Başbakan Erdoğan Başbakanlık konutunda kendilerine aydın denilmemesini isteyen sözde aydınlarla PKK, Kürt sorunu ve Güneydoğu meselesi gibi konuları çözüme kavuşturup, "Diyarbakır yaklaşımı" tezinin son rötuşlarını gerçekleştirdiği sıralarda, Türkiye'ye PKK terörü ve Kürt sorunu gibi belaları hediye eden Avrupa Birliği cephesinde Türkiye ile ilgili derin tartışmalar yapılıyor. Avrupa Birliği'ne üye ülkeler bir bir Türkiye aleyhindeki görüşlerini açıklarken, bizim AB'ciler ise şaşkın? "Yahu bu adamların hepsi arkamızdaydı, ne oldu bunlara da birden hepsi bize karşı oldu?" yakınmalarını sizler de duyuyorsunuzdur. Hükümetin AB cephesinden gelen bu yoğun bombardıman karşısındaki durumunu tek kelimeyle özetlemek gerekirse: ÇARESİZLİK!AKP iktidarı AB konusunda gerçekten çaresiz, perişan, bitap, aldatılmış? adeta elinde avucunda ne varsa alınmış, kullanılıp atılmış?Perdeyi Türk dostu ilan edilen Fransız Başbakan Villepin açtı "Rum tarafını tanımazsanız üyeliği unutun" diye. Ardından Chirac aynı perdeden devam etti. Sonraki soğuk duş Danimarka Başbakanı Rasmussen'den geldi. Rasmussen, Türkiye'nin üyeliğinin çok zor ve tartışılması gereken bir konu olduğunu ve -eğer başlarsa- müzakereler sonunda AB'ye üye olacak Türkiye'nin bugünkünden çok farklı bir Türkiye olacağını söylüyordu. Bugüne kadar Türkiye ile ilgili olumlu görüşler dile getiren Rasmussen'in "çok farklı bir Türkiye"den neyi kastettiğini anlayan anlamıştır ama biz anladığımızı tekrar edelim: Bölünmüş bir Türkiye!AB cephesinden gelen bombardıman tabii ki bunlarla sınırlı değil. Neredeyse her ülke yetkilisi Türkiye ile ilgili olumsuz görüş beyan etti, etmeyen de "sükût ikrardandır" düsturuyla yapılan açıklamalara onay verdi. Türk medyası hem işine gelmediğinden hem de Erdoğan'ın "Diyarbakır yaklaşımına" konsantre olduğundan üzerinde durmadı ama Rum basınında çıkan ve şu ana kadar Fransa'nın da yalanlamadığı önemli bir gelişme yaşandı. Rum Filelefteros gazetesinin haberine göre Fransa Cumhurbaşkanı Chirac, Papadopulos'a gönderdiği notta, Türkiye'nin Kıbrıs Rum Kesimi'ni tanımaması durumunda müzakerelere başlayamayacağı yönünde güvence verip, Fransa Bakanlar Kurulu'nun bu konuda karar aldığını müjdelemiş.Chirac'ın yaptığı açıklamalar sonrasında "bana böyle söylememişti, bu açıklamalar beni çok üzdü" diyen Başbakan Erdoğan bu gelişmeden sonra ne yapacak merak ediyorum. O açıklamalara üzülen Erdoğan'ın bu durumda oturup ağlaması gerekiyor?Kıbrıs Rum cemaati AKP hükümetinin zayıf noktasını tespit etmiş ve durmadan Türkiye'nin boğazını sıkıyor. Fransa gibi AB ülkeleri de Türkiye'ye karşı ellerine geçen bu kozu büyük bir zevkle kullanıyorlar. Peki Başbakan Erdoğan ne yapıyor? Ahmet Hakan, Ali Bayramoğlu, Gençay Gürsoy, Orhan Pamuk gibi barış inisiyatifi aldığı için "gurur duyduğu aydınlarla" Türkiye'nin terör sorununu çözüyor! Peki nasıl çözüyor? Tıpkı Amerika gibi demokrasiyle! Erdoğan bütün bu sorunların demokrasiyle çözüleceğine inanıyormuş. Ve bütün bu barış mesajlarını Diyarbakır'da dile getirecekmiş Erdoğan. Erdoğan'ı Diyarbakır'da "Welcome to Kurdistan" ve "Amed'e hoş geldiniz" pankartlarıyla karşılamak için büyük bir sevinçle bekleyen çevreler heyecan içinde. AB'nin yolunu Diyarbakır'dan geçiren eski başbakan Mesut Yılmaz ile Türkiye'nin sonunu Diyarbakır'dan geçiren Erdoğan arasında hiçbir fark yok. Siyasi sonları da farklı olmayacak?
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.
Alperen Polat / diğer yazıları
- Sadaka sosyalizmi / 17.04.2013
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012
- Namusumuza dokunan yanar / 14.04.2013
- MHP'nin misyonu / 26.03.2013
- Tarihe şahitlik ettim / 04.03.2013
- Teröre teslim olduk / 15.01.2013
- Atatürk’e sahip çıkana sahip çıkmak / 12.01.2013
- Talabani miadını doldurdu, sıradaki gelsin! / 21.12.2012
- Arınç misyonu / 20.12.2012
- 1962’den 2012’ye ‘satılık müttefik’ Türkiye! / 19.12.2012
- ‘NATO toprağı Türkiye’den dünya savaşının fitilini ateşlemek / 18.12.2012