Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Libya'ya hareketinden önce dün gazetecilerin sorularını cevapladı. Bir gazetecinin Wikileaks sitesinde yayımlanan Türkiye ile ilgili belgeler hakkındaki yorumunu sorması üzerine Erdoğan, şunları söyledi: "Şu anda Wikileaks'in eteklerinde neler var, onları bir döksün bakalım. Ondan sonra da bunların ne kadar ciddi veya gayriciddi olduğunu görürüz. Bu bakımdan şu anda sadece eteklerdeki taşların dökülmesini bekliyoruz. Ondan sonra açıklama yaparız."
Amerikalı diplomatlar döktürmüş
Wikileaks'in önceki akşam dünya çapında ses getirmesi içi Amerikan New York Times ile İngiliz The Guardian gazeteleri ile Alman Der Spiegel dergisine verdiği dökümanlar arasında 7918 kripto (şifreli rapor) ile ABD'nin Ankara Büyükelçiliği öne çıkıyor. 251 bin 287 belgenin en eskisi 1966 yılına dayanıyor, en yenisi ise Şubat 2010'da yazılmış! Ankara Büyükelçiliği ayrıca Washington'a 577 gizli belge yollamış...
İstihbaratçı diplomatlar
Wikileaks'in açıkladığı belgeler, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın BM temsilcikleri ile diğer ülkelerdeki 33 elçilik ve konsolosluğa "istihbarat toplama direktifi" gönderdiğini ortaya çıkardı. Buna göre, Washington, diplomatları aracılığıyla müttefiklerine bile casusluk yapmış.
Türkiye'ye gözaltı
Yine belgelere göre, İtalya Dışişleri Bakanı da Türkiye'nin İran konusunda ikili oynadığını söylüyor. Başka bir belgede de, Türkiye'nin İsrail - Suriye görüşmeleri konusunda takıntılı bir tavır sergilediği belirtiliyor.Belgelere göre, Suudi Arabistan Kralı Abdullah, İran'ın nükleer programını durdurmak için ABD'den defalarca bu ülkeye saldırmasını istemiş. Ortadoğu'daki Amerikan temsilciliklerinin belgelerinden birinde, "Suudi Kralı sık sık ABD'ye İran'a saldırmasını öğütlüyor" deniliyor. Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Adil el Cubeyr 2008'de Amerikalılara, "Kral, size yılanın başını kesmenizi söylüyor" demiş.
El kaide terörünün finansörü Suudiler
Belgelerde El Kaide gibi Sünni terörist örgütlerin en büyük finansörünün Suudi Arabistan olduğu belirtiliyor. Ayrıca Katar'ın teröristlerle mücade etmekten kaçındığı belirtiliyor. Belgelere göre Afganistan lideri Hamid Karzai "paranoyakça hareket ediyor" ve Libya lideri Kaddafi ise sürekli sarışın bir Ukraynalı hemşireyle dolaşıyor.
Cemaatler kuvvetli
2009 sonlarında yazılan bir belgede de bir diplomat, "kaynaklarının", Türkiye'nin bir İslam cumhuriyetine dönüşme riski altında olduğu tezlerini yalanladığını söylüyor. Belgede, sistemin, cemaatler gibi dini kesimlerin siyasi aktivizmini barındıracak kadar esnek olduğunu kanıtladığı belirtiliyor. Fethullah Gülen cemaati İspanya'da Franco rejiminin sonundaki Opus Dei'ye benzetiliyor.
Subayların çöpleri aranıyor
Ordunun Gülen cemaatinin subaylar arasında sızmasından endişe ettiğine de değiniliyor ve bir Türk gazetecinin Amerikalı diplomatlara aktardığı bilgilere yer veriliyor. İsmi açıklanmayan Türk gazeteci Amerikalı diplomatlara, ordunun İslamcıları belirlemek için uyguladığı taktikleri şöyle anlatmış: Subayların çöplerini kontrol eden askeri müfettişler var. İçinde içki şişesi olmayan çöpleri tespit ediyorlar. Bazen da askeri liderler eşleriyle birlikte, ordu tesislerinde havuz başında düzenlenen partilere davet ediliyor. Bu partilere katılanların mayo giymesi bekleniyor. Dindar oldukları için gitmeyi reddeden kadınlar, kocalarının kariyerini tehlikeye atıyor.
Erdoğan inatçı ve açgözlü
Belgelerde "inatçı, mükemmeliyetçi ve hiperaktif" olarak tanımlanan Erdoğan'ın "aşırı bir gurura" ve "dizginlenemez bir açgözlülüğe" sahip olduğu yorumu yapılıyor. Erdoğan ile Abdullah Gül arasında da AK Parti'nin kontrolü için bir çekişme yaşandığı belirtiliyor. ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Bülent Arınç'ı Erdoğan'ın "buldogu" olarak tanımlıyor. Mossad'ın başkanı Meir Dagan, Amerikalılarla görüşürken Türkiye'de islamcıların güçlendiğini söylüyor ve "Asıl soru ordunun daha ne kadar sessiz kalacağı" diyor.Aliyev Türkiye'den hoşlanmıyor25 Şubat 2010 tarihli belgeye göre Azerbaycan lideri İlham Aliyev, Türkiye'nin bir enerji merkezi olamayacağını söylüyor. Ayrıca Aliyev, Türkiye'deki Erdoğan hükümetinden hoşlanmadığını açıklıyor, dış politikada "saf" olduklarının ve girişimlerindeki başarısızlıklarının, Türkiye'nin geleneksel uluslararası arkadaşlarının desteğini Ankara'nın İsrail'e husumeti nedeniyle kaybettiğinin altını çiziyor. Ayrıca, "ılımlı İslam" mefhumunun gerçeklik payı olmadığını ve Erdoğan'ın Hamas ve Gazze'ye destekte diretmesinin Türkiye'ye bir kazanç sağlamadığını söylüyor.
Amerikalı diplomatlar döktürmüş
Wikileaks'in önceki akşam dünya çapında ses getirmesi içi Amerikan New York Times ile İngiliz The Guardian gazeteleri ile Alman Der Spiegel dergisine verdiği dökümanlar arasında 7918 kripto (şifreli rapor) ile ABD'nin Ankara Büyükelçiliği öne çıkıyor. 251 bin 287 belgenin en eskisi 1966 yılına dayanıyor, en yenisi ise Şubat 2010'da yazılmış! Ankara Büyükelçiliği ayrıca Washington'a 577 gizli belge yollamış...
İstihbaratçı diplomatlar
Wikileaks'in açıkladığı belgeler, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın BM temsilcikleri ile diğer ülkelerdeki 33 elçilik ve konsolosluğa "istihbarat toplama direktifi" gönderdiğini ortaya çıkardı. Buna göre, Washington, diplomatları aracılığıyla müttefiklerine bile casusluk yapmış.
Türkiye'ye gözaltı
Yine belgelere göre, İtalya Dışişleri Bakanı da Türkiye'nin İran konusunda ikili oynadığını söylüyor. Başka bir belgede de, Türkiye'nin İsrail - Suriye görüşmeleri konusunda takıntılı bir tavır sergilediği belirtiliyor.Belgelere göre, Suudi Arabistan Kralı Abdullah, İran'ın nükleer programını durdurmak için ABD'den defalarca bu ülkeye saldırmasını istemiş. Ortadoğu'daki Amerikan temsilciliklerinin belgelerinden birinde, "Suudi Kralı sık sık ABD'ye İran'a saldırmasını öğütlüyor" deniliyor. Suudi Arabistan'ın Washington Büyükelçisi Adil el Cubeyr 2008'de Amerikalılara, "Kral, size yılanın başını kesmenizi söylüyor" demiş.
El kaide terörünün finansörü Suudiler
Belgelerde El Kaide gibi Sünni terörist örgütlerin en büyük finansörünün Suudi Arabistan olduğu belirtiliyor. Ayrıca Katar'ın teröristlerle mücade etmekten kaçındığı belirtiliyor. Belgelere göre Afganistan lideri Hamid Karzai "paranoyakça hareket ediyor" ve Libya lideri Kaddafi ise sürekli sarışın bir Ukraynalı hemşireyle dolaşıyor.
Cemaatler kuvvetli
2009 sonlarında yazılan bir belgede de bir diplomat, "kaynaklarının", Türkiye'nin bir İslam cumhuriyetine dönüşme riski altında olduğu tezlerini yalanladığını söylüyor. Belgede, sistemin, cemaatler gibi dini kesimlerin siyasi aktivizmini barındıracak kadar esnek olduğunu kanıtladığı belirtiliyor. Fethullah Gülen cemaati İspanya'da Franco rejiminin sonundaki Opus Dei'ye benzetiliyor.
Subayların çöpleri aranıyor
Ordunun Gülen cemaatinin subaylar arasında sızmasından endişe ettiğine de değiniliyor ve bir Türk gazetecinin Amerikalı diplomatlara aktardığı bilgilere yer veriliyor. İsmi açıklanmayan Türk gazeteci Amerikalı diplomatlara, ordunun İslamcıları belirlemek için uyguladığı taktikleri şöyle anlatmış: Subayların çöplerini kontrol eden askeri müfettişler var. İçinde içki şişesi olmayan çöpleri tespit ediyorlar. Bazen da askeri liderler eşleriyle birlikte, ordu tesislerinde havuz başında düzenlenen partilere davet ediliyor. Bu partilere katılanların mayo giymesi bekleniyor. Dindar oldukları için gitmeyi reddeden kadınlar, kocalarının kariyerini tehlikeye atıyor.
Erdoğan inatçı ve açgözlü
Belgelerde "inatçı, mükemmeliyetçi ve hiperaktif" olarak tanımlanan Erdoğan'ın "aşırı bir gurura" ve "dizginlenemez bir açgözlülüğe" sahip olduğu yorumu yapılıyor. Erdoğan ile Abdullah Gül arasında da AK Parti'nin kontrolü için bir çekişme yaşandığı belirtiliyor. ABD'nin eski Ankara Büyükelçisi James Jeffrey, Bülent Arınç'ı Erdoğan'ın "buldogu" olarak tanımlıyor. Mossad'ın başkanı Meir Dagan, Amerikalılarla görüşürken Türkiye'de islamcıların güçlendiğini söylüyor ve "Asıl soru ordunun daha ne kadar sessiz kalacağı" diyor.Aliyev Türkiye'den hoşlanmıyor25 Şubat 2010 tarihli belgeye göre Azerbaycan lideri İlham Aliyev, Türkiye'nin bir enerji merkezi olamayacağını söylüyor. Ayrıca Aliyev, Türkiye'deki Erdoğan hükümetinden hoşlanmadığını açıklıyor, dış politikada "saf" olduklarının ve girişimlerindeki başarısızlıklarının, Türkiye'nin geleneksel uluslararası arkadaşlarının desteğini Ankara'nın İsrail'e husumeti nedeniyle kaybettiğinin altını çiziyor. Ayrıca, "ılımlı İslam" mefhumunun gerçeklik payı olmadığını ve Erdoğan'ın Hamas ve Gazze'ye destekte diretmesinin Türkiye'ye bir kazanç sağlamadığını söylüyor.