmüş.
Rivayete göre, Erciyes'in karlı zirvelerine dikkatle bakanlar, birbirine sarılmış iki siluet görürmüş. Bu nedenle yöre halkı, dağa "Kardan Gelin" adını da verir.
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.














































































