Başbakan Erdoğan'ın, yurtdışına çıktığı zaman en çok yaptığı şey Türkiye'yi birilerine şikayet etmek. Amerika'da, Brüksel'de, Lübnan'da bunun örneklerini gördük. Erdoğan'ın bu garip tavırlarını anlamak gerçekten güç. Bir ülkenin başbakanı, gidip başka diyarlarda kendi ülkesini şikayet ediyor! Eminim bu tavırdan hiçkimse birşey anlamıyordur. Erdoğan'ın Paris'te de benzer şikayetleri sıraladığı haberini Murat Yetkin'den duyuyoruz. Yetkin, Erdoğan'ın Paris'te Türkiye'yi yine şikayet ettiğini bakın nasıl anlatıyor: Erdoğan'a söylenmeyenler, duymak istemedikleriErdoğan'ın Türkiye'yi türban yüzünden yurtdışında şikâyet etmesi, yadırgandı.Başbakan Tayyip Erdoğan, bir süre önce Paris'te Fransız yazar ve aydınlarıyla düzenlenen bir toplantıya katılıyor. Toplantının amacı, Fransız kamuoyunu etkileme kapasitesindeki kanaat önderlerini Türkiye'yi ve Türkiye'nin AB perspektifini yüz yüze anlatabilmek. Bir süredir resmi temaslar için gidilen ülkelerde, sivil toplumla bu tür doğrudan ilişkiler kuruluyor.Amaç doğru. Ama sonuca ulaştığı konusunda pek aynı şey söylenemez. Bu toplantıya katılan bazı Fransız kanaat önderlerinin verdiği bilgilere göre, toplantının başlamasından bir süre sonra Erdoğan, konuyu Türk üniversitelerindeki türban yasağına getirmiş. Kendi çocuklarının da bu yasaklardan mustarip olduğunu, bu nedenle ABD'de okumak zorunda kaldıklarını anlatmış.Bir katılımcı, "Anlatırken sesi yükselmeye başladı. Başbakanı olduğu ülkedeki uygulamadan dolayı neden bize sesini yükselttiğini anlayamadık. Başka konularda sorularımız vardı. Ama hepsini soramadık" dedi. Bir başkası, daha iddialı bir saptamada bulundu:"Toplantı öncesinde Türkiye'nin tam üyeliğinden yana olanlarla, şüpheyle bakanlar yarı yarıya idi. Sonunda, sizi temin ederim, yüzde 80'i kuşkuyla bakmaya, soru işareti taşımaya başlamıştı."Yıllardır hükümetler düzeyinde Türkiye'nin AB üyelik hedefine destek veren Fransa, AB Anayasası oylamasında Türkiye'nin üyeliğinin de içinde olduğu nedenlerle 'Hayır' dedi. Kuşkusuz, bu 'Hayır'daki tek neden, Erdoğan'ın o toplantıda Türkiye'yi en çok laik bir demokrasi olması nedeniyle destekleyen Fransız aydınlarına ülkedeki bazı laiklik uygulamalarını şikâyet etmesi değildi.Ancak o toplantının, zaten zina tartışmasıyla Türkiye'nin nereye doğru gittiğini sorgulamaya başlamış Batı Avrupa'da özellikle laikliğin sistemin temellerinden sayıldığı Fransa'daki aydınlar üzerinde bıraktığı etki halenanlatılıyor. Zina tartışması ABD'de de Erdoğan hükümeti ve AK Parti'nin istikameti üzerine sorgulamalara yol açmamış mıydı?Türkiye, Avrupa'nın Fransız referandumu ile başlayan tartışmanın asıl nedeni de değil, merkezinde de yer almıyor. Ancak asli tartışma konuları arasında. Yalnızca marjinal kesimlerin yabancı düşmanlığı ve milliyetçilik kokan kampanyalarına değil, düzeyli ve kapsamlı tartışmalara da konu oluyor. Paris'te bir grup Fransız kanaat önderi ile bizi buluşturan toplantı da bunlardan biriydi. İngiltere'nin The Economist dergisinin düzenlediği toplantı 'Türkiye AB'ye kabul edilmeli mi' başlığını taşıyordu.Erdoğan'ın Türkiye'de gördüğü aksaklıkları yurtdışında başkalarına şikâyet etmesi yadırganıyor. Geçen hafta Lübnan'da Arap yatırımcılara Türkiye'deki 'bürokratik oligarşi'den yakınması gibi... Siz bir yatırımcı olsanız, o ülkenin başbakanının aşamadığını söylediği bir engeli itiraf ve şikâyet ettiği bir ülkeye yatırım düşünür müydünüz?Erdoğan ve AK Parti hükümeti şunu görmeli:Yalnız Türkiye'nin bütünleşmek istediği Batı dünyasında değil, bu bölgede de Türkiye'nin en öne çıkan özelliği, Müslüman bir toplumda laik ve çoğulcu demokrasiyi yaşatıyor olması. Erdoğan'ın çocuklarının üniversite sistemi nedeniyle yaşadığı sıkıntı anlaşılabilir.Ama Erdoğan bu ülkenin başbakanı.Üstelik Meclis'te Anayasa'yı değiştirme çoğunluğuna yakın bir tek parti iktidarının başbakanı.Radikal
Yorumlar
Yorum bulunmuyor.